|
Türkiye’nin ekonomik olarak savunulması..

Ülkemizin terör dışında bir diğer önemli gündem maddesi ekonomi. Yunanistan'da kriz sürüyor. Balkanlar'da durum iç açıcı değil. Ekonomi birçok bölgede daralmış vaziyette. Irak ve Suriye'deki çatışmalar bölge ticaretine büyük bir sekte vurduğu gibi, Rusya ile bozulan ilişkilerimiz sebebiyle bu ülke pazarı da bize kapandı. Rusya da bu krizden büyük zarar görüyor, görmeye de devam edecek. Petrol fiyatlarındaki düşüşlerle AB yaptırımları Rusya'yı ekonomik olarak bir hayli köşeye sıkıştırdı. Mevcut konjonktürde Rusya'nın petrol fiyatlarını yukarıya hareketlendirebilmesi çok zor.



Öyle anlaşılıyor ki Suriye'de aldığı pozisyon sebebiyle Rusya ile ilişkimizdeki gerilim yeni boyutlar kazanarak bir süre daha devam edecek. Putin'in kişiliği nedeniyle bu gerilim ülkemizin uluslararası ekonomik ilişkilerine yansıyabilir. Putin Rusya'sı '

jeo-ekonomik

' bir bakış açısıyla Türkiye'yle olan ihtilafını veya rekabetini açık ya da gizli şekilde ekonomik yollardan sürdürme eğilimi duyabilir. Rusya, nüfuz alanı içindeki her bölgede Türkiye'nin ekonomik çıkarlarına zarar vermeye çalışabilir.



Bu ihtimali ciddi olarak düşünmek ve gerekli önlemleri almak gerekiyor. Sovyet sonrası Rusya'nın etki alanı içindeyse en başta Türk cumhuriyetleri geliyor. “

Avrasya Ekonomi Birliği

” ve “

Avrasya Gümrük Birliği

” gibi yapılar üzerinden Rusya, Türk cumhuriyetlerinin uluslararası ekonomik ilişkileri üzerinde ciddi olarak söz sahibi. Bu birlikler daha çok Rusya'nın işine yarıyor tabii ama kısa vadede bu ülkelerin Rus etkisinden tümüyle azat olması da zor görünüyor. Diğer yandan petrol ve doğalgaz zengini Kazakistan ve Azerbaycan başta olmak üzere Türk cumhuriyetleri de ekonomik olarak sıkışmış durumdalar. Bu ülkeler de seçeneklerini artırmak yeni çıkış yolları arayabilirler. Yani Orta Asya, Türkiye için hem yeni fırsatlar sunabilir ve hem de bazı zorluklar öne çıkarabilir.



Elbette Türkiye de, siyasi ve ekonomik rakiplerinin açıktan veya gizliden sürdürebilecekleri engelleyici girişimler karşısında ekonomiyi yeniden tasarlaması gerek. Bu yeni ekonomi tasarımı halkımızın insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamını sürdürmesinin savunulması için çok önemli. Bu mesele toplumun ekonomik güvenliğiyle de yakından ilgili. Meclis'te birçok ülkeyle ikili ticari anlaşmalara ilişkin, galiba, 300 civarında yasa teklifi bulunuyor. En son 12 yasa Meclis'te kabul edildi. Bu anlaşmaların coğrafi haritası gayet geniş tutulmuş. Büyük, küçük, uzak, yakın ayırt edilmeden birçok ülkeyle ekonomik ilişki kuruluyor. Bu anlaşmalar çok önemli. Ancak bekleyen yasa tekliflerin dikkat çekmeye çalıştığım yeni tasarımla birlikte ele alınmasında fayda var.



Uluslararası ticari ilişkilerimizin coğrafi haritasındaki derinlik sevindirici bir gelişme. Bu derinliğin ülkemiz ekonomisinde de sağlanabilmesi için tarım ve hayvanlığımızın milli bir politika olarak daha ileri boyutlara taşınması şart. İnsanlarımızın kırsal alanlardan koparak büyük şehirlere yığışması istikbalde büyük sıkıntılar doğurabilir. “

Gıda güvenliği”

gelecekte insanlığı bekleyen en önemli sorunların başında yer alıyor. Devlet tarım ve hayvancılığa ciddi teşvikler, destekler sağlıyor ama maalesef tatmin edici sonuçlar bir türlü elde edilemiyor. Ülkemiz için stratejik önemdeki bu meselenin ilgili kurumlara kazandırılacak yeni konseptlerle sıkı sıkıya takibi gerekiyor. Toplumun ekonomik güvenliğiyle yakından ilgili olan bu mesele öyle başıboş bırakılacak bir mesele değil.


#Rusya
#suriye
#Gıda güvenliği
#Avrasya Gümrük Birliği
#Avrasya Ekonomi Birliği
8 yıl önce
Türkiye’nin ekonomik olarak savunulması..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi