|
GDO’lu ürün tehdidi

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kısaca GDO olarak bilinmektedir.

Gen aktarımı yapılmış ürünler anlamında kullanılmaktadır.

Bir organizmanın genetiği ile oynama; genetik olarak modifiye edilmesi, o canlının DNA kodunun insan müdahalesi ile doğrudan değiştirilmesidir.

Aslında genetiği değiştirilmiş bitkiler Ferrari motoru taşıyan Murat arabalarına benzetilebilir.

**

Bu değişimin görünür ve görünmez amaçları söz konusudur.

Görünürdeki amaçların başlıcası: zararlılarla mücadele, ürünün tadını ve görünümünü değiştirme, taşıma ve depolamaya uygunluğunu artırma, besin değerini yükseltme şeklinde sıralanabilir.

İlk GDO’lu ürünlerin de hayvanların tedavisinde kullanılmak üzere ya da tarım zararlılarıyla biyolojik mücadele yapmak amacına dönük olarak piyasaya sürüldüğü belirtilmektedir.

Hani köylerde yetişen, mis gibi kokan domatesler (Thomas Friedman da düz dünya kitabında aynı dertten mustarip) kolay bozulması nedeniyle ticarete çok müsait değildir ya.

Domatesi dayanıklı, ticarete uygun konuma getirmek için kolay bozulmaması, uzun süre dayanan bir yapıya kavuşması lazım.

Manavlarda gördüğünüz; kokusuz, tatsız ama görüntüleri cazibeli domateslerin GDO’lu tohumlarla yetiştirilmiş olması muhtemel.

Ya da patateste, tarlada ürettiğiniz mısırın ne ekmeğinde, ne de suda-ateşte pişeninde eski tadı almayışınızın nedeni sizin duyularınızdaki herhangi bir bozulma değildir.

Mısır ekmeğine ayrı bir tat katan bal baklası (soya fasulyesi) da büyük ölçüde GDO’lu.

İthal cipslerin, yağların, etlerin, mısır türev ürünlerinin büyük kısmında GDO’lu ürünler var.

GDO’lu ürünü görünüşünden anlayamazsınız.

Yediğiniz GDO’lu mısır biraz bitki biraz hayvandır.

**

Buyurun işte; hem verim, hem dayanıklılık arttı hem de görüntü güzelleşti.

Mideye indirdiğiniz bu domatesin dayanıklılığının orda da devam ettiğini düşünün. Sonuçlarını uzmanlar söylüyor.

Uzmanlar son yıllarda; kanser vakalarının, alerji hastalıklarının ve vücuttaki antibiyotik düzeyinin artmasını; böbrek ve kalp enzimlerinin bozulmasını, tüp bebek ihtiyacını ve obezitenin aşırı artışını GDO’lu ürün tüketimiyle ilişkilendirmekteler.

Açıkça, biyolojik felaket kurgusal korku olmaktan çıkmış, gerçek bir tehlike haline gelmiştir.

**

GDO’lu ürün üretmede görünmez amaç ise; ilk defa 1970’lı yıllarda dillendirilen ABD’nin dünya gıda üretimine hakim olma planıdır.

Kissinger o dönemde: “petrole sahip olursanız ülkelere, gıdaya sahip olursanız insanlara sahip olursunuz” diyerek ABD’nin gelecek politikalarının temel çerçevesini çizmiştir.

Petrole sahip olmak için “kan ve gözyaşı” gölüne dönen coğrafyaların resmi-sesi-kokusu tazeliğini koruyor.

Gıdaya sahip olmanın aracı ise GDO’lu ürünler.

**

GDO’lu bitkilerin tohumlarından yeni bitki yetişmiyor.

Tohumları mutlaka “tohum üretici firmalardan” (birkaç firma) almak lazım.

Ve siz yerli tohumları yok edip, GDO’lu tohumu bir kere kullanırsanız tuzağa yakalandınız demektir.

Binlerce yılın tecrübesini-kültürünü-hasletlerini genlerinde taşıyan doğal tohumluk buğday depolarının (Ebu Gureyb bölgesinde) Irak savaşında bombalanıp yok edilmesinin “tesadüf” olabileceğini düşünmüyorsunuz herhalde?

ABD’li ve İsrail menşeli birkaç firma sizi tohum satmazsa ne olur?

- Açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalınır.

Açıkçası dünya üzerinde çok tehlikeli bir oyun oynanıyor.

Not: Detaylı okuma için William Engdahl’ın “Ölüm Tohumları” kitabını tavsiye ederim.

#GDO
#Ürün
6 yıl önce
GDO’lu ürün tehdidi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi