|
Tony Blair ve kitle aldatmacası..
Amerikan haber kanalı “
CNN
”den
Ferid Zekeriya
'ya konuşan İngiltere eski Başbakanı
Tony Blair
, 2003'te Irak'ın işgali için uydurulan '
Kitle imha silahları
' gerekçesi için, “
Aldığımız istihbaratın yanlış olmasından dolayı özür diliyorum
” demiş. Oysa Irak'ta kitle imha silahlarının bulunmadığına dair çok ciddi bilimsel raporlar da vardı ve bunlar Bush-Blair ikilisi tarafından kaale bile alınmamıştı. Zira aradıkları 'gerçek' falan değildi, savaşın ta kendisiydi.

Irak'ın işgalinden 35 gün önce, Londra'da iki milyona yakın insanın katıldığı savaş karşıtı gösteri dahi Blair'i caydırmaya yetmedi. Öyle ki Blair hatıralarında “
Almak üzere olduğum kararın sorumluluğunu bana hatırlatan daha büyük bir miting hiçbir zaman olmamıştı
” diyecektir. Neredeyse tamamı 'Yahudi' kökenli ve “
Önce İsrail
”ci olan “
Neo-Con
” ekip tarafından Bush ayartıldı. Bush da Blair'i peşinden sürükledi. Her ikisi de, diğerlerini. Hatıralarında dile getirdiğine göre, Blair'in içi Irak'ın işgali konusunda pek rahat değilmiş ama ABD'yle ittifakı bozmanın iki ülke arasındaki ilişkiye büyük ve uzun vadeli zarar vereceği kanısındaymış. Kamuoyu baskısına rağmen Blair son bir kez daha zar atmış. İnsan hayatı üzerine zar atmak nasıl bir duygu acaba?

Bush-Blair ikilisi sadece
Saddam Hüseyin
'in kitle imha silahlarına sahip olduğu konusunda değil, “
El Kaide
”nin Irak tarafından desteklendiği konusunda da kamuoyunu yanıltmışlardı. Irak savaşına giden yolda kasıtlı ve çok sayıdaki yalandan biriydi bu ve Blair, “
El Kaide ve Irak arasındaki bağlantıları biliyoruz
” demişti. Blair hatıralarında ise El Kaide-Irak bağlantısı konusunda eveleyip gevelemekten öteye geçemiyor. Yani, ortada yanılma yok, tam aksine kitlesel bir yanıltma var.

Le Monde Diplomatique'in baş editörü Ignacıo Ramonet
'in ifadesiyle söylemek gerekirse Bush'un çevresindeki doktriner Neo-Con hizip tarafından örgütlenen bir propaganda ve şaşırtma makinesinin devlet sponsorluğunda ürettiği yalanlar, 20. Yüzyılın en kötü rejimlerinde görülen tipik bir azimle üretilmişti. Amerikan medyasının suç ortaklığıyla 21.Yüzyılın en büyük kitle aldatmacası başarılı olmuştu. Sonradan bu yalanlar ifşa edildi ama hayatını kaybeden yüzbinlerce insan için çok geç olmuştu. İnsanlık vicdanı “yalanlar uğruna” bir halkı kurban edenleri elbette unutmayacaktır.

Tony Blair hatıralarında Irak'ın işgaline karar verdiği için pişman olmadığını belirtiyor ve Saddam sonrasında yaşanan kâbusu ise asla tahmin etmediğini vurguluyor. “
Saddam devrildikten sonra Irak'ın bu hale geleceğini tahmin etseydik yine de yapar mıydık bunu?
” diye soruyor kendine. Cevabı,“
Ben sadece doğru olduğunu bildiğim şeyi yaptım. İhtiyacı olduğunda ABD'nin yanında yer aldım. Beraberce dünyayı bir zalimden kurtardık. Iraklıların demokratik bir devlete kavuşma hakkını birlikte koruduk”
oluyor. Yani, Irak'a demokrasi getirmek istemişler!

Yüzbinlerce masum insanın hayatını kaybettiği Irak hâlâ kanıyor ve insanlar ölmeye devam ediyor. Irak'a ne '
demokrasi
' geldi, ne de '
hukuk devleti
' inşa edildi. Kanlı bir mezhep çatışması Suriye'yi de içine alarak büyüdü. Bunda hiç şüphesiz Blair'in büyük sorumluluğu var. Irak'ın geleceği karartıldı, halkı paramparça edildi ve ufukta ne huzur görünüyor, ne de sükun. Blair yaptıklarından pişman olsa ne yazar! Kendisinin hatıralarında ifade ettiği gibi, pişmanlık geçmişe bağlıymış gibi görünebiliyor. Sorumluluğun ise şimdiki zamana ve geleceğe ait bir tarafı var.
#Tony Blair
#kitle aldatmacası
#saddam
#ırak işgali
8 yıl önce
Tony Blair ve kitle aldatmacası..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi