|
Salgınlar göstere göstere geliyorlar..
Fransız yazar
Albert Camus
Veba
” adlı romanına
Oran
şehrindeki gündelik hayatın olağan akışını betimleyerek girer. Camus’nün kendisi de Fransız işgali altındaki Cezayir’in Oran şehrinde dünyaya gelmiştir. 1947’de yayınlanan romanında Camus, “Veba”nın insanların hayatını nasıl değiştirdiğini anlatır. Aslında Camus “Veba” ile Fransa’nın “Nazi’ler” tarafından işgalini, öte yandan da Fransa’nın Cezayir halkına reva gördüğü mezâlimi sembolize ediyor. Bu bağlamda roman birçok duruma teşmil edilebilir elbette. Camus’nün “
Defterler
”inin 1942- 1951 yıllarını kapsayan bölümü bu romanıyla ilgili çalışmasına dair notlar barındırır.

Camus, yaşadığı çağı betimleyen “Veba” romanının ilk sayfasında şu ibareye yer veriyordu:

Bir kenti tanımanın ilk bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, biribirilerini sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır. Bizim küçük kentimizde, iklimden belki de, bunların tümü bir arada yapılır, aynı tutkulu ve belirsiz havayla.
Camus, romanına Oran şehrindeki hayatın gündelik akışına uymayan bir vakayı anlatarak devam eder. Vaka, romanın başkişisi olan
Doktor Bernard Rieux’
nün muayenehanesinin bulunduğu apartmanda kocaman bir fare görmesidir. Dr. Rieux fareyi akşamüstü ağzından kan boşanan halde gördüğünde bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına varır. Kapıcıysa vakayı mahallenin çocuklarının kötü bir şakası olarak görmektedir. Ölü fareler şehrin birçok yerinde görünse de kimse vebadan şüphelenmez. Kimse bu ilk işaretlerin salgına yol açacağını, şehri ölümcül bir hapis hayatına mâhkûm edeceğini ve hayatın akışını değiştireceğini düşünmez.
Roman, beklenmedik olayların akışı içinde insanların salgın karşısındaki tutumlarını karakterize eder. Bu akış içinde “
iyi insanlar
”, “
kötü insanlar
” ve bu ikisi arasında, adetâ “
arâf
”ta kalan karakterler yer alır. Dr. Rieux başka bir kasabada tedavi görmekte olan eşini ziyaret etme imkânına sahip olmasına rağmen şehirdeki hastalara yardım etmeyi tercih eden fedakâr bir kişiliği, intihara meyilli bir suçlu olan
Cottard
ise tam zıddı kişiliği sembolize eder.
Cottard salgından kişisel çıkar elde eden bir fırsatçı karaborsacıdır. Dr. Rieux salgının bitmesi ve insanların huzura kavuşması için çalışırken, Cottard salgının devam etmesini dilemektedir. Salgın sonunda geldiği gibi gider, “iyi insanlar”ın göğüslediği direniş kazanır. Albert Camus, salgınların insanların yaşamlarıyla ilişkili “
öğretici”
yanınaysa bilhassa dikkat çekmektedir.
Camus’nün “Veba” romanından bahsetmemim sebeplerinden biri, insanlığın bugün maruz kaldığı salgının “
önceden öngörülebilir
” olmasına rağmen tanık olduğumuz korkunç aymazlıktır. Bu tür salgınlara on yıllardır aşinayız çünkü. Diğer taraftan, dezenfekte maddelerinin fiyatlarındaki artışlar gibi, bu salgından çıkar elde etmek isteyen “
fırsatçılar
” da gördük. Bu gibi insanlık durumlarında fiyatların artması değil, mümkün olduğunca düşmesi beklenir. Fırsatçılık, bir millete ve bir topluma aidiyet duygusuyla zerre kadar bağdaşmaz.
Toplumlar zor zamanlarda gösterdikleri dayanışma ile ayakta kalırlar. “
Modern toplumlar
”, “
risk toplumları
”dır. Riski birlikte göğüslemek, zorlukları paylaşmak hem “
insanî
”, hem “
millî
” bir görev. Risk toplumları için salgınlar sürpriz değildir. Ekim 2019’da New York’ta
Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi
,
Dünya Ekonomik Forumu
ve
Bill-Melinda Gates Vakfı
olası bir salgına karşı alınması gereken önlemleri masaya yatıran “
Event 201
” başlıklı bir simülasyon bile gerçekleştirmiş. Çin’de başlayan salgın da simülasyonun ardından zuhur etti.

Salgının ilerleyeceği belliydi. Virüslerin insan yaşamı için en büyük tehdit olduğuysa zaten biliniyordu. Salgınların da matematiği var. Bu matematiğin virüslerin aleyhine seyretmesini sağlamak, bizim elimizde. Bilimin rehberliğiyle riski en aza indirmek mümkün. Gelecekteki salgınlaraysa şimdiden hazır olmalıyız. Uygar yaşamanın da bir bedeli olduğunu idrâk edelim.

#Salgın
#Veba
#Alber Camus
#Koronavirüs
4 yıl önce
Salgınlar göstere göstere geliyorlar..
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’