|
‘Yeni’yi kurmak için tarih dersi..
Sınırlarımızın hemen ötesinde durum bölgesel bir iç savaşa doğru hızla evriliyor. Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de devletler çökmüş durumda. Kürt, Arap, Farisî, Türkmen, Şiî, Sünnî, Alevî ve Yezidîler kimleri düşman görüyorsa onlara karşı teyakkuz halindeler ve silahlanıyorlar. Bu hareketliliğin kendi mahalleriyle sınırlı kalmayacağını kavramak için kâhin olmaya gerek yok. Bölge sorunlarını yerli aktörler çözemedikleri için emperyalist güçler istediklerini yapıyorlar.

Bu durum 13. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinde yaşanan gelişmeleri hatırlatıyor. O dönemde de her Müslüman devlet bir diğerinin ayağına çelme takıyordu.
Cengiz Han
'ın liderliğindeki Moğollar ise nüfuz alanlarını “
Maveraünnehir havzası
”ndan başlayarak İran'a doğru genişletiyorlardı. Bu bölgede “
Büyük Selçuklular
”ın kurduğu nizam çökmüştü. Dönemin Abbasi Halifesi, “
Harzemşahlar Devleti
”ne karşı Cengiz Han'dan medet umacak duruma gelmişti. Oysa Harzemşahlar Moğolların İran, Irak, Suriye ve Anadolu'ya inmelerinin önünde set idiler. Bu set yıkıldığı takdirde Moğolların “Darül İslam”ı istila etmeleri an meselesiydi.

Kibriyle ihtirasları aklını esir alan
Harzemşah
Sultanı Alaattin
ise Abbasi Halifeliği, Anadolu Selçukluları, Eyyubîler ile diğer devletlerin aleyhinde faaliyet içindeydi. Akıllıca siyaset izleyen Moğollar bölgedeki güçlerin bu durumundan istifa ettiler. Cengiz Han ilk başta Harzemşahlar ile savaşmak istemiyordu. Alaaddin bu durumu değerlendiremedi ve Moğolları üzerine çekti.

1218'de 450 kişilik bir Moğol ticaret kervanı Harzemşahların Otrar Valisi tarafından saldırıya uğradı. “
Moğol casusu
” suçlamasıyla katledilen ve malları yağmalanan tüccarların 400 kadarı Müslümandı. Dönemin İslam kaynaklarında tüccarların Harzemşah Valisi'nin hasisliğine ve Sultan Alaaddin'in vehmine kurban gittikleri belirtilir. Böylece Sultan Aladdin'in Cengiz Han'a karşı açtığı mücadeleye dinsel bir nitelik kazandırma girişimi de suya düşmüş oldu. Zira Sultan Alaaddin bu tutumuyla Moğolların elinde güçlü bir koz vermiş bulunuyordu.

Sultan Alaaddin'in asker sayısı Moğollardan fazlaydı ama komutanları ile anlaşmazlığı yüzünden bu avantajını kullanamadı. 1220'de Harzemşahları yenilgiye uğratan Moğollar Maveraünnehir havzasını ve İran'ı ele geçirdiler. Alaaddin müflis bir sultan olarak öldü. Oğlu Celalettin ise devletini on yıl kadar yaşatabildi. Celalettin kahraman bir liderdi ama iyi bir devlet adamı değildi. Ülkesini birlik içinde tutamadı ve sürekli savaş hali yüzünden dirliği de bozuldu. Türk devlet geleneğinde meşruiyet kaynağı sayılan “
halkı korumak
” prensiplerini layıkıyla tatbik edemedi. Üstelik Anadolu Selçuklu Devleti'nin mülküne el attı. 1230'daki “
Yassı Çemen
” savaşında Celalettin, Selçuklu ordusu karşısında ağır bir yenilgiye uğradı.

Moğolların eline geçmemek için oradan oraya koşturan Celalettin sonunda tek başına kaldı ve Diyarbakır civarında sığındığı mahalde bir Kürt tarafından öldürüldü. Celalettin'in Silvan'da toprağa verildiği söylenir. Celalettin, Moğol istilasını sadece bir süre için geciktirdi. Moğollar 1243'de “
Kösedağ Savaşı
”nda Selçuklukları yenerek Anadolu'yu istila ettiler. 1258'de Bağdat işgal edildi, Abbasi Halifesi katledildi. Eyyubî Devleti de birkaç yıl içinde yıkıldı. 1217 ile 1250 arasındaki “
Haçlı Seferleri
”ni de eklersek merkezi İslam toprakları büyük bir kargaşa içinde perişan oldu. İbretlik diye bu olayları hatırlatıyoruz.
Nietzsche'nin dediği gibi “yalnız geleceği kuran kimsenin geçmişi yargılamaya hakkı vardır” ve 'Tarih
' ders alanlar için iyi bir eğiticidir.
#Harzemşahlar Devleti
#Maveraünnehir havzası
#Cengiz Han
#Büyük Selçuklular
#Yassı Çemen
9 yıl önce
‘Yeni’yi kurmak için tarih dersi..
Kara dinlilerle milletin savaşı
İhvan şiddet sarmalına girerse...
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından