Koç ailesinin soy ağacına dair bir parça bilgim var. Bu yüzden örtünün ailenin soy ağacıyla ilgisi olabileceğini düşündüm. Mustafa Koç'un büyükbabası

ile büyükannesi

nin soyundan geliyor. 1352 ile 1429 yılları yaşayan Hacı Bayram-ı Velî, Anadolu topraklarında kurulmuş ilk tarikat olan

nin piridir. Hacı Bayram-ı Velî, İstanbul'un fethinin manevi mimarları arasında yer alan

'in de mürşididir.

Kendisi de Hacı Bayram-ı Velî sülalesinden gelen ve türbenin son postnişini olan

'nin kardeşi merhum büyükelçi

'nun

isimli eserine bir göz attım. Bayramoğlu'nun yayınladığı şecereden de anlaşıldığı gibi Koçzâde Vehbi Koç ve eşi Attarzâde Sadberk Hanım'ın soy ağaçları Hacı Bayram-ı Velî'ye kadar gidiyor.

Türbenin son postnişini Şeyh Şemsettin Efendi

üyesiydi. Ankara'da kurulan “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin de yöneticilerinden olan Şemsettin Efendi Birinci Büyük Millet Meclisi'ne Ankara milletvekili olarak girdi ve bilâhare “İstiklal Madalyası” aldı.

döneminin ilk başvekili

in Ankara'ya geldiğinde bir süre Şemsettin Efendi'nin konağında ikamet ettiği biliniyor. Bu dönemde Hacı Bayram-ı Velî türbesinin, Mustafa Kemal Paşa dahil olmak üzere Milli Mücadele'nin liderleri tarafından ziyaret edildiğini ve ilk Meclis'in açılış töreninin de Hacı Bayram Camii'nden başlatıldığını hatırlatmakla yetinelim.

Merhum Mustafa Koç'un tabutuna konulan örtünün üzerinde yazan ibarenin izineyse Hacı Bayram Velî Türbesi'nde rastladım. Sanat tarihçilerimizin verdikleri detaylı bilgilere göre bu ibare, Hacı Bayram Velî türbesindeki kubbenin eteğinde uçları yarım daire kemerlerle son bulan dikdörtgen kartuşlarda yer alıyor. Kartuşların içineyse sülüsle

ibareleri yazılıymış.

Dolayısıyla, Sevgi Gönül ile Mustafa Koç'un tabutuna konulan bu örtünün Hacı Bayram-ı Velî soyundan gelen aileler tarafından sanduka örtüsü olarak türbede kullanıldığını tahmin ediyorum. Koç ailesi,

olarak muhafaza ettikleri anlaşılan bu örtüyü bilâhare Sadberk Hanım Müzesi'ne bağışlamış olmalılar. Tabii, örtüdeki ibarenin de son derece dikkat çekici olduğunu belirtmeliyim. İbare,

anlamına geliyor. İnsanlar arasında 'güven' ve 'itimat'ın son derece azaldığı bir çağda bu ibarenin ne kadar kıymetli olduğunu söylememe gerek yok. Bu vesileyle

ve

bir Peygamber'in ümmeti olduğumuzu bir kez daha hatırlayalım. Hatırlamak yetmez, bu vasıflarla vasıflanmak gerek.