|
Doktorlar ve hastalıklar

Hasta rolü oynanması veya bu rolün benimsetilmesi tıbbi bir tekel haline getirildi.

Yaygın anlayışa göre k
endisini hasta sanan
bir kimse hemen bir kliniğe koşmalı, hastalığının adını tespit ettirmeli ve hastaların oluşturduğu azınlığın bir üyesi olmanın keyfini sürdürmeli.


Bu
paranoya bilinçaltına işlenmiş.

**

Hasta olmanın ayrıcalıkları var.

Çünkü hasta olduğunuzda izin veriliyor, yardıma muhtaç insan statüsü kazanılıyor, tekrar topluma faydalı bir insan olabilesiniz diye tedavi altına alınıyorsunuz.

**

Son yıllarda ülkemizde yapılan istatistiklere göre
her iki kişiden biri en az üç ayrı hastalıktan tedavi görmektedir
.

Bu süreç gelişmiş ülkelerde daha önce başladı.

Kimi dişinden, kimi karın ağrısından, kimi tansiyonundan, kimi ruh sağlığından şikayetçi.

Geçmişte adı duyulmamış hastalıklar, günümüzde moda hastalıklar haline gelmiş.

**

Yine, kimilerinin o doktor senin, bu doktor benim kapı kapı dolaşması üzüntüyle değil, memnuniyetle karşılanmaktadır.

Çok sayıda doktorun müşterisi olmak, kurulu düzenin çarklarının daha sağlıklı çalışmasının ön koşulu
.
Günümüzde
evler, insanların içinde doğamadığı, hatta ve hatta şöyle bir ağız tadıyla ölemediği hijyenik apartmanlar haline dönüştürülmüş
.

Yardımsever komşuların soyu kurumuş, kapı kapı dolaşarak şifa dağıtan pratisyen doktorlar (kocakarılar) silinip gitmişler.

En küçük hastalığınızda muayenehaneye veya hastaneye gitmek zorundasınız.

Gün geçtikçe hastalıkların ve hasta sayılarının artması
“tıp sanki çaresizlik ve rahatsızlık sunmak için uğraşıyor”
düşüncesini akla getiriyor
.

**

Doktorlar hastalarının bu algılayışıyla toplum üzerinde hem ekonomik hem de sosyal statü kazanacak bir konum organize etmişler.

Devlet hastanelerinde çalışan doktorların devletten aldıkları maaş dışında,
muayene
/
ameliyat parası almalarının
mantığını nasıl izah etmek mümkün?

Aynı şekilde dışarda başka, hastanede başka davranış sergileyen doktorların varlığı da sadece bu mantıkla izah edilebilir.

**

Gelişmiş ülkelere göre düşük hayat standardına sahip insanımızı en zayıf noktasından yakalayıp (gerçek veya sanal hastalık) sadece para kazanma aracı olarak gören homoeconomicus (
bireysel çıkarcı) anlayış
terkedilmediği müddetçe
ne toplumun doktorlara bakışında bir iyileşme
,
ne de doktorların topluma bakışındaki kompleks yüklü anlayış değişecektir.

**

Doktor neredeyse hayatın ne zaman başlayacağına ve ne zaman son bulacağına karar verebilecek bir makama terfi ettirilmiş.

Reçete yazmak, ilaç kullanımını ve ticaretini yönlendirmek hakkı da doktorların elinde bulunmaktadır.

**

Her doğal olay, hastalıkmış gibi algılanmakta ve tedavi edilmeye zorlanmaktadır.

Rahat uyumayı veya uyanık kalmayı sağlamak; iştahı açmak, fazla açık iştahı kapatmak; enerjimizin miktarını artırmak veya azaltmak; depresyonumuza çare bulmak veya daha aktif hale gelmek; hafızamızı, kavrama gücümüzü kuvvetlendirmek ve daha niceleri için hap yutup durmaktayız.

İngiltere’de son beş yıl içinde psikolojik rahatsızlığı nedeniyle doktora başvuranların oranı yüzde 25’lerden yüzde 50’lere çıkmıştır.

Adeta,
teknolojik gelişme insanlara mutluluk verecek yerde ihtiyaçlarını ve sorunlarını daha da artırmaktadır
.

**

Dünya sağlık teşkilatının tanımına göre
sağlıklı olmak; fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan mükemmel bir durumda bulunmak demektir.

Yani,sağlıklı olmak hasta olmamak demek değildir. Bu anlamda sağlıklı toplum oluşturabilmiş miyiz, sorusuna evet cevabı vermek son derece zor.

**

Ezcümle;
doğal olaylar hastalık olarak sunularak hasta sayısı hızla artıyor.

Bu artış doktorları hem ekonomik olarak, hem de sosyal statü bakımından toplumun egemen gücü haline getiriyor.

En hızlı gelişen hastalık ise (şehirleşmenin ve zenginleşmenin ödülü) psikolojik rahatsızlıklar.

#Hastalık
#Bireysel Çıkarcılık
5 yıl önce
Doktorlar ve hastalıklar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset