|
Terör laboratuvarları!

ABD'nin Florida kentindeki havaalanında bir adam valizinden çıkardığı silahla rastgele ateş açtı ve 5 kişiyi öldürdü. İlk akla gelen ihtimal bir terör saldırı olduğuydu. Resmi açıklamalara göre öyle değilmiş. 26 yaşındaki saldırgan daha önce Irak'ta ABD ordusunda görev yapmış bir asker imiş. Sağ olarak yakalanan saldırgan zihin kontrolüne maruz kaldığını, gaipten sesler duyduğunu ve kendisinin bu saldırıya yönlendirildiğini söylemiş. Saldırganın daha önce de bu tür şikayetlerde bulunduğu ve tedavi gördüğü basına yansıyan bilgiler arasındaydı.



“Zihin kontrolü”

yıllardır tartışılan netameli bir konu. Ancak 1980'lerin sonlarında ABD'de açılan bazı davalar bu deneylerin yapıldığını ve birçok insanın ağır zihinsel hasara maruz kaldıklarını gösterdi. “

CIA

”, 1988'de dokuz davacıya 750 bin dolar tazminat bile ödemiş.



Kanadalı gazeteci

Naomi Klein

Şok Doktrini/Felaket Kapitalizminin Yükselişi

” isimli kitabında 1950'lerde CIA laboratuvarlarında insan beynini kontrol etmeye yönelik deneyleri anlatır. Buna göre kişiler önce uykusuz bırakılıyor, haftalarca yalnızlığa mahkum ediliyor, yüksek dozda elektrik şokları uygulanıyor, anormal duygu değişiklikleri yaratan “

LSD

” ve halüsinasyona yol açan maddeler içeren deneysel uyuşturucu ilaçlar kokteylleri veriliyor.



Birçok kişi deneyden sonra haftalarca süren akıl almaz şeylere ilgi duymaya başlıyor. Duyusal bir yoksunluk, deney olarak kullanılan kişilerin beyinlerini kısmen siliyor ve duyusal uyarı modellerini yeniden yazıyordu. Klein, bu deneylerden yola çıkarak ülkelere de askeri, siyasi ve ekonomik şoklar yaşatıldığını savunuyor. Kitaptaki bilgiler ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmelerin arkasındaki motivasyonları anlamak için de son derece yararlı olabilir.



“Plutzer

” ödüllü yazar

Tim Weiner

'ın

“Küllerin Mirası: Bir CIA Tarihi

” isimli kitabında da benzer bilgiler yer alıyor. Buna göre 1950'li yılların başında, bir donanma üssündeki CIA ofisi sarhoş ve disiplinsiz askerlerin atıldığı bir hapishanede ilaçla zihin kontrolü ve beyin yıkama yöntemleri kullanarak gizli deneyler yapmış. Deneyler casus olduklarından kuşku duyulan kişilere de uygulanıyormuş. 4 Koreli ajan, CIA'in Japonya'da kurduğu benzer hapishanede aynı yöntemlerle sorgulanmış. Bu kişiler “

Enginar Projesi

” kod adlı bir programının ilk denekleriymiş. Bu programın ardından “

Ultra

” kod adlı bir deney daha başlatılmış. ABD'de bir federal cezaevinde tutulan 7 mahkum 77 gün boyunca LSD'ye maruz bırakılmış. CIA aynı ilacı sivil bir ordu görevlisi olan

Frank Olson

'a aktarmış. Olson, New York'ta kaldığı bir otelin penceresinden atlayıvermiş. Böylece deneyin başarısı test edilmiş.



Bu deneyler CIA'in bilim adamları ve doktorları tarafından 1950'ler boyunca düzenli olarak incelenmiş. CIA, halk tarafından duyulmasından korkarak bu programlara dair gizli kayıtları yok etmiş. Weiner'ın aktardığı bilgilere göre '

özel sorgulama teknikleri'

yurt dışı sorgulamaları da kapsayacak şekilde yıllarca devam etmiş. Bu deneylerden vazgeçildiği konusunda da şüpheler var. Bu tür programların özel kuruluşlar tarafından gizlice devam ettirildiğini işleyen romanlar yazıldı, filmler çevrildi Amerika'da. İnsanın ruhsal yapısına ilişkin yakaladıkları ipuçlarını sonuna kadar götürmeye hevesli kötü niyetli bir yığın bilim adamıyla, bu işe para yatırmaya hazır işadamı var bu dünyada. 1950'lerde başlatılan bu iğrenç deneylerin bugün geldiği noktayı bilemiyoruz tabii. Öte yandan bu deneyler

Hasan Sabbah

'

ın Haşhaşileri

”nden esinlenmiş olabilir mi diye de düşünmeden edemiyorum.


#Zihin kontrolü
#Haşhaşiler
#CIA
#Şok Doktrini
7 yıl önce
Terör laboratuvarları!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir