|
"Kökdaş"larımızın kaderi

Sırplara yönelik NATO harekatı gittikçe ivme kazanırken Sırp vahşeti akıl ve vicdan sınırlarını çoktan aşmış durumda. Her geçen gün aklımıza bile getirmek istemediğimiz bir vahşet, onarılmaz, geri alınmaz bir kıyım gerçekleşebilir.

Bütün bunları tahmin etmek için birazcık tarih bilgisine sahip olmak yeterli. Ayrıca, eğer Sırplar böyle bir şey gerçekleştirmeye karar vermişlerse bunun önleneceğini ümit edebilmek için de elimizde çok az tarihi bilgi var. Balkanlardan çekilmeye başladığımız tarihten beri yaşanan drama bir göz atacak olursak umutlu olmak için doğrusu çok az gerekçemiz var elimizde. Müslüman nüfusun bu bölgeden çekilmesi için yapılan dolaylı ve dolaysız insanlık dışı tüm uygulamalara ya göz yumulmuştur ya da doğrudan destek görmüştür tüm Batı kamuoyunda. Arnold Toynbee anılarının bir yerinde, çocuk yaşındayken annesine şöyle sızlandığını aktarır: "Anne, Hristiyan anayurdunda bu Müslüman barbarların ne işi var? Neden onları geldikleri yere atmıyoruz?" Annesinin verdiği cevap ise bugün bile geçerli: "Oğlum onları bir gün bile burada durdurmayız ama ah şu kendi aramızdaki çekişmeler olmasa..."

Toynbee''nin annesinin iç çektiği iç çekişmelerin bugünkü dile tercümesi, Bosna''da 250 bin Müslüman''ın katillerinin hala elini kolunu sallayarak geziyor olmasıdır. O savaş suçlularının en büyüğünün Sırbistan gibi bir ülkenin resmi ve tanınmış devlet başkanı sıfatıyla hala oturuyor olmasıdır. Daha da önemlisi Avrupa''da yeni bir Müslüman devlet görmemek adına Arnavutların Sırp kasaplarına teslim edilmesine yol açacak sürece göz yummak demektir. Amerikan öncülüğünde ve de baskısında yapılan müdahalenin de muhtemelen o günkü ifade ile iç çekişmeler, bugünkü dille, NATO içinde Avrupa ve Amerika ekseni arasındaki güç gösteriminde Avrupa''nın dizaynında kimin söz sahibi olacağı konusundaki mücadeleye 2 milyon Arnavut Müslüman''ın kurban edilmesi demektir.

NATO içinde şimdiden çıkan tartışmaları Amerika bakalım ne kadar göğüsleyebilecek? Ancak şu kesin gibi, NATO''nun Arnavutlar için bir kara harekatına girişmesi çok zor görünüyor. Tüm umutlar hava harekatıyla sonuç almakta. Sırp kasabın hesabı ise zamana oynayıp her türlü çılgınlığı göze alarak NATO içindeki iç çekişmenin derinleşmesine umut bağlamış durumda.

Bir bayram günü soğuk uluslararası durum analizi yapmak hiç de içten gelmiyor doğrusu. Sonuçta her gün bizden binlerce parça orada katlediliyor. Ve orada yaşanan ilk defa gerçekleşmiyor. İspanya iç savaşına ağıtlar yaktığımız günlerde de o coğrafyada buna benzer acılar yaşanıyordu. Yardım isteyen balkanlı "kökdaş"larımıza Türk hariciyesinin misak-ı milli dışında Türk ve Müslüman tanımıyoruz dediği günlerden beri aynı dram sahneleniyor. Bunları deşelemeye cesaret edemediğimiz sürece iç çekişmelerine kurban olmaya mahkumuz gibi görünüyor.


25 yıl önce
"Kökdaş"larımızın kaderi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’