|
Kızgın dam üzerinde diplomasi

Kızgın Dam Üzerinde Diplomasi, Büyükelçi Semih Günver''in bir kitabı. Ocak ayının ilk haftasında Semih Günver''i kaybettik. Diplomatların anılarında görev yaptıkları ülkelerin sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal yaşamına dair zengin tasvirler kadar, dış politikanın nasıl ve hangi kıstaslar çerçevesinde oluştuğunu da öğreniyoruz. Dışişleri mensuplarının kendi içinde oluşturduğu, bir ölçüde kapalı yaşam tarzı eleştirilebilir. Dışişleri bürokrasisinin belli sayıdaki aileler arasında el değiştirmesi çoğu zaman eleştirilen hususlar arasında. Diplomat çocuklarının çoğunlukla bu mesleğe yöneldikleri de biliniyor. Bu olgu cumhuriyet dönemi hariciyesine ait bir olgu değil. Tanzimat döneminde oluşan hariciye bürokrasisi geleneğinin bir ürünü. Belki böyle olması yürütülen işin bir gereği. Tanzimat döneminde kurulan Tercüme Odası, önceki uygulamanın tersine Türk ailelere açık tutuluyor. Mustafa Reşit Paşa, Ali ve Fuad Paşalar ile Ahmet Cevdet Paşa Tercüme Odası''ndan yetişen ünlüler arasında. Diplomasimiz, Reis-ül Küttab''lık makamından 1835''deki Hariciye Nazırlığına, Hariciye Vekaletinden Dışişleri Bakanlığına kadar neredeyse, 500 yıllık bir tarihe, geniş bir birikime ve geleneğe sahip bir kurum.

27 Mayıs''ta kızağa alındı

Semih Günver, idam edilen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu''ya yakın oldukları için 1960 yılında Hasan Esat Işık ve Oğuz Gökmen''le birlikte soruşturmalardan geçirilerek kızağa alındı. Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı Ercüment Yavuzalp, "Dış Politikada Oyunun Kuralları (Bilgi Yayınevi)" isimli kitabında,"Demokrat Partinin nimetlerinden yararlanmış ve bu parti iktidarda iken partizan davranmış olan kimileri, ihtilalden sonra bu adamları ne zaman asacaklar diye sorabilmişlerdir" derken, Emekli diplomat Ecmel Barutçu da "Hariciye Koridoru (21.Yüzyıl Yayınları)" isimli kitabında, "Hasan ışık, Oğuz Gökmen ve Semih Günver dönemin gözde diplomatları idi. Dışişleri Bakanı Zorlu''ya çok yakın görünürlerdi. Bu da normaldi. 1960 ihtilalinde Zorlu tutuklanınca çok sevdiğim bu üç değerli diplomat bir kenara itildi. Başta onları kıskanan meslektaşları olmak üzere pekçok kimse onlara sırt çevirdi. Yalnız kaldılar" şeklinde yazıyor. Sular durulduktan sonra, işadamı Vehbi Koç''un devreye girmesiyle Hasan Işık, Bürüksel''e büyükelçi olarak, Semih Günver ise tenzili rütbe ile Moskova Büyükelçisi Amiral Fahri Korutürk''ün yanına elçi-müsteşar olarak atanır. Emekli Büyükelçi Oğuz Gökmen, "Bir zamanlar Hariciye" isimli kitabında, "Semih''e bu görevi kabul etmemesi için çok yalvardım. Biz üçümüz 27 Mayıs''tan önce bu ünvanı almıştık. Feragat etmemiz mümkün değildi. Ancak, Semih''in sinirleri hepimizden çok yorulmuştu. Dayanacak halim kalmadı diyordu" ifadesini kullanıyor. Günver, 1962''de bağımsızlığını kazanan Cezayir''e gönderilen ilk büyükelçidir. Gökmen, geçen yıl vefat eden gazeteci Yavuz Gökmen''in amcası, Büyükelçi Volkan Vural''ın ise kayınpederi oluyor. Hasan Işık 1970''li yıllarda şok bir kararla CHP''den politikaya atılacak, önce Dışişleri, sonra Milli Savunma Bakanlığı yapacaktı.

12 Eylül''ün bilinmeyen yönleri

Kızgın Dam Üzerinde Diplomasi (Milliyet Yayınları), 1974-1983 yılları arasındaki dönemi anlatıyor. Günver, 1975''de Avrupa Konseyi Nezdinde Daimi Temsilci olarak Strasbourg''da görevlendirilir. Kitapta 12 Eylül 1980''deki askerî darbe nedeniyle Avrupa ile kopan bağların yeniden kurulması için yürütülen diplomatik girişimlere dair önemli bilgiler var.Türkiye''nin Avrupa Konseyi''nden çıkarılmaması için aralarında Nazlı Ilıcak''ın da yer aldığı SİSAV (Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı) heyetinin Strasbourg''daki lobi faaliyetleri anlatılıyor. Günver''in, Süleyman Hilmi Tunahan''ın damadı ve Adalet Partisi Milletvekili Kemal Kaçar''la ilgili anekdotları da ilginç. Günver, 12 Eylül döneminde tutuklanan Kaçar''ın Avrupa Parlamentosu''ndaki olumlu çalışmalarını da anlatıyor. 1981''de Dışişleri Bakanlığına Kaçar''ın lehinde mektup yazan Günver, mektubun Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığına da ulaştırılmasını rica eder. Mektup Kaçar''ın avukatı Prof. Muammer Aksoy tarafından mahkemede okunur. Kaçar tahliye edilir. Faili meçhul bir suikasta kurban giden CHP Eski Milletvekili Aksoy (önceki gün 10. Ölüm Yıldönümü idi), Kaçar ile birlikte Avrupa Parlamentosu üyesi olarak çalıştı. Kitap''ta Prof. Mümtaz Soysal''ın Londra''daki Uluslararası Af Örgütü''nün ikinci başkanlığının yanısıra 12 Eylül döneminde Türkiye''ye gelen Örgüt heyetlerine mihmandarlık yaptığını öğreniyoruz. Örgütün 1974 yılında bir genel af çıkarılması için CHP''deki sosyalist kanat aracılığıyla baskı yaptığını da okuyoruz. Diplomatların anıları her açından ilginç ve yararlı. Sakın okumamazlık etmeyin.

24 yıl önce
Kızgın dam üzerinde diplomasi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset