|
Günlüklerin dili ne anlatır?

Günlükler her zaman ilgimi çekmiştir. Çok istememe rağmen bir türlü günlük tutmayı becerememiş olsam bile, yayınlanmış bütün günlükleri almışımdır. Günlükleri hatıralardan ayıran, olaylara değil anlara ilişkin olması. Daha içsel, daha saf ayrıca. Belki de geleceğe fırlatılmış notlar..

Bu yüzden günlüklerimizi titizlikle, kıskançlıkla saklarız, en yakınlarımızdan bile. Oysa, çoğunu başkaları okusun diye yazarız. Kütüphanemdeki günlüklere göz attım.

Atatürk, Enver Paşa, Fevzi Çakmak, Celal Bayar, Samed Ağaoğlu, Cavit Bey, Nihat Erim gibi, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin önemli isimleri. Edebiyat dünyamızdan Ece Ayhan, Enis Batur, Küçük İskender, İlhan Berk, Adalet Ağaoğlu, Salah Birsel, Oğuz Atay. Ve dışardan birileri..Tarkovski, Tolstoy, Kafka, Camus, Dali, George Sand, Cesare Pavese, Kierkegaard, Brecht, Sylvia Plath, Wirginia Wolf .

Daha niceleri.. Hepsinde de kendimden bir parça buldum. Çünkü, insan insanın aynası. Mesela Tolstoy günlüğünde şöyle der: “Tanya''nın günlüğünü okudum ve onun zayıf, huzursuz ruhunun derinliklerini gördükçe onu daha çok şefkatle sevmeye başladım. Şöyle yazıyor: ''ben gerçekten kötü bir insan değilim.''Bunu kendisine söyleyebiliyor ve bunu görme şansı var.”

***

Bir insan neden günlük tutar? Kuşkusuz herkesin farklı gerekçeleri var. Günlükler, insanın duygu dünyasına ilişkin detayları içerir. İnsan, anlara ilişkin duygularının, bir zaman sonra bilinmesini ister.

Tolstoy''un gerekçesi şudur:

“Günlüğümü kendim için değil, başkaları için yazdığım gerçeğini düşündüm -temelde ben fiziksel olarak burada olmadığım dönemde hayatta olacaklar için yazıyorum- ve bunun kötü bir yanı yok.”

Salvador Dali''nin güncesine verdiği ilk isim “Gizli Yaşamım”dır. Yani ''göz önünde olmayan yaşam''. Başkalarıyla ancak, daha sonradan, belki öldükten sonra paylaşılabilecek anlara ilişkin notlar.Cesare Pavese ise günlüğüne, “Yaşama Uğraşı” adını vermiş. Günlüklerin dili, ''bilinmek'' arzusunu ele verir, Enver Paşa''nın, Trablusgarp günlüklerini okuyunca çok şaşırmıştım. Duygularını günü gününe, Alman hanım arkadaşına gönderdiği mektuplarda ele vermiş. Prof. Şükrü Hanioğlu yayınladı, insani yanını da gördük.

Filozof Kierkegaard, günlüğünde, “Lanet olsun; herşeyden soyutlanabiliyorum ama kendimden soyutlanamıyorum; uyurken bile kendimi unutamıyorum” derken, müntehir şair Sylvia Plath, “Evet, Tanrım, ben herkesle olabildiğince derinden konuşmak istiyorum” diye fısıldar. Tolstoy, bir yerde, “Günlerim ne kadar da anlamsız geçiyor! Tek bir anı, tek bir güçlü izlenim yok” der, bir yerde ise “Birçok iyi insan var. Tanrım, sana şükrediyorum” diye konuşur. İki farklı an, iki farklı duygu.Ece Ayhan ise yurt dışında tedavi olurken günlüğüne şunları yazar: “İstanbul''a döndüğümde vakti sizin büyümenizden anlayacağım. Ona göre büyüyün ha! -Çocuklara yazdım bunu- Yol boyunca ölümle bir dertleşme.”

***

Peki neden bunları anlatıyorum?

Prof. Ahmet Mumcu, Atatürk''ün 1918''de tedavi için gittiği Viyana''da tuttuğu günlüklerin büyük kısmının saklandığını açıkladı. Genelkurmay''da saklanan altı ciltlik Günlükler, Atatürk''ün özel yaşamı ile ilgiliymiş. Prof. Mumcu günlüklerin gün ışığına çıkarılmasını istemiş.

Haklı. Devlet sırrı mı bu?

Atatürk, mahzur görseydi, imha ederdi. Yahut açılması için bir takvim vasiyet ederdi.

Kim, neden engeller?

Latife Hanım''ın evrakı da aynı şekilde, yasaklı. Kuşkusuz, günlükler, Atatürk''ün biyografisi için önemli. Onun devlet adamlığı ve devrimci kişiliğinin yanısıra insani yanını bilmek, herkesin en tabii hakkı. Mareşal Fevzi Çakmak''ın Kurtuluş Savaşı dönemine ait günlükleri yayınlandı, ama Cumhuriyet dönemi günlükleri henüz gün ışığına çıkmadı. Oysa bu günlükler, yakın tarihimiz açısından çok önemli. ''Bilinmek'' gerçeğin doğasında var.

Ve gerçek, hep dile getirilmeyi bekler.

18 yıl önce
Günlüklerin dili ne anlatır?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset