|
KATERİNA"DAN KALAN TAŞ

EYLÜL, 1997, BAHÇESARAY/KIRIM


Hansaray''ı gezerken hüzünle karışık duygular içindeyim. Tarih biraz da hüzündür bizim için. Kendi tarihini yeniden üretemeyen toplumlara özgü bir hüzün, bir tür iç burukluk belki de. Kırım hanlarının Rusya içlerine, Moskova önlerine, Polonya''ya kadar uzandıkları devletin merkezi burası. Ahşap mimarinin tümüyle hakim olduğu bu saray İstanbul''daki Topkapı Sarayı''na ne kadar benziyor. Adeta aynı medeniyet ikliminin değişik bir yansıması.

Aslında Kırım''dan İstanbul''a, oradan Kahire''ye uzanan hattın kuzeydeki merkezini Kırım''ın başkenti Bahçesaray oluşturuyordu. 200 yıl önce kuzey kanat Kırım düştü, arkasından güney kanattaki Kahire Napolyon''nun işgaliyle düşüşü yaşadı. Merkez yani İstanbul, sonuna kadar direndi. Direniş değişik biçimiyle sürüyor.

Hansaray''ı gezerken bir köşede bir taş gözüme çarpıyor. Çariçe Katerina''nın Bahçesaray''a gelişi anısına yapılan zafer takından kalma bir taş. Zafer takından şu anda eser yok. Zafer takından geriye kalan bir taş Hansaray''da hâlâ duruyor. Üzerine Katerina''nın şehre giriş tarihinin yazıldığı taş. Yani Osmanlı medeniyet havzasının kuzey eksenindeki merkezin düşüş tarihinin kazındığı taş::1787

5 MART 1999, İSTANBUL

Büyükelçi Alekseev kendinden emin bir diplomat görüntüsü veriyor. Mesleğinde parlak biri olduğu olayları değerlendiriş tarzından ve mesleki kariyerinden hemen anlaşılıyor. Şu anda bile Sovyet imparatorluğunun bir temsilcisi gibi konuşuyor. Halen Rusya Dışişleri Bakanlığı''nın Asya Dairesi Genel Müdürlüğü''nü yürütüyor. Rus Dışişleri''nde bir Asya ülkesi kabul edilen Türkiye ile Alekseev''in başında olduğu birimle, Asya Dairesi ilgileniyor.

Gazetelerde çıkan Kırım''ın bağımsızlık talebi durumunda buranın tekrar Rusya''ya bağlanması gerektiği konusundaki soruyu cevaplandırırken diplomasi ile milli hedefin birbiriyle nasıl uyuşturulacağının örneğini de sergiliyor. "Bu konu Ukrayna''yı ilgilendirir. Çünkü, Kırım Ukrayna''nın bir parçasıdır. Ama bu bizim bölgede çıkarlarımız olmadığı anlamına gelmez. Osmanlı-Rus anlaşmasının gündeme getirilmesini de gerçekci bulmuyorum"

Her ne kadar Rusya yeni temeller üzerine yapılanıyor olsa da, Katerina''nın zafer takı yıkılmış olsa da o taş, tarih düşülen taş hâlâ yerli yerinde duruyor.

Karşımda bir zamanların Sovyet imparatorluğunun Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakan Yardımcılığı yapan General Lobov, hiçbir ifade çizgisi taşımayan çehresine olanca sempatikliğini yüklemeye çalışıyor: "Rusya artık yeni bir anlayış üzerine yükselmeye çalışıyor. Bütün iyi niyetimiz göstererek Varşova Paktı''nı dağıttık; NATO da bize kendi ittifakını dağıtacağı sözünü vermişti, ama dağılmadı. Büyük çapta askeri güç indiriminde bulunduk." Asker olmasına ragmen diplomattan daha yumuşak mesajlar vermeye çalışıyor.

EYLÜL 19997, SİVASTOPOL/KIRIM

Kırım''ın iç bölgeleri ile güney sahilleri arasında her yönden fark var. Gerek tabiatın sunduğu harika güzellik, gerekse Sovyet zenginliğinin yansıması bakımından birinci sınıf şehir görünümü veriyor. Halkın hemen hemen tamamı Rus. Zaten Ruslar''ın devasa Karadeniz filosu burada bulunuyor. Ukrayna toprağı olmasına ragmen Rus filosunun üssü burası. Her taraf Rus denizcileriyle dolu. Filonun kapsadığı alan hayli geniş. Denizaltılar, devasa savaş gemileri rahatlıkla görülebiliyor.

Aslen Kırım göçmeni bir aileden olan İlhan, artık buraya yerleşmiş, tam bir nostalji yaşıyor. Türkiye ile de iş yapmaya çalışıyor. Rus filosundan bir gemiyi söküp alüminyum ticareti yapıyor. Gemi komutanının, nasıl sağlam gemiyi hurda gösterip, kendilerine sattığını anlatmasını pek inandırıcı bulmuyorum doğrusu. "Hayatımın en mutlu anını, bir Rus gemisini parçalamak için ilk balyozu vurduğumda yaşadım." Anlattıklarını biraz da taşıdığı bu duygulara bağlıyorum.

Yokuş yukarı, Karadeniz filosuna paralel çıkıyoruz. Aşağıda körfezde, "Sivastopol önünde yatan gemiler" görünüyor. Birden şoföre durmasını söylüyorum. Gördüğümüz manzara karşısında hayretler içindeyiz, inanmak bile istemiyoruz. Onyedi/onsekiz yaşlarında bir delikanlı omuzuna büyükçe bir torpidoyu yerleştirmiş, filoyu çevreleyen duvarlara doğru, dışarıya çıkmak/kaçmak üzere yürüyor. Gayet rahat biçimdeomuzunda o uzunca torpido olduğu halde duvara çıkıyor, kimseden çekinmeden, bir müddet duvarın üstünde yürüdükten sonra caddeye atlıyor. Bu arada bizim çekim yapmamızdan da rahatsız olmayarak verdiğimiz birkaç bozuk para karşılığında poz vermeyi de ihmal etmiyor. Caddeye atlayıp aşağılara doğru yürüyerek gözden kayboluyor. Kemal Sayar''la beraber hayretler içinde bakışıyoruz.

İlhan, yolda anlattıklarını hatırlatırcasına, keyif aldığı bu manzara karşısında yüzüne yaydığı tebessümle bize bakıyor.

Rusya barış için en cesur kararları alarak, kuvvet indiriminde bulunmuştur.


25 yıl önce
KATERİNA"DAN KALAN TAŞ
Hac ve umre mi, diğer hizmetler mi önceliklidir?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…