|
Savaş kışkırtıcısı, Gezi ruhlu Şakirt
"Ve bugün, bilhassa yüksek yargıda vicdanları kanatan kararları verenlerin de pek çoğu, Alevî yargıçlar olsa gerek. Ve bir diğer gerçek, bir asırdır bu ülkedeki her türlü zulmün en büyük mağduru da Sünnî Müslüman çoğunluk olmuştur."
(Zaman Gazetesi / Ali Ünal / 30 Kasım 2009)
"Hâkim arkadaşlarımız derlerdi ki, bir yere gelebilmek için TSE damgalı olmak lazım... TSE ama açılımı Türk Standartları Enstitüsü değilmiş... Onun açılımını Tunceli-Sivas-Erzincan şeklinde yaparlardı... HSYK"ya kendi elemanlarını yani alevileri gönderiyorlar."
(Zaman Gazetesi"nin "TSE Damgalı Değilsen Yargıda Bir Yere Gelemesin" Haberi / 2 Nisan 2010)
"PKK''nın önemli bir kısmı artık Alevilerden oluşuyor. Örneğin, Mustafa Karasu, PKK içindeki derin Alevilerden. Teröristlerin en çarpıcı özelliği radikal solu benimsemeleri. Alevi ve Ateist olmaları... Bu isimler İslamiyet"e, dindar yöneticilere karşı.."
(Aksiyon Dergisi / 28 Haziran-4 Temmuz 2010 Sayısı)
***

Gülen Hareketi"nin düşünsel kodlarında Sünnilik, Devletçilik ve Türkçülük daima hâkim tonu oluşturmuştur. İstisnasız her darbede ordunun yanında konumlanma hâli ve Kürt sorunun çözümüne yönelik arkaik refleksler, işte bu paradigmanın cari siyasal alanla kesiştiğinde ortaya çıkan tezahürleridir.

Bu yüzden, ortalama vatandaşa anlamsız gelen ilişkiler ağı ve pragmatik saf tutma pozisyonları, aslında bu hareketin kendi içinde belirlediği ilkeler anlamında tutarlılık arz eder. Laik, beyaz ve Sünni devlet sonuna kadar korunmalı, yaşamalı ve yaşatılmalıdır.

Mürteci, Kürt ve merkezin değil, çevrenin insanı olan âlim Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin takipçileri olduğunu iddia edenlerin, kendilerini var ettikleri zemin; bu yönüyle oksimoron tarihine altın harflerle yazılacak denli çelişkilidir.

Devletin mezkûr kalıptan çıkması durumunda, Gülen hareketi genelde iki çözüm yolu belirler. Karşısındakini alt edebileceğine inanıyorsa, "sorunlu" olan bölgede tasfiye süreci başlatır ve yerine kendi adamlarını koyar. Eğer rakip kendilerinden güçlüyse, kriz anı geçene kadar "tedbir" yapmayı tercih eder ve kurumlarının zarar görmesini engellemiş olur.

Fethullah Gülen"in an itibariyle devlet hakkındaki düşünceleri ve yapılması gerekenleri sıraladığı ve Financial Times"a verdiği röportaj, tam da bu anlattığımız kalıba uyuyor. Gülen, artık devletin hükümet içindeki bir hizip tarafından ele geçirildiğini düşünüyor ve "sorunlu" olan hükümetin baştan sona kadar tasfiye edilmesi gerektiği hususunda açık açık sopasını gösteriyor.

17 Aralık"tan itibaren Devletçiliğinden ve Türkçülüğünden bir adım taviz vermediğini gördüğümüz paralel yapının son hamlesi ise oldukça şaşırtıcı ve aynı zamanda haince. Yıllarca askerler, polisler, yargıçlar hakkında "alevi" diye fişleme yapan, İran"a karşı düşmanlığını asla gizlemeyen, Şia"yı mut"a nikâhından ibaret gören ve her türlü rezil kaset meselesini "Acem ajanlarına" havale eden, coğrafyayı bu iki kutup üzerinden okurken asla sıkılmayan, bunalmayan örgüt; Berkin Elvan"ın cenazesinden beri mezhep savaşını körüklüyor.

Fethullah Gülen"in içinde bir kere "Allah", "merhamet" gibi kelimelerin geçmediği, ultra seküler taziyesi, Berkin Elvan"ın ailesi için değil "bu zamana kadar bolca acıya göğüs germiş ve sabretmiş Aleviler" için kaleme alındı.

Ortaya çıkan tablo şudur: Gezi Parkı olayları sırasında Kürtlere dönüp "bu adamla aynı masaya oturmayın" diyerek savaş kışkırtıcılığı yapanlar Berkin Elvan"ı sahipleniyor, aynı insanlar ölen polis memuruna "gol oldu" tepkisi veriyor, hem devrimci hem demokrat olduğunu söyleyen kafası karışık adam Başbakan idam edilse "Allah"ın sopası yok diyeceğini ama üzüleceğini" söylüyor, Samanyolu TV "Alevi ayrımcılığı" başlıklı haberler yapıyor ve daha fazla insanın hayatını kaybetmesi için gerekli olan Gezi ruhunu çağırma seansını hep beraber düzenliyorlar…

Berkin Elvan, Burak Karamanoğlu, Ahmet Küçüktağ…

Hiçbir gerekçe ya da siyasal kazanım, bu insanların ölümünü haklı gösteremez. Vicdan sahibi insanlara yakışan; bu isimleri tek tek, eşit ve gerçekçi bir duyarlılıkla sahiplenmek ve suçluların cezalarını çekmeleri noktasında ısrarcı olmaktır. Allah hepsine merhametiyle mukabele etsin. Geride kalanlara sabır versin.

Paralellere gelince… Kusura bakmayın. Geldiğiniz noktada artık sadece bir holding değil, mezhep savaşını körükleyen karanlık bir örgütsünüz.

Bundan sonra ortaya çıkması muhtemel bütün can kayıplarında sorumlu olan bellidir. Elinize kan bulaşmıştır.

Hem pornocusunuz, hem şantajcısınız, hem de savaş istiyorsunuz.

Başınızdaki sahtekârın yapması gereken bellidir. Ya bu tarzda yayın yapan kendi medya organlarını susturacak, ardından Gazze"ye bomba yağdıran İsrail askerlerine bir beddua gönderecek ve bağımsızlığını ilân edecek, ya da Batı"nın kuklası ve piyonu olmaya devam edecek ve bu coğrafyaya kan bulaştırmak isteyen bir müsvedde olarak tarihin tozlu sayfalarında silinip gidecek.

Allah bu memlekette, ideolojik düşüncesi ne olursa olsun, hiç kimseye bir daha evlat acısı yaşatmasın.

10 yıl önce
Savaş kışkırtıcısı, Gezi ruhlu Şakirt
İçimizdeki teröristi bir Hu ile dağıtıp süpüren!
Diyanet neden “güvenilir” değil!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!