|
Sonuçta kararı millet veriyor..
Hür seçimlerin olduğu ülkelerde takdir halkındır. İsterse tek başına iktidar verir, isterse “aranızda anlaşın, uzlaşın” diyerek bir başka seçeneği zorlar. Bazen sigaya çeker, bazen minder dışına çıkarır. Bazen öyle oy kullanır ki ilk bakışta herşey karmakarışık görünür. Oysa o karmaşıklık, durumu toparlamak için kaldıraç vazifesi görür. Halkımızın oyunu genellikle sağduyuyla kullandığı ve isabet ettiği ise tecrübeyle sabit. Dolayısıyla “
7 Haziran
” seçimlerinin sonuçları hakkında her parti, seçmenin verdiği mesajın anlamını doğru kavramalı. Seçmen 'uzlaşma' mesajı veriyorsa ve partiler bu mesajı algılayıp gereğini yapmaz iseler, işler asıl o zaman içinden çıkılamaz hale gelir. Seçmen, mesajı almayan partiyi yokluğa mahkum eder. Seçmen oyu ile konuşur ve dilinin anlaşılmasını ister.

1973 yılında Meclis'teki iki büyük parti, Adalet Partisi ve CHP uzlaşarak Fahri Korutürk'ü Cumhurbaşkanı seçtiler. Korutürk'ün seçilmesiyle “12 Mart” darbesinin fiilen son bulduğu söylenir. Darbeciler sadece 6 aydır Genelkurmay Başkanı olan Faruk Gürler'i Meclis'e dayatmışlardı. Gürler seçileceğinden o kadar emindi ki emekliye ayrılıp aday oldu. CHP ve AP uzlaşmasıyla, “
Gürler dayatması
” boşa çıkarıldı. Aynı partiler 1980'de aralarında uzlaşamadılar ve Cumhurbaşkanı seçemediler. Bu da “
12 Eylül
” darbecilerine malzeme oldu. Oysa Meclis aritmetiği Cumhurbaşkanı'nın iki büyük partinin uzlaşmasıyla seçilebilmesine imkan sağlayacak nitelikteydi. “
12 Eylül
” öncesindeki hükümet krizinde AP-CHP koalisyonu gündeme gelmişti, olmadı. Bu da 12 Eylül darbesini kolayladı. Çok şükür ülkemizde “darbe” artık seçenek olmaktan çoktan çıktı. Hükümet krizi çıkarsa, sandık yine milletin önüne gelir. Millet de gereğini yapar, düğümü çözer.

İktidarların seçimle el değiştirdiği sistemlerde halk sandıkta konuşur. Sandık, sessiz yığınların kürsüsüdür. Sıradan yurttaşın kendi gücünün farkında olduğu yegane zemindir. Halk bu zeminde oynar, ayarlamalar yapar, ustalıkla kullandığı fırça darbeleriyle düzeltmelerde bulunur. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmaz, kaydeder ve sabırla bekler. Halk ne 'bidon kafalı'dır, ne de 'göbeğini kaşıyan adam'dır. Halk, oyunu hür olarak kullandığı günden itibaren siyasi idmandadır. Halkın idmanı ve siyasi idraki Cumhuriyet tarihiyle de sınırlı değil. Bu halk bin yıldır türlü belalardan geçti. “
Moğol istilası
”nı, '
Timur'u
, '
fetret'i
, '
Celali'yi
, “
Balkan Bozgunu
”nu gördü. Çok yaralar aldıysa da hepsinden sağ çıktı. Bu bağlamda Türkiye'nin en eski partisi halktır. Halk suskun olsa bile budala değildir. Ağzı olmasa bile kulakları ve gözleri vardır. Her parti şunu ister, bunu ister ama kararı millet verir. Halkın gerçekte neyi isteyip neyi istemediğini anlamak siyasetin iştigal alanıdır.


“7 Haziran”da kendini başarılı sayan parti neden başarılı olduğunu, kendini başarısız sayan ise neden başarısız olduğunu çok iyi sorgulamalıdır. Seçmen hiçbir partiye tek başına iktidar olma gücü vermedi. Partiler, seçmenin neyi murad ettiğini doğru anlamalı. “Siyasi zeka”nın çözmesi gereken 'bilmece' budur. Koalisyonsa koalisyon, uzlaşmaysa uzlaşma, seçimse seçim! Mesajı anlamayan, ağır darbe alır. Ve darbeler sandıktan geliyor. Sandığın sahibi ise millettir. Kimin, hangi partinin kendini nasıl gördüğünden çok daha önemlisi, diğerinin yahut seçmenin gözünde nasıl göründüğüdür. Göz kendisine yakın ve uzak olanı görebilir ama kendi kendisini göremez. Ancak ayna ile görebilir. Siyasi partilerin aynası ise sandıktır. Aynada gördüğün kendindir, kaçamazsın.
#seçim sonuçları
#Adalet Partisi
#chp
#k parti
#meclis
#Balkan Bozgunu
9 yıl önce
Sonuçta kararı millet veriyor..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi