|
Seçmen 1 Kasım'da ne söyledi?
Hiç kuşkusuz 1 Kasım seçimlerinin yegâne galibi AK Parti. Sonuçlar herkes için sürpriz oldu. Bir iki ufak tefek olay dışında seçimlerin kavgasız gürültüsüz ve en önemlisi de şaibesiz bir şekilde gerçekleşmesi sevindiriciydi. İktidar tıkanıklığının seçim yoluyla aşılması ise ülkemizin ulaştığı düzey bakımından önemli.

Seçimlerin muhalefet partileri dışında diğer kaybedenleri anket şirketleriydi. Biri hariç, tüm anket şirketleri fena halde boşa düştüler. Anketlere bakarak siyasi analiz yapmak artık bu seçimle birlikte tarih oldu. Demek ki anket şirketlerinin de şapkalarını önlerine koyarak ciddi bir muhasebe yapmaya şiddetle ihtiyaçları var.

Peki ne oldu da, böyle oldu? 7 Haziran-1 Kasım arasında seçmenlerin pek çok konuda kafası karıştı. Muhalefet partilerinin toplam olarak AK Parti oylarından fazla oy almalarına rağmen mâkul bir iktidar seçeneğini ortaya koyamamaları 1 Kasım seçimlerinin kaderini değiştirdi. AK Parti ise 7 Haziran seçim kampanyasına kıyasla daha pasif bir performans gösterdiği halde diğer bütün partilerin toplamından fazla oy aldı. Bu çoğu kimse için şaşırtıcıydı. Siyaset sosyolojisi açısından bunun akla uygun bir açıklaması olmalı.

Muhalefetin acziyetiyle birlikte terör olaylarının sebebiyet verdiği bulanıklık seçmende güçlü bir iktidar seçeneğini yeniden ateşledi. Bulanık bir ortamda koalisyon seçeneklerinin çıkar yol olmadığı kanısı pekişti. Seçmen Türkiye'nin mevcut haliyle ve geleceğiyle ilgili bütün soru işaretlerini, kafa karışıklıklarını, kaygılarını, beklentilerini, umutlarını ve korkularını oy pusulasıyla birlikte sandığa koyarak topluca AK Parti'ye havale etti. Böylece seçmen AK Parti'yi ağır bir yükün ve büyük bir sorumluluğun altına soktu.

Türkiye hem PKK terörü, hem de yakın bölgesindeki yakıcı sorunlar nedeniyle zor süreçlerden geçiyor. 'Endişeli seçmenler', meydandaki en büyük kalabalığa katılarak yakınında hissettiği tehlikeye karşı bir tür siper aldı. 7 Haziran'da bu siper arayışı bir koalisyon seçeneğiyle ifade edilmişti ama bu olamadı. Başta MHP olmak üzere muhalefet, seçmenin arzusuna uygun davranmadı. Seçmen de misliyle cezalarını kesti.

2002'de AK Parti'yi iktidara taşıyan en önemli faktör ülke sosyolojisini temsil eden sivil siyasetin önündeki engellerin tümüyle kaldırılmasıydı. Şimdiyse, seçmen daha başka kaygılarla, yukarıda ifade etmeye çalıştığım nedenlerden ötürü, AK Parti'ye ummadığı bir güç verdi. AK Parti'nin bunu doğru okuması lazım.

Öyle anlaşılıyor ki seçmen, 7 Haziran'dan sonra her ne olduysa, sorumluluğu AK Parti'ye yüklemedi. Ancak 2 Kasım itibariyle durum değişti. Halk, AK Parti'ye “yerim dar” diyemeyeceği kadar geniş bir alan açtı. Hükümet bundan sonra, deyim derindeyse, buz üstünde yürüyecek. AK Parti ağır bir yükün altına sokuldu derken kastettiğim şey bu. AK Parti'ye düşen görev, bu yükün bilinciyle hareket etmesi, toplumun diğer kesimlerinden gelen haklı eleştirilere dikkatle kulak vermesi ve herkes için huzurlu bir ortam sağlamasıdır.

Öte yandan 7 Haziran'da AK Parti'ye oy kaybı yaşatan sebepler yerinde duruyor. Bu sebepler listesine yenileri de eklendi elbette. AK Parti listeyi önüne koymalı ve üstesinden gelecek bir programı ilan etmeli. Ülkenin yüz yüze olduğu sorunları, öncelik sırasına göre tasnif ederek nasıl çözeceğini halkla paylaşmalı. Seçmen üstüne düşen görevi yaparak AK Parti'ye vekaletini verdi. Bundan sonra sorumluluk tek başına AK Parti'nin sırtında. “1Kasım” AK Parti için nispeten kolay bir zafer oldu ama kolay bir iktidar olmayacak.
#ak parti
#pkk
#mhp
#seçimler
٪d سنوات قبل
Seçmen 1 Kasım'da ne söyledi?
Bağ-Kur"da basamak yükseltme
2014 yılında memurlara yapılacak doğum, ölüm, aile ve çocuk yardımı tutarları
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…