|
Gülzâr mı, mezbaha mı?
Yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik İslam dünyasının da yüz yüze olduğu meydan okumalar arasında ilk sıralarda yer alıyorlar. 1 milyar 600 milyonluk İslam nüfusu dünya nüfusunun neredeyse dörtte birine tekabül ediyor. İslam ülkelerindeki genç nüfus, dünya genç nüfusu içinde ilk sırada. Ancak dünya gelirinin üçte birini ABD, AB ve Japonya elde ediyor. 57 İslam ülkesinin dünya gelirinden aldığı pay ise yüzde 6 civarında. Aslında bütün bu veriler İslam dünyasının büyük kısmında yaşanan kargaşayı açıklıyor. Türkiye olarak yüzümüzü '
Doğu
'ya dönsek de, maalesef Doğu'nun yüzü epeydir “
Batı
”ya dönük. Sadece iç savaşlar, terör ve baskı sebebiyle değil, daha iyi yaşamak amacıyla da insanlar Batı'ya yöneliyor. Filipinliler ve Pakistanlılar başta olmak üzere, başka bir yol bulamayan yoksul göçmenlerin “
Körfez
” gibi petrol zengini ülkelerdeki kaderleri ise adeta '
ücretli
kölelik
' mesabesinde seyrediyor. Yoksulluğun ve zenginliğin en uç noktalarını birlikte barındıran İslam dünyası iyi yönetilemediği için iyi yaşayamayan halklar topluluğu halinde.


İslam dünyasını sakinleri için daha iyi yaşanabilir hale getirmek elbette mümkün. “

Memâlik-i
İ
slamiye

iyi yönetildiği takdirde, küresel kapitalist sistemin çoraklaştırdığı bir dünyanın vahası bile olabilir. Bir “

Amerikan rüyası

”, “

Batı rüyası

” oluyor da, “

İ
slam
rüyası

” neden olmasın? “

Endülüs

” bir zamanlar Avrupa'nın rüyasıydı. Zenginlik uzun süre Müslüman Doğu'daydı. Memâlik-i İslamiye'yi insanlığa açıp “gülzâr yapmak” için ilkin İslam ülkeleri arasında, bencillik kıvamındaki ulusal çıkarları aşan bir işbirliği lazım. Her ülkeden bir zümrenin zenginleşmesinden değil, ortak ekonomik çıkarın toplumsallaşmasından söz ediyoruz. İslam dünyasının ekonomik temeli, gelir dağılımındaki adalete dayanmalıdır. Körfez'in petrolden elde edilen trilyonlarca doları Batı'nın finansal araçlarına yapılan yatırımlarda, ABD Hazine bonoları ve tahvillerinde muhafaza ediliyor. Bu kaynakların İslam dünyasının ekonomik, sosyal, kültürel ve bilimsel gelişmesinde kullanılmasıyla elde edilecek toplumsal fayda silah şirketlerini doyurmaktan daha evlâ değil mi?



Genç kitlelerin radikalleşmesinde insanî bir yaşamdan mahrum olmanın yanı sıra geleceğe dair umutsuzluk büyük rol oynuyor. Çığırından çıkmış genç kitlelerin önüne askerî set çekerek vaziyeti kurtararacaklarını düşünenler yanılıyorlar. Bu sorun, küreselleşmiş bir sorundur. Kendi evinizde vaziyeti kurtarmanız yetmiyor, dışardan da potansiyel olarak büyük bir tehdit sözkonusu. Sadece içinde yaşadığımız yakın bölgenin değil, dünyanın bir '

küresel mezbaha'

olma ihtimali mevcuttur. İnsanlık, İkinci Dünya Savaşı'nın yol açtığı manevî yıkımının etkisinden hâlâ kurtulabilmiş değil.



Boş laflarla geçirecek vakit kalmadı, sahici işbirlikleri yapmaya mecburuz. Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan, Azerbaycan ile Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin üye olduğu “

Ekonomik
İş
birliği
Teşkilatı (EİT

)” var. Türkiye'nin öncülük ettiği

“D-8”

var. “

İ
slam
İş
birliği
Teşkilatı

” bünyesinde teşkil edilen

“Ekonomik ve Ticari
İş
birliği
Daimi Komitesi
(
İ
SEDAK
)

var. Bu kuruluşlardan elde edilen hasılayla, hedeflenen hasılayı masaya yatırmalıyız. Yıllardır süren fiyakalı toplantılar, temenniler, vaatler ne ölçüde yerine getirilmiş, sağlaması yapılmalı. Artık öyle sağlam işbirlikleri teşkil etmeliyiz ki bu birliklerin dışında kalmak zillet ile eş olsun. Öte yandan İslam dünyasında yapıcı değişimin gerçekleşebilmesi için 'özgürlük', 'adalet', 'eleştiri', 'hukuk', 'iktisâd', 'sorumluluk', 'kamu çıkarı' gibi kavramlar çok daha derinlikli şekilde müslüman zihnin gündeminde yer almalıdır.




#Gülzâr
#Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
#Memâlik-i İslamiye
#İslam dünyası
8 yıl önce
Gülzâr mı, mezbaha mı?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler