|
İhracat neden yeteri kadar artmıyor?

Ekonomi eğitimi almış yada ekonomiyle biraz olsun ilgisi olan herkesin aklında “kurlar arttığında ihracatın artacağı ve ithalatın azalacağı” düşüncesi vardır.

Bu düşüncenin temeli TL’nin değer kaybetmesi sonrasında ihracatın daha ucuz ve ithalatın daha pahalı olacağı mantığına dayanır. Daha ucuz olan ihracat artacak ve daha pahalı olan ithalat azalacaktır. Böylece dış ticaret açıkları azalacaktır.



Ancak iktisat biliminde ortaya atılan her düşünce (teori) genel geçerliliği olan kanun niteliğinde değildir. Bilimsel teoriler bir takım varsayım-soyutlamalara (ceteris paribus ) dayandırılır.

Bu nedenle yüksek kur artışlarına karşın dış ticaret dengesinin her zaman olumlu etkilenmeyeceğine dair görüşlerle de sıklıkla karşılaşılr.

**

Kurlardaki artışın dış ticareti pozitif etkilemesi “Marshall-Lerner koşulunun” sağlanmasına bağlanır. Marshall-Lerner koşuluna göre bir ülkenin para biriminde meydana gelen değer kaybının ödemeler dengesi üzerinde olumlu etki yapabilmesi için ihracatın talep esnekliği ile ithalatın talep esnekliği toplamının birden büyük bir değere sahip olması gerekir. Dolayısıyla kurdaki artışın neden olacağı fiyat etkisinin dış ticareti pozitif etkilemesi tek başına yeterli değildir.

Kur değişmelerinin dış ticaret dengesine etkisinin olmayabileceğini de gösteren Marshall-Lerner koşulu, tam rekabetçi bir üretim yapısı varsayımından hareketle fiyatların ihracatçı ülke para birimi açısından sabit olduğunu savunur. Dolayısıyla ülke para birimi değer kaybettiği zaman ihracat fiyatları sabit kalacağı için ülkeye giren yabancı para miktarı azalacaktır.

**

Bahsedilen etkiyle ilgili Ufuk Demiroğlu’nun TCMB Ekonomi Notları adı aldında “TL Değer Kaybı Karşısında İhracatın Karlılığı” makalesi açıklayıcı ve analitik bilgi vermektedir. Söz konusu çalışmadaki örneği ele alalım.

İhracatçılar kurdaki değişmeleri çeşitli şekillerde fiyatlarına yansıtabilirler. Şöyle ki; TL’nin yüzde yüz değer kaybettiği bir durumda 1 dolar 1 TL iken, 1 dolar 2 TL olur. Bu durumda ihracatçı 100 TL’ye sattığı bir mal karşılığında 100 dolar alırken, 50 dolar almaya başlayacaktır. Ancak ihracat eden firma kurlardaki değişimden faydalanarak 100 TL’ye sattığı malı 200 TL’ye satarak yine 100 dolar kazanabilir. İhracatçıların bu iki uç durum arasında davranış göstermeleri gerekir. Buna ihracat fiyatlarına geçişkenlik denilmektedir.

Ülkemizde reel efektif döviz kuru 2011 yılından beri (Eylül 2018 itibariyle) yüzde 62.9 artmıştır. Reel efektif döviz kurunun artış göstermesi TL’nin değer kaybetmesi anlamına gelir. Buna karşılık İhracat fiyat endeksi de benzer şekilde yüzde 51.3 artış göstermiştir. Yapılan hesaplamalara(51.3/62.9=0.82) göre kurlardaki artış neticesinde ihracatçılar dolar cinsi gelirlerini yüzde 18 azaltırken TL cinsi gelirlerini yüzde 82 artırmıştır. Yani TL’nin değer kaybettiği süreçte ihraç edilen malların TL cinsi fiyatları yüzde 82 artmıştır.

Kur değişimleri TL cinsi ihracat fiyatlarına yüksek oranda yansımaktadır. Fakat, tam geçişkenlik söz konusu değildir. Yani, Türkiye’nin ihracatındaki fiyatlama davranışı Marshall-Lerner koşuluyla (kurlardaki değişimin yabancı para cinsi ihracat fiyatlarına tam yansıması) uyuşmamaktadır.

**

Demiroğlu’nun çalışmasında 2011 yılı 100 kabul edildiğinde eylül 2018 tarihinde İhracat fiyatlarındaki reel artış yüzde 67 olarak gösterilmiştir. Bu durumda ihracatın karlılığının artacağı kabul edilmektedir. Burada firmaların personel ve kira giderleri gibi bazı önemli maliyet kalemlerindeki artışın TÜFE’ye paralel artış göstereceği düşünülmüştür.

Ancak firmaların kurlardaki artışlarla bağlantısı olan maliyet kalemleri de bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları faiz giderleri ve ithal girdilerdir. İthal girdilerin ihracattaki maliyet payı yüzde 45 olarak tahmin edilmiştir. Dolayısıyla ithal girdilerin maliyetini kurlardaki artış kadar artırsak bile ihracatçıların karlılığı pozitif kalacaktır.

Burada önemli bir noktayı da belirtmek gerekir. İhracat kapasitesini artırmak için yeni işletme sermayesine ihtiyaç vardır. 2011 yılında yüzde 10.43 olan ticari kredilerin son yıllarda yüzde 35’lere varması ek kapasite için yeni yatırım yapmayı engellemektedir. Kur artışını ihraç fiyatlarına yansıtıp daha çok ihracat yapma yerine karlılığın yüksek tutulması tercihi yine iç ekonomik gerekçelerden kaynaklanmaktadır.

**

Sonuç olarak, kurlardaki artışlar ihracat fiyatlarına büyük ölçüde yansıdığı için ihracatın iç piyasaya kıyasla kârlılığı artmıştır. Yani, kur artışı ihracatçı firmalar açısından güçlü bir teşvik olmaktadır. ,Buna rağmen ihracatta arzulanan bir artış olmamaktadır.

İhracatın en çekici olduğu zamanlar (kur artışları), aynı zamanda ihracatı genişletmek için gerekli olan finansmanın en pahalı olduğu zamanlardır. Yine yabancı para cinsinden borçlanmanın en kısıtlı olduğu dönemlerdir.

Sonuçta kur artışları ihracat fiyatlarında yüksek karlılığı sebep olsa dahi bilanço etkileri ve finansman sıkıntıları gibi iç dinamiklerin neden olumsuzluklar fiyat avantajlarından yararlanarak daha çok ihracat yapmayı engellemektedir.

#Marshall-Lerner
#İhracat
#Döviz
#Kur
5 yıl önce
İhracat neden yeteri kadar artmıyor?
Kamu tasarruf mu etmeli, fitness mı yapmalı?
Yalnızca “lâ ilahe illallah” yeter mi?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar