Okurlarımız
Donald Trump
ABD Başkanı olduğunda “
yerleşik nizam
”ın kurumları ile şiddetli bir çatışma yaşayacağına işaret ettiğimizi hatırlayacaklardır. Trump’ın vaatlerini gerçekleştirmesine engeller çıkarılacağına, Rusya ile ilişkilerdeki gerginliğin ve buna bağlı olarak yaptırımların devam edeceğini, Suriye’de ise ABD’nin daha fazla sahada olacağını tahmin etmiştik. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini savunan Trump bu görüşünden de vazgeçti. Trump’ın “ U” dönüşü, radikal Sağ kanat ile ilişkisine öldürücü darbeyi vurdu.
Trump ABD Başkanı olduktan sonra Savunma Bakanı
General James Mattis
, Ulusal Güvenlik Danışmanı
General H.R. McMaster
ve Genelkurmay Başkanı
General Joseph Dunford
’un Afganistan’a ek kuvvet gönderilmesi yönündeki taleplerine ayak direyerek yeni bir strateji için kapsamlı rapor istedi. Beyaz Saray’da başını
Steve Bannon
’un çektiği radikal Sağcı hizbin tüm engelleyici çalışmalarına rağmen Generaller Trump’ı ikna etmeyi başardılar.
Trump 21 Ağustos gecesi yaptığı konuşmada ABD’nin Afganistan’daki pozisyonunun zamana değil sahadaki koşullara göre belirleneceğini ilan etti ve herhangi bir çekilme tarihi vermedi. Dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise, Pakistan’a yönelik sert suçlamalar oldu. Trump, Pakistan’ın hasmı Hindistan’ın Afganistan’da daha fazla rol oynamasını da istedi. Amerikan medyası, Trump’ın Pakistan’a yönelik yaklaşımını
“Daha fazla sopa, daha az havuç
” olarak yorumladı. “U” dönüşünü “
Dünya ABD Başkanlığı koltuğunda çok farklı görünüyor
” diyerek tevil eden Trump Afganistan’a 4 bine yakın asker gönderilmesine yeşil ışık yaktı.
Trump’ın “U” dönüşünü eleştirenler ABD’yi 1979’da Afganistan’ı işgal eden “
Sovyetler Birliği
”ne benzettiler. Moskova Afganistan’dan çekilmeyi geciktirmesinin bedelini çok ağır şekilde ödemişti. Muhafazakâr yazarlardan
Eliane Johnson’
un “
Politico
”daki bir yazısının başlığı ise “
Trump acı Afganistan hapını nasıl yuttu
?” şeklindeydi. Afganistan’da savaşın özel güvenlik şirketlerine devredilmesi için Trump’ı ikna etmeye çalışan
“Blackwater
” eski CEO’su
Eric Prince
de hemen sahneye çıktı. Beyaz Saray’daki
‘Ulusalcılar’
ile ittifak yapan Prince’e göre Trump’ın Afganistan planı 16 yıldır devam eden başarısız stratejinin devamıydı.
23 Ağustos tarihli “Politico”da
Prof. Douglas L. Kriner
ile
Prof. Francis X. Shen
’in ortak imzasıyla yayınlanan yazıda ise Trump’ın sözkonusu kararından pişmanlık duyabileceği uyarısı yapılıyordu. Kriner ve Shen, 2016’daki seçimleri Trump’ın kazanmasının Irak ve Afganistan savaşlarına yönelik tutumunun etkili olduğunu saptayan bir araştırmaya imza atmışlardı. Araştırmaya göre, diğer bölgelere kıyasla, Irak ve Afganistan’da ölen ve yaralanan Amerikan askerlerinin ailelerin yaşadığı yerlerde Trump daha fazla oy almıştı. Araştırma askeri kayıplardan şikayet edenlerin oranıyla Trump’a verilen destek arasında anlamlı bir ilişki olduğunu tespit ediyordu. Bu yüzden yazarlar, “Afgan kumarı” olarak niteledikleri Trump’ın yeni stratejisinin 2020’deki seçimlerde cezalandırılabileceğine dikkat çekiyorlardı.
Radikal Sağ’ın yayın organı “
Breitbart News
” Trump’ın Afganistan konuşmasına yön veren ismin Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster olduğunu savunuyor. Trump’ın konuşma metninde ‘
Radikal İslamcı terörizm
’ kelimesinin hiç kullanılmamış olması da McMaster’ın işiydi. “
Breitbart News
”, “
Amerikan Siyonist Organizasyonu(ZOA)”
ve İslamofobik çevreler bir süredir McMaster’i ‘Radikal İslami Terörizm’ kelimesinin Ulusal Güvenlik Konseyi birimlerinde kullanılmasını yasaklamakla suçluyorlardı. Özetle söylemek gerekirse, “
Globalistler
” ile “
Ulusalcılar
” arasındaki savaşta “Afganistan” önemli bir ayrım.
#Trump
#ABD
#Terörizm
7 yıl önce
Trump’ın Afgan kumarı!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler
