|
A Rh negatif kana ihtiyacımız var!

Bu kez öyle acilen hayat kurtarmak için değil, kendi hayatınıza değer katmak için A Rh negatif kana ihtiyacımız var… Belki şimdi size biraz tuhaf gelecek ama; İster Türkçe''nin güzelliğinden, ister kendinize beyefendilikten bir nebze pay çıkarmak için olsun, İster espri ve nezakete belki de hiç olmadığınız kadar yakın olmak için, İster mütevazı olmak ne demekmiş, öğrenmek için… Belki de O''nun; öyle üç beş değil, kaç milyon gönülde yeri olduğunu göstermek için… O''na ne kadar değerli olduğunu hissettirmek ve unutulmasının da mümkün olmadığını hatırlatmak için…

Oraya buraya adını vermeden önce onunla ne kadar gurur duyduğumuzu görmesi için…

Dua almaktan öte, bir duayenle kan kardeşi olabilmek için… Türkiye''de radyoculuğun babası, şimdilerde gece yarılarına kadar seyrettiğimiz stand-up show''larının abisi ve gazeteciliğin 25 yıllık "şık kalemi" için…

Orhan Boran için bu yazdıklarım… Onu "Saba Tümer''le Bugün" programında görüp unutulduğunu düşündüğünü duyunca üzüldüm… Sen unutulmazsın Orhan Boran, unutulamazsın. Sevenlerin seni unutmaz, yaşatır. Orhan Boran''ın 15 günde bir, iki ünite ''A Rh negatif'' kana ihtiyacı var. Kızılayımız her ay 4 ünite kan sözü verse de bilin ki Orhan Boran''ın bizlere de ihtiyacı var. Kan belki canın ilk gıdası ama bence Orhan Boran''ın gıdası, öncelikle sevenlerinin ilgisinde…

Saba Tümer''i tebrikler…

Geçen hafta bir sabah vakti Saba Tümer''le Bugün programına denk geldim… Tümer''in kahkahalarının arasında Orhan Boran ismini duyunca çakıldım ekran karşısına! Çünkü hayatımda seyrettiğim ilk müzikalde Orhan Boran sahnedeydi… Ya 8 ya 9 yaşındaydım! Tövbe 10 değil… İki kişilik davetiyesiyle annemle birlikte Şan Tiyatrosu''na gitmeye hazırlanan babamın paçasına yapıştığımı hatırlıyorum! Adı "Müzikal Kahkaha" olan o gösteriyi hiç unutmam. Kah babamın kah annemin kucağında hem de en ön sıradan hayran hayran seyretmiştim olup biteni… Çoğunca onlar kadar anlamasam da onlarla beraber çok eğlendiğim bir geceydi! Anlamadıklarımı sormaya başlayınca da babam "Evde sorarsın" diyip susturmuştu beni! Ama eve kadar götüremediğim meraklarım ve ilgim karşısında beni bir kez daha götürmek zorunda kalmıştı babam aynı mekana… Babamın anlata anlata bitiremediği Orhan Boran''la ben o yıllarda küçücük bir çocukken tanıştım işte! Beni dizine oturtup elindeki beyaz mendille benimle ilgilenmişti… Yaş olarak hiç hatırlayamadığım onun çok eğlenceli hayali "Yuki" tiplemesini ilk kez onun dizinde dinlediğimi de çok sonra öğrenmiştim… Geçen haftaki programda yine cebinden çıkardığı o meşhur beyaz mendili görünce o günkü çocuk gibi çok mutlu oldum yine! Bu arada, Orhan Boran''ın 2,5 yıldır eşiyle beraber mücadele ettiği kemik iliği hastalığı neden ekranlara ancak geçen hafta gelebildi diye üzülmemek de elde değil! Eşi Güler Hanım''ın kan bulmak için çektiklerini duyunca insan isyan ediyor… Nerede ne kadar ahlaksızlık veya kavga dövüş varsa ekrana taşıyanların, böylesi bir ismin hayat mücadelesini atlamasını anlamak da mümkün değil! Orhan Boran''ın, bu hastalığı kimseye belli etmemesi veya kimseye muhtaç olmak istememesi belki bir savunma olabilir ama ben kabul etmiyorum… Gazetecilik haber verene gitmek midir, yoksa haberi gidip bulmak mıdır?

Ki bu haber;

Programa telefonla bağlanan Halit Kıvanç''ın bile, "Bana da meslek hayatımda ilk kanı veren Orhan Boran''dır!" dediği bir isimse… Ben de A Rh negatifim Orhan Amca! Biliniz ki, ihtiyaç duyduğunuz her an için ben de sıradayım… Yıllar önce beni çok mutlu eden o gece ve belki de bu hayatta ilk kez duyup anlamını öğrendiğim bir çok kelime için…

12 yıl önce
A Rh negatif kana ihtiyacımız var!
Keşke “Ben demiştim” diyemeseydim
Çalıştay bildirisindeki kamu mühendislerine ilişkin göze çarpanlar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’