|
Üç halk, üç sürgün..
Çerkesler, Kırım Tatarları ve Filistinliler için “
Mayıs”
ayının çok özel bir anlamı var. Her üç halk, bir Mayıs ayında, insanlık dışı sürgünlere maruz bırakıldı. Her üç halk da öz yurtlarından zorla sökülüp atıldı. Bu yüzden Mayıs ayı, bu üç mazlum halkın tarihî acısını adeta ortaklaştırıyor.


İmam Şamil

, Kuzey Kafkasya'da işgalci Rus ordularına karşı 30 yıl süren, dillere destan bir direniş gerçekleştirdi. İmam'ın esir düşmesinden birkaç yıl sonra, 28 Mayıs 1864'te yüzbinlerce Çerkes Kafkasya'dan sürüldü. Ruslar, zorla yurtlarından çıkardıkları Çerkeslere çürük çarık gemiler tahsis ettiler. Gemilerin çoğu Karadeniz'in hırçın dalgalarını aşamayarak battı. Osmanlı topraklarına ulaşmaya çalışan Çerkeslerin dörtte biri bu yolculuklar sırasında can verdi. Açlıktan ve hastalıktan ölenlerinse haddi hesabı yok. Karadeniz kıyıları günlerce Çerkes cesetleriyle doldu taştı. Kuşaktan kuşağa aktarılan sürgün hikayeleri Çerkes halklarının tarihi hafızasında çok önemli bir yer tutuyor.



Bunca sürgüne, bunca katliama rağmen Kuzey Kafkasya'da özgürlük mücadelesi hiçbir zaman son bulmadı. İmam Şamil'in direniş çağrısı 1990'larda Çeçenistan dağlarında, “

Ya özgürlük ya ölüm, bu haykırış yine duyuldu dağlarda/Ya özgürlük ya ölüm, evet, ve Allah bizimle beraber”

şarkısıyla bir kez daha yankılanıyordu. O Çeçenler, “

Kırım Tatarları

” ve “

Ahıskalılar

” gibi,

Stalin

'in emriyle yük vagonlarına doldurularak öz yurtlarından sürülenlerin torunlarıydılar.



Kırım Tatar halkının 18 Mayıs 1944'te başlayan sürgün yolculuğunda da büyük kayıplar verildi. Tatar halkın yarıya yakını bu ölüm yolculuğu sırasında, açlıktan, havasızlıktan ve hastalıktan can verdi. Tatarların eli silah tutan erkekleri Almanlara karşı Rus askerleriyle aynı safta savaşırken yaşanmıştı bunlar. Tatar halkından geriye kalanlar 1990'larda Kırım'a döndüklerinde ne evleri, ne barkları kalmıştı. 1950'lerde Ukrayna'ya bağlanan Kırım, 2014 yılında Ruslar tarafından yeniden ilhak edildi. Bugün Ruslar tarafından Kırım'a girmesi yasaklanan

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu,

1944'teki sürgünde, henüz altı aylık bebek iken yurdundan zorla koparılan mazlumlar arasındaydı.



Bir diğer sürgün halk ise, “Filistinliler” idi. Siyonist devletin kurulmasının ardından, 15 Mayıs 1948'de Filistinliler de öz yurtlarından çıkarıldılar. Filistinliler bu günü,

“Nekbe”

, yani “

Felaket Günü”

olarak anıyorlar. “

El Fetih

”in kurucularından merhum

Ebu İyad

14 yaşındayken, annesi, babası, dört kardeşi ve yüzlerce Filistinliyle birlikte, Yafa limanında bir tekneye doluşarak Gazze'ye ulaşmayı başarmıştı. Ebu İyad, hayatı boyunca aklından çıkmayan bu hikayeyi şöyle anlatıyordu:



“Gemi yeni demir almıştı ki bir kadının haykırışlarını işittik. Dört çocuğundan birinin teknede olmadığını görmüştü ve onu aramak için limana dönmemizi istiyordu. Yahudi toplarının sürekli ateşi altında, çoğu çocuk olan ve tekneye yığılmış bulunan iki-üçyüz kişinin yaşamını tehlikeye atmadan geri dönmemiz çok güçtü. O zavallı kadının çığlıkları acımasız bir biçimde yankısız kaldı. Gözyaşları arasında yere yığıldı. Genç oğlunun kuşkusuz bulunacağını ve ardından Gazze'ye gönderileceğini söyleyerek onu yatıştırmaya çalışan birkaç kişiydik. Ama çabalarımız boşunaydı, kocasının da yatıştırıcı sözlerine karşın umutsuzluğu giderek artıyordu. Birden sinirleri çözüldü, küpeşteyi aşıp kendini denize attı. Onu tutmayı başaramayan kocası da, ardından atladı. İkisi de yüzme bilmiyorlardı. Hırçın dalgalar onları gözlerimizin önünde yuttu… Yolcular sanki felce uğramışlardı..”

#Kırım Tatarları
#Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu
#Kuzey Kafkasya
#İmam Şamil
8 yıl önce
Üç halk, üç sürgün..
Bağımlılığın serencâmı
Düzmece aydın ile zoraki muhalefet kolkola
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar