|
Seçimler ve siyasetin aynası..
İnsanlık tarihi boyunca pek çok medeniyet, devlet, hanedan geldi geçti. Bazılarından kalan kalıntılar “
ibret levhaları
” gibi gezilip görülüyor. Bazılarının bu dünyada tozu bile kalmadı. Tarih boyunca değişmeyen şey ise “
adalet
”in yönetimin temeli olduğu gerçeğidir. Daha önce bahsetmiştim,
Kadı Hasan Kafi el-Akhisari
1597'de “Usûlü'l-Hikem fi Nizâmi'l-Âlem” isimli bir risale kaleme aldı. “Güzel siyaset” ile ilgili görüşleri derleyerek bir araya getirdi. Yönetimin bozulmasından ve İslam memleketlerinin altından kalkması zor olan meydan okumalarla karşılaşmasından kaygılanan Kafi'nin aktardığı görüşler özü itibariyle günümüz için bile aydınlatıcı. Bugün millet adına 'fikir' ve 'söz' sahibi olmalarını istediğimiz kimseleri seçeceğiz. Dolayısıyla risaledeki bazı prensipleri hatırlatmak günün anlamına uygun olacaktır.

Hasan Kafi'ye göre herşeyden çok daha fazla güvenilmesi gereken şey “
adalet
” ve “
güzel idare
”dir. Bir kimsenin veya bir kuvvet sahibinin siyaseti hoşça olursa yönetimi de sürekli olur. Ülkenin bayındırlığı adalet ve iyi yönetimle mümkün olur. Yönetenin görevi bütün halkı aralarında hoş geçimliğe ikna etmektir. Kim ki adaletten yüz çevirir, halk da ona itaatten yüz çevirir. Yönetenlerin devlet ve izzeti adalet içindedir. Yönetenlerin saf adalet düşünmeleriyle devlet kalıcı olur. Bir kimse ki gafleti uzun, yani fazla olur, ol kişinin devleti de yok olur.

'Akıl' ve 'adalet' en iyi koruyucu ve gözcüdür. “Hak” gibi kılıç olmaz. Gerçeklik ve doğruluk gibi de yardımcı olmaz. Bunlara sarılan yönetim güvenli, sel suyunun, mancınık ve topun bile yıkamayacağı sağlam bir dağ başındaki kale gibidir. Adaletli olmaya niyet eden yönetici, önce her işi ehline vermelidir. Görevler ehline verilmediği için Osmanlı nizamında bozulmaların ve karışıklıkların ortaya çıktığına dikkat çeken Hasan Kafi, “
bir yerin hakimi bir kimseyi dostluk sebebiyle bir göreve getirse, halbuki emri altındakilerden bu göreve daha layık birisi bulunsa, o hakim Allah'a ve Rasûlüne ve İslam toplumuna hıyanet etmiş olur
” diyor. Layık ve ehil olanların devlette görev alması ise toplum için büyük bir ganimettir.

Devletin hazinesi millete aittir. Nimet ve iyilik sadece bir zümreye hasredilmemelidir. Zira devlet yalnız bir zümreyle olmaz, bütün sınıflar ile olur. Yönetimde düşkünlük belirtileri başladığında derhal kurtulmaya çalışılmalı, sürekli bir hal aldığında kurtulması daha güç olur. Kuvvet ve asker ile ne kadar iş görmek mümkün ise “
görüş
” ve “
tedbir
” ile daha da fazlası olur. Sağlam görüş, kuvvetli olan elden daha yeğ korur. Akla yatkın görüş, keskinleştirilmiş kılıçtan daha etkilidir. Kılıç yaraladığını fikir kapatır ama fikrin yaraladığını kılıç kapatamaz.

Kendi aklın ve bilginle gururlanma, “
tedbir aynası
”nı önüne koy. Tedbiri ise üç şey bozar: birincisi, tedbirde aşırılık ve çok kişinin karışması. İkincisi, tedbire karışanların nefis ve garaz sebebiyle birbirini çekememesidir. Üçüncüsü, tedbir alması gereken bir işte tedbir sahibi olan kişinin olmaması, tedbirsizlerin olmasıdır. Bütün düşmanlıklarda “barış” hayırlıdır. Her türlü savaş, zordur ve acıdır.
Barış
ise güven içinde olmak ve şadlıktır. Hataların en büyüğü barış ve amân isteyen kimseyle savaşmaktır. Bir taraf barış murad etse ve amân dilese onlarla savaş gayet yanlıştır. Bir yerde isyan eden varsa hemen kılıç ile gitme. Asâ yeteceği bir iş için kılıç çekme. Düşmanlığı çözebilecek etkili, akıllı bir söz var ise silaha ve savaşa sarılma, sabırlı ol.
#Seçimler
#adalet
#Hasan Kafi
٪d سنوات قبل
Seçimler ve siyasetin aynası..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi