|
Kandırıldık Ey Halkım, Unutma Manşetleri!

"…Bugüne kadar cici demokrasinin kara sevdalıları ne savunmuşlarsa, bugünden sonra da aynı ilkeleri savunsunlar. Desinler ki, biz silahların gölgesinde yaşayamayız. Desinler ki, tepeden inme devrimcilere karşıyız. Namusları varsa, bunu yaparlar. Erkeklerse, ordunun bildirisine karşı çıkarlar. Çünkü cici demokrasinin iflâsı ilân olunmuştur. Bildiri, bu iflâsın faturasıdır… Evet… Halk Partililer"in, Adalet Partililer"in, Güven Partililer"in, Demokratik Partililer"in hepsinin bir daha dönmemek üzere, Türk siyasal hayatından atılmalarını istiyoruz. Onlar bu düzenin sorumlusudur." ("Erkekseniz Karşı Çıkın", Uğur Mumcu, Devrim Dergisi, 17 Mart 1971)

***

Bundan tam 21 yıl önce, Uğur Mumcu arabasına konulan C-4 adlı bombanın infilak etmesi sonucu bir suikaste kurban gitti.

Çok sonradan okuduğum yazılarından anladığım kadarıyla; "liboş", "yalaka", "dönek", "şeriatçı" gibi sıfatları kullanmayı pek seven, oldukça katı laik bir isimdi.

Cenazesi "Kahrolsun şeriat!" sloganları arasında kaldırıldı.

Ana akım medya, fail-i meçhuller söz konusu olduğunda en iyi bildiği işi bekletmeden yapmış, daha kimse ne olduğunu bilmeden yine İran"ı sanık sandalyesine oturtmuştu.

Aydın Doğan"ın Milliyet"i 2 Şubat"ta "Suikastler İran İşi", 5 Şubat"ta "Katiller İran Yapımı" manşetleriyle çıkmıştı.

Aradan yıllar geçti.

Uğur Mumcu"nun İranlılar tarafından öldürüldüğüne kendi ailesi dahi inanmadı. Eşi Güldal Hanım, oğlu Özgür ve ağabeyi Ceyhan Mumcu hep bir ağızdan, "bu suikastin İslâmcıların organizasyonu olduğuna inanmadıklarını" dile getirdiler.

İnsanlar Mumcu"nun, PKK-Derin Devlet ilişkisini çözmek üzere olduğundan ve bazı gizli ilişkileri deşifre etmek üzere olduğundan dolayı öldürüldüğüne inanmaya başladılar.

Ve aradan 7 yıl geçti.

Alper Görmüş"ün ifadesiyle "2000 yılında, 28 Şubat"ın "bin yıl" süreceğine inanan insanların "irtica korkusu"nu sürekli diri tutacak yeni"malzeme"lere ihtiyaç vardı."

O malzeme bulundu.

Umut Operasyonu başladı ve polis, hem adli kolluk hem de üstüne vazife olmayan yargılama süreçlerini tamamlayarak (bugünlere ne de benziyor!), Mumcu"nun katillerinin yakalandığını kamuoyuna duyurdu.

Ertesi gün Aydın Doğan"ın gazeteleri, "Bombayı Koyan İranlı" ve "İran"dan Para Aldılar" manşetleriyle piyasaya çıktı.

Endişeli modernler rahatlamıştı. Evet, gerçekten İran yapmıştı. Yüce devletimiz hiç böyle şeylere kalkışır mıydı?!

Hürriyet"in başyazarı Oktay Ekşi bu rahatlamayı, "…Olayın altında "devletin gizli servislerinin karıştığı kirli bir gerçek var" inancı herkesin kafasına yerleşmeye başlamıştı" cümleleriyle ifade etmişti.

Artık o inanç kalmamalıydı.

Güldal Mumcu"nun "İçimden Geçen Zaman" kitabında belirttiği gibi operasyondan 34 gün önce dağa kaldırılıp işkence yapılan ve karıştığı başka bir olay ile tehdit edilip yalan ifade vermesi için zorlanan Yusuf Karakuş"un, "…Ben üç İranlı ajana gözcülük ettim, onlar da arabanın altına bombayı yerleştirdiler." özetli sorgu videosu da Uğur Dündar tarafından bir güzel servis edilmişti.

İşlem tamamdı.

Artık olay bitmişti.

Ancak o da ne?

"Arabaya bomba yerleştiren 3 İranlı ajandan biri" olduğu iddia edilen Abdulhamit Çelik"in eşi Tuba Çelik, bütün gazete ve televizyonları evine çağırmış ve bir basın toplantısı yapmıştı. Söylediği şeyler ise inanılmazdı. Abdulhamit Çelik ile düğünlerinin olduğu gün, cinayetin işlendiği gün ile aynıydı: 24 Ocak!

Birkaç gün sonra, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, "Suikastin arkasında İran"ın olduğuna dair deliller gerçekleri yansıtmıyor." demişti.

Operasyon tam anlamıyla çökmek üzereydi.

Ama Aydın Doğan"ın önceden söylediği gibi "kendisinden daha çok devletin olan gazete" Hürriyet buna izin veremezdi.

Hemen özel istihbaratlarla yapılan haberler devreye sokuldu.

5 Haziran 2000"de çıkan bu "özel" haberlerden birisi "Acem Bülbülü" manşetiyle verildi.

Dezenformasyon yeniden başladı. Habere göre; İran"ın yurtdışında işlediği cinayetleri koordine eden Behbahani Türkiye"de ortaya çıkmıştı. Dört ay önce Van"dan gizlice giriş yapan Behbahani"nin gelişinden sonra, üzerinde Tahran şüphesi bulunan bütün cinayetlerin failleri teker teker yakalanmaya başlamıştı.

Yalan haberin, operasyonculuğun amiral gemisi Hürriyet, bununla kalmadı. 13 Temmuz"da "üzerinde Tahran şüphesi bulunan bütün cinayetleri" sütunlarından duyurmaya devam etti.

Bu sefer "Aydınlatılan 22 Eylem" başlığıyla verilen haberde şu bilgiler geçildi: "Umut iddianamesiyle Türkiye''de son 12 yıldır işlenmiş 22 suikastın aydınlatıldığı vurgulandı. Aydınlatılan eylemler, sanıkları, gerekçeleri ve azmettirici İranlıların adlarıyla iddianamede yer aldı. İddianameye göre, Uğur Mumcu laik kesimin temsilcisi olduğu için öldürüldü. İddianamede, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı"nın da türbana karşı konuştukları iddiasıyla öldürüldükleri vurgulandı."

Ancak olmadı.

"Bülbülün" yalanı kısa bir süre sonra ortaya çıktı. Hürriyet ise yaptığı onca rezil haberden hiç utanmadı.

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, hiç bu işlerin içinde yokmuşçasına, yıllar sonra Uğur Mumcu"yu iki yazısına daha konu etti.

Birisinde Mumcu"nun darbeciliğinden kendi darbeciliğine hak çıkarmaya çalışırken görüldü. Diğerinde ise "Mumcu öldürüldüğünde kimse şu şu gazeteci bu işi azmettirdi demedi. Madem öyle, bana niye bu konularda yükleniyorlar?" diyerek, Hrant Dink cinayetinde kendisini temize çıkarmaya çalıştı.

***

Ve dün Hürriyet gazetesi, Ertuğrul Özkök ile İran Devlet Başkanı Ruhani"nin Davos"ta gerçekleştirilmiş röportajını okuyucularına duyurdu.

Bugün tamamını okuyacağımız söyleşinin satırbaşları ise şöyle:

- Birinci görevimiz televizyon seyrediyor diye insanların kafasını kesen o teröristleri Suriye"den çıkarmaktır.

- Bu fanatik düşünceli insanlarla kim birlikte yaşayabilir ki? Sakalı yok diye, televizyon seyrediyor diye insanların kafasını kesiyorlar.

- Şu an Esad"ın geleceğini konuşma zamanı değil. Bu teröristleri kim oradan çıkaracak? Hükümet ve ordu…

***

Yıllarca Mumcu"nun katili diye yaftaladığınız İran"ın Devlet Başkanı ile içinde bolca "kafa kesen radikal" geçen bir röportaj yapmak ve bununla Suriye"deki katliamları meşru göstermeye çalışmak…

Hem de bunu oportünistlikten hafızanızı yitirmiş bir şekilde, çok büyük bir hatayla tam da Mumcu"nun ölüm yıldönümünde yayınlamak…

Allah"ın gerçekten sopası yok.

10 yıl önce
Kandırıldık Ey Halkım, Unutma Manşetleri!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?