|
İslâm’a hakarete Fransız kalanlar…

İsrail ile sözde ‘normalleşme’ anlaşmaları imzalayan bölge rejimlerinin istisnasız hepsi de halka hesap verme yükümlülüğü olmayan rejimler. 1979’da İsrail ile “Camp David Anlaşması”nı imzalayan Enver Sedat, Mısır’daki askerî rejimin başıydı. Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ise monarşik rejimlerce yönetiliyor. Sudan’da askerî rejim iş başında. İsrail’le anlaşmaları destekleyen Suudi Arabistan da keza krallık rejimi hüküm sürüyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Suudiler’in İsrail ile anlaşma imzalamak için sırada beklediğini söylemişti. 3 Kasım’da Trump yeniden seçilir ise İsrail ile masaya oturmaları beklenen ülkeler de monarşik rejimlerce yönetiliyor. Sözkonusu ülkelerin bazılarında parlamentolar olsa da bütün önemli kararları tabii ki krallar ve emirler alıyor. Herbiri de -Trump’ın kabaca ifade ettiği gibi-mevcudiyetlerini ABD’nin silahlı koruması sayesinde sürdürüyorlar. Hiç şüphesiz Fransa da Afrika’da askeri rejimlerce yönetilen eski sömürgeleri için benzer bir rol oynuyor.

Söz konusu coğrafyaların halk düşmanı rejimlerini Batı’nın mesele etmediği bir vakıa. Halka hesap verme yükümlülüğü olmayan rejimlerle işbirliği hem daha kolay, hem daha kârlı. Batı rejimleriyle bu rejimler arasındaki ilişki dar bir çevrede “al gülüm, ver gülüm” misali yürüyor. Batı ülkeleri bu alış verişten mutlu oldukları sürece sözkonusu rejimlerin işledikleri cürümler gözardı ediliyor. Nitekim “Uluslararası Ceza Mahkemesi”nin Siyah Afrikalı aydınlarca “Afrika Mahkemesi” olarak nitelenmesi boşuna değil. Zira Uluslararası Ceza Mahkemesi arkası olmayan veya gözden çıkarılmış Afrikalı yöneticileri cezalandırmaktan pek öteye gidemiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un hakaret içeren İslam aleyhtarı sözlerine İsrail ile anlaşma imzalayan rejimlerinden tepki gelmemesi manidar değil mi? İsrail ile aşk yaşayan Birleşik Arap Emirlikleri medyası “Kudüs’ten sevgilerle “ başlıklı haberler yayınlıyor. İsrailliler’in Emirlikler’e duydukları coşkulu sevgiyi dile getiren röportajlara yer veriliyor. Emirlikler medyasında Fransa ile Türkiye arasındaki gerilime atıf yapılıyor, ancak bu gerilimin sebebi olan Macron’un İslam aleyhtarı sözlerinden tek kelime bile söz edilmiyor. Emirlikler medyası Fransa’da Peygamberimiz’e yapılan hakaretleri tebaasından gizlemeye çalışıyor. Daha geriye doğru gittiğimizdeyse Doğu Akdeniz ile ilgili ihtilaflarda Birleşik Arap Emirlikleri yönetiminin Fransa ve Yunanistan’ın yanında Türkiye’ye karşı yer almasından ise hep övünçle söz ediliyor.

Fransız sermayesinin Afrika’daki faaliyetleri için Emirlikler adeta bir üs olarak işlev görüyor. Resmi yayınlarda Emirlikler’de 600 civarında Fransız şirketinin Ortadoğu ve Afrika odaklı faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Öte yandan Emirlikler medyası Zayid rejiminin Fransa ile stratejik ortaklığını sürekli gündeme taşıyor. Emirlikler rejimi 1971’den bu yana Fransa ile devam eden stratejik ortaklığın gururunu yaşadıklarını dile getirmekten pek hoşlanıyor.

“Birleşik Arap Emirlikleri-Fransa Stratejik Diyaloğu”nun 12. Oturumu 3 Haziran 2020’de gerçekleşti. Ortak açıklamada iki ülkenin 10 yıllık yol haritasına ilişkin bilgiler verildi. Bildiride stratejik ortaklığın sadece askeri savunma alanında değil bütün alanlarda söz konusu olduğu vurgulandı. Bildiriye göre Emirlikler Ortadoğu ve Afrika işlerinde de Fransa ile çalışacak. 19 Eylül’de twitter hesabından açıklama yapan Veliaht Prens Muhammed Bin Zayid, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefon görüşmesi sırasında stratejik ilişkimizi ve işbirliğini daha da geliştirmeyi tartıştık. Ayrıca, ortak çıkarları ilgilendiren önemli küresel sorunları ve bölgede barış ve istikrarı desteklemek için ortak çabamızı ele aldık” diyordu.

Prens Zayid, stratejik ortağı Macron’un İslam aleyhtarı sözlerine ilişkin mesaj yayınlamış mı diye baktım. Bu minvalde bir mesajını göremedim. İsrail ile sözde normalleşme anlaşmaları yapan diğer rejimlerden de ses çıkmıyor. Arap- İslam dünyasının birçok ülkesinde Fransız malları boykot ediliyor. Boykotların İsrail ile anlaşma imzalayan rejimlerle ilgisi yok. Arap halkları bir tarafta, rejimlerin dar çevreleri bir tarafta. Başka türlü olması da beklenemez.

#Fransa
#İslam
#Savaş
3 yıl önce
İslâm’a hakarete Fransız kalanlar…
Davutoğlu ile Ürdün’de
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…