|
Mali disiplin ve borçlanma limiti

Ülkemizdeki mevzuat, hükümetlere sınırsız borçlanma izni vermez. Her yılın bütçe kanunu ile genel bütçe giderleri ve gelirleri arasındaki farkın net borçlanma (brüt borç-borç servisi) ile karşılanması izni verilir.


Türkiye’de 2002 yılında kabul edilen “kamu finansmanı ile borç yönetimi” kanunu ile; bütçe kanununda yer alan borçlanma limitinin değiştirilemeyeceği ancak ihtiyaç neticesinde bu limitin yıl içinde en fazla yüzde 5 oranında artırılabileceği, bu oranın da yetersiz kalması durumunda Bakanın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilave yüzde 5 oranında (toplam yüzde 10) bir kez daha artırılabileceği hükmü yer almaktadır.

**

Mali disiplin bağlamında borçlanmaya getirilen bu sınırlamaya, 2009 yılı dışında, uyuluyor. Bu uyum mali disiplinde ve dolayısıyla diğer makro ekonomik göstergelerde sağlanan iyileşmenin de temel belirleyeni.

2009 yılında bu sınırlama nasıl aşıldı, kısaca bakalım.

Küresel krizin yaşandığı 2009 yılında merkezi yönetim bütçe kanunu ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine yaklaşık 257,7 milyar TL ödenek planlanmış, genel bütçe gelirleri ise 244,1 milyar TL olarak tahmin edilmiştir.

Bütçe büyüklüklerinden hareketle 2009 yılı net borçlanma rakamı 13,5 milyar TL olarak hesaplanmıştır. Bu tutar yetersiz kalınca net borçlanma limiti yüzde 5 artırılarak 14,2 milyar TL’ye, daha sonra bakanlar kurulu kararı ile tekrar yüzde 5 daha artırılarak 14,9 milyar TL’ye kadar çıkarılmıştır.

**

2009 yılı için hesaplanan 14.9 milyar TL’lik borçlanma limiti artışı yasal mevzuat hükümleri çerçevesindedir. Fakat söz konusu miktarın kriz yılında yetersiz kalacağının anlaşılması ile 4749 sayılı kanuna geçici bir madde eklenerek bakanlar kurulu tarafından artırılan net borç kullanım tutarı “yüzde 5 olarak uygulanır” hükmü “5 katı olarak uygulanır” şeklinde değiştirilmiştir.

Getirilen bu istisnai ve geçici hükümle 2009 yılı için borçlanma limiti 14,9 milyar TL olması gerekirken 74,8 milyar TL olarak hesaplanmış ve yıl içinde toplamda 58,2 milyar TL net borçlanmaya gidilmiştir.

**

2009 yılında genişletici maliye politikaları ile (çok harcama-az vergi) artan bütçe açıklarını yasal sınırları aşan borçlanmayla finanse edilmesinin nedeni küresel krizden kaynaklanan iç ekonomik bozulma etkisinin asgariye indirilme düşüncesiydi.

Bu uygulama sayesinde kısa sürede tekrar pozitif büyüme sağlanmıştır.

Oysa birçok AB ülkesinde (Yunanistan, Portekiz, İspanya, İrlanda, İtalya v.s.) küresel krizin etkileri çok daha uzun süre devam etmiş/etmektedir.

**

2017 yılı ise işsizliğin iki haneli rakamlara çıktığı ve istihdam seferberliği başlatılan bir yıl. Öyle ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İŞKUR vasıtasıyla 2 milyonun üzerinde işsiz insanı iş sahibi yapabilme adına önemli teşvikleri hayata geçirdi.

“İstihdam sizden, sigorta ve vergi bizden” sloganıyla başlatılan Milli İstihdam Seferberliği kapsamında devlet, özel sektör işverenlerinin çalışanlarına ilave alacakları her bir sigortalı işçi için 773 TL tutarındaki sigorta primi ve vergi yükümlülüklerini üstlenmiş.

Yani 2009 yılından bu yana uygulanan en ciddi genişletici kamu politikaları devrede.

**

Gelelim bütçe gerçekleşmeleri ve borçlanma sınırı meselesine.

2017 yılında bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 645,1 milyar TL ödenek verilirken, genel bütçe gelirleri 598,3 milyar TL olarak hesaplanmıştır.

Bu yılki bütçe dengesi (net borçlanma limitine esas rakam) 46,8 milyar TL açık olarak planlanmıştır.

2017 Ocak-Temmuz döneminde net iç borçlanma 35,9 milyar TL ve net dış borçlanma 11,6 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Net toplam borçlanma 47,6 milyar TL ile şimdiden borçlanmanın esas limitini aşmıştır. 4749 sayılı kanun gereğince bu limit (yüzde 5+yüzde 5) 51,5 milyar TL’ye çıkartılabilir.

Dolayısıyla 2003 yılından bu yana sadece 2009 yılında istisna tutulan borçlanma limitine (dolayısıyla mali disipline) uyum bu yıl da terk edilebilir.

Böylesi bir durum mali disipline olan güvenin azalacağı anlamına gelir.

Aslında mali disiplinden ödün verildiğini gösteren başka göstergeler de var.

Örneğin, 2016 Ocak-Temmuz döneminde bütçe 1,3 milyar TL fazla vermişken bu yıl aynı dönemde 24,3 milyar TL açık vermiştir.

Yine 2016 Ocak-Temmuz döneminde faiz dışı fazla 31,9 milyar TL iken 2017 yılının aynı döneminde sadece 8,4 milyar TL gerçekleşmiştir.

**

Sonuç olarak; işsizlik ve büyümeye karşılık mali disiplin ikilemi söz konusu. Yani arada ödünleşme (trade off) ilişkisi var.

Bir anlamda büyümeyi artırıp işsizliği azaltmak istiyorsanız mali disiplinden taviz vermelisiniz. Mali disiplinden taviz ise borçlanma limitlerini zorluyor.

Mali disipline uzun dönem sadık kalıyorsanız düşük büyüme ve yüksek işsizliğe razı olmalısınız.

Tam da “aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık, yere tükürseniz ayıp” aforizmasına uygun bir kısır döngü.

#Türkiye
#Ekonomi
#Maliye
7 yıl önce
Mali disiplin ve borçlanma limiti
Gerçekçi tercih!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak