|
Bir yerli sanayi hikayesi

Bugün sizlere geçmiş bir tarihte imalatçı bir işletmede edindiğimiz bilgilerden hareketle insan potansiyelimizin gücünü ve kalitesini anlatmaya çalışacağım.

Kivi üretiminin yoğun olduğu bir dönemde acaba kivi türev ürünlerini üreten bir sanayi tesisi kurulabilir mi fikriyle, bir grup kivi üreticisiyle Gümüşhane’de faaliyette bulunan
Gümüşsu fabrikasını
ziyaret ettik. Eğer sanayisi kurulmazsa çok üretildiğinde kivi ürünlerinin zayi olacağını, çay ve fındığa destek ya da alternatif ürün bağlamında kivi üretimin arz fazlası nedeniyle fiyatlarının düşeceğini tahmin etmiştik. Son yıllarda bu tahminlerde haklı olduğumuzu üzülerek görmekteyiz. Çünkü bölgede
kivinin türev ürünleri
(meyve suyu, çayı, marmelatı-reçeli v.s)
üreten sanayinin olmayışı ürünün elde kalmasına,
piyasa fiyatının düşmesine ve meyve
bahçelerinin kesilmesine
kadar varmıştır.

Buradan anlatmaya çalışacağım konu aslında çok daha farklı.

**

O tarihte
Gümüşsu A. Ş. Genel Müdürü
ile işletmenin üretim süreçleriyle ilgili çok verimli bir görüşme yaptık. KTÜ İktisat mezunu olan genel müdürün fabrikanın bütün üretim süreçlerine hakim olduğunu gözlemiştik. Fabrikadaki fiziksel ve beşeri kaynakları, hammaddeyi nerden ve nasıl aldıklarını, hammadde,
üretim ve pazarlama sürecinde yaşanan zorlukları
detaylı olarak
dinledik
. Anlatılanlardan en ilginci ise, yazının ana fikri de olan,
üretim sürecinde kullanılan ana makinenin hikayesiydi.

O dönemde Gümüşsu fabrikasında konsantre kuşburnu, böğürtlen ve kızılcık üretimi yapılıyor, vakumlanıyor ve ihtiyaca göre şişelenip pazarlanıyor. İmalat sürecini yapan ana makine İtalya’dan alınmış. Kullanıma başlandıktan bir süre sonra arıza yapıyor, her arıza yaptığında İtalya’dan teknik elemanlar çağrılıyor. Müdürün ifadesiyle; “Kronometreye basıp saat ayarlaması ile ücretlendirme yapılıyor-yolda, uykuda geçirdiği zaman bile ücretlendiriliyor, yeme içme, yatma ve tamir hizmeti ciddi bir yekün tutuyor.”

Hani çok bilinen
“astarı yüzünden pahalı”
sözünün tam karşılığı bu olsa gerek. Örneğin, özellikle yazıcıların satış fiyatları düşük tutularak kartuş-toner gibi sarf malzemelerden kazanılması düşüncesi gibi bir şey. Yine benzer şekilde, İsrail’den alınan Heron’ların teknik bakımlarındaki yüksek maliyetler ve gecikmeler, terörle mücadelede etkisizliği İHA ve SİHA’ların üretilmesini zorladığı bilinmektedir.
Kaldı ki
makinenin fiyatı hiç de az değil ve makineyi çalışır tutmak için sürekli dışarıya döviz ödemek zorundasınız. Teknolojik bağımlılık
tam da böyle bir şey.

**

Bir süre sonra şirket yöneticisi bu bağımlılığın neden olduğu yüksek faturanın önüne geçebilmek için kurumun teknik elemanlarına (ustalara)
makinaları kendilerinin tamir etmeye çalışmalarını
söylüyor. Ustabaşı başlangıçta tereddüt etse de, müdürün “sorumluluğu ben alıyorum” kararlılığı karşısında inisiyatif alarak her arıza yaptığında makineye müdahale ediyor. Gerektiğinde sanayide tornacıya gidiliyor ve ihtiyaç duyulan parça üretilip makineye monte ediliyor.
Artık
ana makine İtalya’dan teknik servis hizmeti alınmadan çalıştırılmaya başlandı.
Uzun süre İtalya’dan teknik eleman talep edilmeyince firma yöneticileri geriye döndü ve makine ile ilgili neden eleman çağırmıyorsunuz, makine artık arıza yapmıyor mu, diye sordular. Gelişmeler anlatılınca firmadan bir ekip yapılanları (makine üzerindeki yerel parça montajlarını) yerinde görmek için İtalya’dan Gümüşhane’ye geldiler.
Orijinal makinenin parçalarının neredeyse yüzde 70’inin değiştiğini ve makinanın tıkır tıkır çalıştığını hayretler içerisinde izlediler.
Bu teknik elemanın İtalyan makinelerinin Türkiye’de bakımını yapan 3 kişiden biri olduğunu ve diğer işletmelere de teknik bakım desteği verdiğini öğreniyoruz (döviz tasarrufu).

**

Bu örnek bize izlememiz gereken
sanayileşme-makineleşme rotası
ile ilgili önemli
ipuçları
vermektedir.
İşte
bizim sanayi gücümüz; sahada yetişen üstün yetenekli insanımız, gördüğünü rahat üretebilecek beceride beşeri sermayemiz var.
Bu yetenekli, üretken-yenilikçi zekâya sahip insan sermayesiyle teorik-teknik bilginin birleştirilmesinde ve işbirliğinin yeni-teknolojik ürüne dönüştürülmesinde sıkıntı yaşandığını,
sanayi- üniversite işbirliğinin gerçekleştirilemediğini
açık bir şekilde söylememiz gerekiyor.
Yine, ideolojik nedenlerle işlevsiz hale getirilen
teknik meslek liselerinin
(İmam Hatiplerin cezalandırılması sürecinde -28 Şubat süreci- meslek liseleri de değersizleştirildi) yeniden güçlendirilerek yetenekli
gençlerin
(usta olacak çırakların)
talep ettikleri
okullar haline getirilmeleri
sanayinin ihtiyaç duyduğu yetenekli teknik
ara eleman sorununun çözümü
için zorunlu olduğunu belirtelim.

**

Gümüşsu işletmesinin ürettiği ürünlerin pazar, satış sorunu olmadığı, son derece leziz, organik, piyasa talebine yetiştiremeyen bir ürün üretmesine rağmen bir süre üretime ara verdiğini biliyoruz.
Sevindirici olan 30 bin nüfuslu bir şehrin hayat kaynağı olan bir kurumun
belediyenin desteğiyle tekrar üretime başlamış
olması.
Burada başka bir konuya değinerek bu yazıyı tamamlamak istiyorum. Özellikle
gıda sanayii ile ilgili Anadolu’daki üreticilerin ciddi kaynak sıkıntıları var.
Genel ekonomik gelişmelerden, kredi maliyetlerinin ve enerji fiyatlarının artmasından, faiz ve döviz oynaklığı nedeniyle orta ve uzun vadeli planlama yapamamaktan rahatsızlar.
#Sanayi
3 yıl önce
Bir yerli sanayi hikayesi
Türkiye’ye destek olmak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir