|
NATO"nun yeni strateji arayışları ve Kosova

NATO müdahelesinden sonra ortaya çıkan gelişmeler geçen haftaki yazımızda vurgulamaya çalıştığımız hususları teyid eder mahiyettedir. Tekrar özetlemek gerekirse bu müdahele gerek gerekçeleri gerekse sonuçları itibarıyla sadece Kosova''daki Sırp zulmünü durdurmaya yönelik değildir. Kosova''da son on yıldır gizli şekilde süren, son bir yıl içinde de açık ve doğrudan bir nitelik kazanan Sırp zulmü ve etnik kıyım ve bunun bölgesel dengeler üzerindeki etkisi bu müdahelenin yerel ve meşrulaştırıcı yönünü oluşturmaktadır.

Operasyon sadece etnik kıyımı durdurmaya mı yönelik?

Avrupa-içi ve uluslararası dengelerden kaynaklanan ve daha küresel ölçekli diğer yönü ise gerek müdahelenin zamanlaması gerekse kapsamı ve araçları konusunda daha etkili olmuştur ve olmaya devam edecektir. Eğer müdahele sadece Kosova''daki zulmü durdurmaya yönelik olmuş olsaydı müdahele karadaki dengeleri de gözeten bir stratejik planlama ile yürütülürdü, çünkü NATO müttefik kuvvetler komutanı General Clark''ın kendisiyle yapılan mülakatta da beyan ettiği gibi kapsamı ve yoğunluğu ne ölçüde büyük olursa olsun hiç bir hava operasyonu yerde yürütülen paramiliter bir etnik kıyım hareketini durduramaz. O zaman temel soru bu gerçek, operasyon öncesinde de açık bir şekilde biliniyor olmasına rağmen, böyle bir harekata girişilmeden önce niçin muhtemel bir kara operasyonunun en azından caydırıcı lojistik hazırlığı yapılmadı ve neden ilk aşamada Sırp güçlerinin Kosova''da etnik kıyım yapmak üzere yoğunlaştırılan birliklerine değil de diğer bölgelere yönelik operasyonlar gerçekleştirildi?

Kara harekatına yönelik gerekli lojistik hazırlığın yapılmamış olması hava operasyonlarının karada yürütülen etnik temizlik harekatının ivme kazanmasına yol açmıştır. Muhtemel bir kara harekatı için en azından 6 hafta gerekli olduğunun NATO yetkililerince de ifade edilmesi de Sırplara bir zaman esnekliği tanımak suretiyle etnik temizlik harekatının hızlandırılmasına zemin hazırlamıştır. Kara operasyonu için gerekli hazırlıkların tamamlanmış olması, böyle bir harekat olmaması durumunda dahi yeterli caydırıcı etki yapabilirdi.

Durumu bir mukayese ile ortaya koymak gerekirse böylecesi caydırıcı bir kara desteğinin olmaması Bosna''da muhacirler için güvenlik alanı oluşturulmasına benzer sonuçlar doğurmuştur. Bosna''da fiilî güç desteği sağlanmaksızın ilan edilen güvenlik alanlarından olan Srebrenica''da biriken Müslüman Boşnaklar Sırplar için hazır hedefler haline gelmiş ve tarihin gördüğü en hunhar katliamlar bu bölgelerde hem de güvenlik alanlarına korumakla yükümlü BM yetkililerinin gözleri önünde ve kimi zaman da onların onayı ile gerçekleştirilmiştir. Bugün de maalesef caydırıcı kara desteği olmaksızın başlatılan hava harekatı Sırplarca sürülen masum Kosova halkının Sırp güçlerince canlı hedefler haline getirilmesine yol açmıştır. Makedonya ve Arnavutluk sınırlarına biriken yüzbinlerce Kosovalı için hala toplu katliam riski sürmektedir.

Operasyon ve NATO''nun küresel misyon tanımlaması

Operasyonunu zamanlaması, kapsamı ve yönteminin ortaya koyduğu gerçek, bu operasyonun Kosova ve bölge dengelerinin ötesinde stratejik hesaplara dayandığını ortaya koymaktadır. Bu operasyonun NATO''nun genişleme planları çerçevesinde Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti''ni resmen bünyesine katacağı ve NATO''nun stratejik misyonunun yeniden tanımlanacağı zirve öncesinde gerçekleştirilmesi bir tesadüf değildir. Soğuk Savaş dengelerinin sarsılmasından sonra Orta ve Doğu Avrupa''da ortaya çıkan jeopolitik boşluk alanını doldurmaya kararlı olan NATO ve ABD, Polonya''dan Adriyatiğe inen kuşak üzerinde yeni bir dengeleyici stratejik rol üstlenmektedir. Bu stratejik kuşak üzerinde en ciddî askeri güce sahip olan ve bu gücü denetimsiz bir saldırganlık içinde kullanma temayülünü Bosna''da göstermiş olan Sırbistan''ın askeri gücü bu operasyonla belli bir düzeyin altına indirilmek istenmektedir. Operasyonun özellikle hava savunma sistemine yönelmesinin ana sebebi de budur. Kosova''da etnik kıyımı yapan bu savunma sistemi değildir; ancak bu hava savunma sistemi, ileriye yönelik olarak, NATO''nun caydırıcılık ve etkinlik gücünü tehdit edebilecek yegane unsurdur.

Bu çerçevede NATO için bugünkü Kosova problemi kadar NATO üyeliği kesinleşen Macaristan ile Sırbistan arasında çıkabilecek olan Voyvodina problemi de önem kazanmaktadır. Macar nüfusun yoğunluklu olarak bulunduğu Voyvodina konusunda çıkması muhtemel Sırp-Macar çatışması, Macaristan''ın NATO''ya girmesinden sonra artık bölgesel bir problem olmaktan çıkarak bir NATO-Sırp çatışmasına dönüşecektir. Bunun içindir ki, NATO operasyonlarında sadece Kosova''daki etnik kıyımın durdurulması değil, Sırp askeri gücünün tümüyle denetim altına alınabilecek düzeye indirilmesi hedeflenmektedir. Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki, NATO üyelerine yönelik saldırılara ayarlı bir savunma ittifakı olmaktan çıkarak yönlendirici, belirleyici ve denetleyici bir üst stratejik örgüt konumuna gelmektedir. Başka bir deyişle, IMF aracılığıyla finans hareketlerini, Dünya Bankası aracılığıyla kredi akışlarını, Dünya Ticaret Örgütü ile ticari ilişkileri yönlendiren ve belirleyen Amerikan hegemonik düzeni NATO ile de stratejik dengelerin seyrini doğrudan yönlendirmeye ve denetlemeye çalışacaktır. Bu yeni konum Avrupa-içi dengeler kadar II. Dünya Savaşı''ndan sonra oluşmuş olan BM sistemini de etkileyebilecek ölçekte bir gelişmedir. BM''in meşruiyyetini aldığı ulusal egemenlik alanı tanımlamaları ile uluslararası norm ve hukuk alanı tanımlamaları arasında olan gri ve muğlak alan bundan sonraki küresel düzen arayışlarını büyük ölçüde etkileyecektir.

Türkiye''nin Kosova ve NATO Politikası

Türkiye bir taraftan Kosova ölçeğinde Balkanlardaki çıkarlarını korumaya yönelik stratejik ve taktik adımlar geliştirmeye yönelirken, diğer taraftan da bu yeni küresel düzen arayışının ana unsurlarını takip ederek gelişmelerin muhtemel seyrinin doğurabileceği sonuçlar konusunda gerekli girişimlerde bulunmak zorundadır.

Kosova ölçeğinde Türkiye''nin bu safhada ısrarla üzerinde durması gereken ana hususlar şu şekilde özetlenebilir: 1. Kara harekatı olmaksızın sürdürülen hava harekatının yol açtığı yan sonuçlar bütün diplomatik araçlar kullanılarak dile getirilmeli ve doğrudan NATO ve ABD nezdinde temaslara geçilerek kara operasyonunun bir an önce yapılması sağlanmalıdır; 2. Kosova''dan ayrılan mültecilere sağlanan imkanların geçici olduğu ve bu halkın kendi topraklarına geri dönecekleri bir uluslararası hukuk garantisi altına alınmalıdır. Clinton''un bu konudaki son demeçleri desteklenmelidir. 3. Makedonya ve Arnavutluğun sınır güvenliğinin doğrudan NATO güvencesinde olduğu vurgulanmalıdır. Ayrıca her ihtimali de gözönünde bulundurarak bu sınırlarda doğacak herhangi bir değişikliğin Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve Macaristan''ı da içine alan bölge ülkelerince kabul edilemeyeceği doğrultusunda ön diplomatik temaslarda bulunulmalıdır. 4. Fransa''daki görüşmelerde muhteva ve kurumlar açısından netlik kazanmamış olan Kosova''nın özerklik statüsü en azından Bosna Sırp cumhuriyeti ve Karadağ''ın statüsü gibi özellikle güvenlik alanında özel hükümler ihtiva eden bir nitelik kazanmadan müdahalenin durdurulmaması için gerekli temaslarda bulunulmalıdır. Bugün Kosova''nın statüsü için bağımsızlık da dahil bütün opsiyonlar açık durumdadır ve bir daha da belki böylesi uygun bir konjunktür bulmak mümkün olmayacaktır.

Türkiye''nin özellikleri tebarüz etmeye başlayan yeni küresel düzen anlayışı konusunu da bir başka yazıda ele alalım. Ancak, NATO''nun yeni strateji tanımlamaları gündeme geldiği dönemlerde bir kaç yıldır sıkça vurguladığımız bir hususu tekrarlamak istiyoruz. Türkiye NATO ve Avrupa içinde etkinlik kazanmak istiyorsa, NATO ile ilgili misyonunu ve katkısını yeni yapılanma içinde Ortadoğu''ya değil, Doğu Avrupa''ya yönelik olarak yapmalıdır. Türkiye''nin, NATO bünyesinde, bir Ortadoğu ülkesi olarak değil de, bir Doğu Avrupa ve Balkan ülkesi olarak rol alması, Türkiye''nin hem Balkanlara müdahil olmasını sağlayacak, hem de AB üyesi olmamaktan doğabilecek zaafları kısmen de olsa giderecektir.


25 yıl önce
NATO"nun yeni strateji arayışları ve Kosova
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti