|
Habere tesettür giydirmek..

En başta belirteyim.. Hiçbir doktor, hastanın dinine, cinsine göre muamele edemez.

Buna ne yetkisi, ne hakkı var.

Üstelik ahlaki de değil.

Hekimlik ahlakına uymayan kişinin bu meslekte yeri yok.

İş biraz karışık..

Ben daha çok, Uğur Dündar''ın geçen pazar, Hürriyet''in manşetine taşıdığı haberin yapısı üzerinde duracağım.

Haberin başlığı "Tesettür Faciası".

Habere göre iki tesettürlü doktor, testis ultrasonunu çekmemiş.

Onaltı yaşındaki bir çocuk, testisinden olmuş.

Ameliyatı gerçekleştiren doktor da raporuna yazmış.

Dündar''ın haberinde bu rapor yer alıyor.

Yani haberin dayanağı bu rapor.

Raporda ultrasonu çekmeyen doktorların ''bayan'' olduğu belirtiliyor.

Uzman cerrahlara göre, ameliyat raporu bu haliyle ''teamüllere aykırı''.

Yani böyle ameliyat raporu olmaz.

Habere dönersek.

İddianın dayanağı olan raporda doktorların bayan oldukları belirtiliyor.

Ancak ''tesettürlü'' oldukları şeklinde bir ibare yok.

O halde soruyorum.

Nerden çıktı bu tesettür?

Dahası..

Hürriyet yönetimi, raporda ''tesettür'' ibaresi yer almadığı halde, neden ''Tesettür Faciası'' başlığı attırdı?

Bu haberin yapısında bir sorun yok mu?

***

İkinci gelişme..

Mağdur çocuk konuştu.

O da, bayan oldukları için ultrasonunu çekmediklerini söylüyor.

Ama bayan doktorun tesettürlü olmadığını belirtiyor, tam tersine "başı açık ve sarışın" diyor.

Bu açıklama daha sonra, başta Hürriyet olmak üzere pek çok gazetede yer aldı.

İddialar doğru ya da yanlış..

Ortada iki kadın doktor var.

Ama tesettür yok.

Bir gazeteci olarak soruyorum.

Nereden icap etti bu ''tesettür''.

Eğer yorumla oluyorsa..

Pekala, erkek testisi görmeye tahammül edemeyen, aşırı feminist bir doktor çıkabilirdi karşımıza..

***

Durum bu iken..

Dünkü Hürriyet''te..

Ertuğrul Özkök''ün yazısının hemen altındaki haberde..

Yukarıdaki bilgilere yer verilmekle birlikte..

Tesettürlü kadın radyolog doktor hakkında soruşturma açıldığı belirtiliyor.

Doğan Grubu''na ait Posta gazetesi de türbanlı iki kadın doktorun ultrason filmi çekmedikleri ibaresini kullandı..

Cumhuriyet gazetesi ise birinci sayfadan haberi ''Tesettürlü doktor filmi çekmedi'' başlığıyla verirken, içerdeki başlık ''Bayan doktor filmi çekmedi'' şeklinde.

Cumhuriyet, çocuğun açıklamasına yer veriyor.

Tabii bu açıklamada ''tesettür'' ibaresi yok.

Bana göre bu olayda iki facia var..

Bir, Çoban çocuk testisini kaybetti.

İki, Habere tesettür giydirildi..

Neden?

Peki o hışırtı neydi?

İki avcı anlaşmış. Biri diğerine, "Ben her öksürdüğümde, kendine gel. Anlattığın olayın abartı ölçeğini düşür, kimse inanmaz sonra" demiş. Gelmişler köy kahvesine. Avcı başlamış anlatmaya. "Bugün öyle bir yılanla karşılaştım ki, ejderha gibiydi namussuz. Boyu, ben diyeyim yirmi siz deyin otuz metre.." Diğeri öksürmüş. "O kadar değilse de on metre vardı" diye devam etmiş. Diğeri tekrar öksürmüş. Avcı "Hava sisliydi. Ama dört beş metre kadar vardı" demiş. Meğer öteki avcının öksürüğü tutmuş. Atıcı Avcı şaşkın şaşkın bakınarak, "Peki o hışırtı neydi öyle" demiş.

Böyle dostluk herkese nasip olmaz

Son günlerin iki tartışmalı ismi. Emekli Korgeneral Köksal Karabay ve İsmet Acar. Karabay Paşa, Genelkurmay Eski Harekat Başkanı. İsmi ''Çuval'' hadisesiyle anıldı. Acar''ı zaten biliyorsunuz. Karabay ve Acar iki eski dost. Habertürk''te Basın Kulübü''ne çıkan Karabay Paşa, hakkındaki iddiaları cevapladı. İkili arasındaki dostluk da gündeme geldi. Karabay, Acar ile Bodrum''daki bir benzin istasyonunda ortakmış. Karabay, milyon dolarlarla ölçülen benzin istasyonuna bir kuruş harcamadan ortak olmuş. Nasıl mı? Karabay''ın açıklamasına göre, OPET''in sağladığı geniş olanaklarla. Daha görev başında iken başlayan köklü dostluk ilişkisi, benzin istasyonu ortaklığı için ayrı bir sermaye koymasına gerek bırakmamış. Böyle dostluk, dostlar başına diyelim gitsin.

17 yıl önce
Habere tesettür giydirmek..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi