|
Kantonlaştırma tehdidi!
Gerek Irak, Suriye ve Yemen'de yaşanan savaşlar, gerekse Afganistan ve Pakistan'ı içine çeken çatışmalar insana, bütün bu karmaşık hale gelen gelişmelerin arkasında bir 'ana fikir' olduğunu sezdiriyor. Biribiriyle bağlantılı çatışma hallerinin “
Geniş Ortadoğu
” tabiriyle de ifade edilen “
İslam havzası
”nın geleceğini olumsuz olarak etkilediği açık şekilde gözleniyor. Zira “ana fikir” sahibi şer güçlerin ortaya attığı yemler yerel gruplar, kabileler ve aşiretlerin ayartılmış inisiyakları üzerinden zehirli sarmaşıklar misali giderek dallanıp budaklanıyor.


Zehirli sarmaşıklar o kadar istidat gösteriyorlar ki, yüzyıllardır büyük cemaatler halinde diğer komşularından yalıtılmış halde içe kapalı olarak yaşayan toplulukları da sarıp sarmalayarak yüzeye çıkarıyor. Aslında hep var olan ama adı sanı sadece erbabınca bilinen bir düzine yerel, etnik veya mezhebî grup, sözünü ettiğimiz 'ana fikir' çerçevesinde 'uyandırılarak' sahnedeki yerlerini alıyorlar. 100 yıl veya 150 yıl önce Batı'lı araştırmacılar tarafından sahada yapılan araştırmalardan elde edilen çok özel bilgilerle literatüre kaydedilen ve bilim çevrelerinde o şekilde kabul gören tanımlar, kavramlar, isimler, sıfatlar şimdiyse yine büyük ölçüde Batılılar tarafından dönüşüme uğratılarak, çarpıtılarak, bağlamlarından koparılarak öne çıkarılıyorlar.



Asırlardır kendi yörelerinde, kendi kastları ve hiyerarşileriyle içe kapalı yaşayan bir topluluğu ifade eden '

Yezidî

' tabirinin “

Ezidî

” olarak yeniden üretilmesiyse sadece küçük bir örnek. 'Yezidi'nin 'Ezidi' olarak dönüştürülmesi bu topluluğa yönelik baskı ve zulümle paralel gidiyor. Bu noktada “

zulüm

”, kavramların yeniden üretiminde meşrulaştırıcı rol oynuyor.



Sadece “

mezhepler tarihi

”nde okuduğumuz, belki müntesibi bile kalmamış veya zamanla değişmiş fırkaların bile yeniden üretilerek sahneye çıkarılacaklarına tanık olabiliriz. Eğer ana fikir '

İslam havzası

'nı küçük birimler halinde kantonlaştırarak müstakbel küresel sistem içinde eli kolu bağlı hale getirmekse, gidilecek yol bu. Somali bugün birkaç bölgeye ayrılmış bulunuyor. Bildiğimiz Somali artık yok. Libya, Yemen, Irak, Suriye, keza aynı durumda.



Birinci Dünya Savaşı

” üç büyük imparatorluğu tasfiye etti. 1920'lerde Avrupa'da 23 devlet vardı. 1990'ların başlarında devlet sayısı 50'ye yaklaştı. 1945 ile 1990 arasında “

Birleşmiş Milletler

”e üye ülke sayısı neredeyse üç kat arttı. Yugoslavya'daysa 7 ayrı devlet ortaya çıktı. Bosna-Hersek'teyse, başta ABD olmak üzere ancak garantör güçlerin keyfine bağlı olarak devam edebilecek nitelikteki kantonlardan müteşekkil karmaşık bir siyasi düzen kuruldu. Çok özel bir örnek olan “İ

sviçre

”yse, kantonlaştırmayı 'cici' ve 'şirin' gösteren bir paravandır.



'

Türk dünyası

'nın şu veya bu isimle adeta ayrı etnik parçalar halinde biribirinin kaderinden koparılmaları kezâ bir diğer olgusal vaka. Somali'den Afganistan'a, Lübnan'dan Pakistan'a Libya'dan İran'a, Yemen'den Sudan'a, Balkanlar'dan Türkistan'a, Arabistan'dan Cezayir'e, Irak'tan Hindistan'a, Suriye'den Nijerya'ya, geniş bir coğrafya üzerinde bir '

Balkanlaştırma

' veya bir '

kantonlaştırma

' tehdidi dolaşıyor. İş, şantaj ve tehdit aşamasından uygulamaya bile geçmiş görünüyor. Bu tehdidi ve arkasındaki şeytanî fikri doğru tesbit etmezsek ülkemizin yüz yüze olduğu gelişmeleri de yerli yerine oturtamayız. Hiçbir mesele çözümsüz değil ve kötümser olmaya gerek yok. Sadece 'kantonlaştırma'ya, 'Balkanlaştırma'ya karşı kucaklayıcı, bütünleyici, birini diğerinin kaderiyle sıkı sıkıya bağlantılandıran bir “

büyük fikir

” gerekiyor.




#Ortadoğu
#Birleşmiş Milletler
#Mezhepler
7 years ago
Kantonlaştırma tehdidi!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…