|
NATO"ya karşı NATO

NATO''nun 50. kuruluş yıldönümü Kosova krizinin gölgesinde kaldı. Bu nedenle NATO''nun kendi içinde işaretlerini verdiği dönüşüm pek tartışılmadı. Bu sütunlarda zaman zaman güncel gelişmeleri aktarmaya çalışırken esas olarak da uluslararası sistemi anlamaya ve dış politikada olup bitenleri anlamlı bir yere oturtmaya yarayacak arkaplan sunmaya çalışıyoruz. Her ne kadar kuramsal açıklamalar günlük bir gazetenin sütunlarını aşarsa da kuramsal temellere yaslanmadan da olup bitenleri anlamak mümkün değildir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Atlantik''in iki yakası arasındaki tek ve doğal bağ NATO''dur. Soğuk savaş sonrası dönemde Amerika Birleşik Devletleri Avrupa''yla ilişkilerin tümüyle eski hegomonik güce dayanarak yürütülemeyeceğinin farkında olarak yeni ilişki biçimi geliştirmeye çalışıyor. Amerikalı beyinler Beyaz Saray''a bu yönde ileriye dönük stratejiler öneriyorlar. Kosova krizini de Amerika''nın yeni Avrupa stratejisi çerçevesinde ele aldığımızda ancak bir anlam kazanabiliyor. Tarihsel olarak Avrupalı uluslar arasında bir Alman korkusu hep olagelmiştir. İki Almanya''nın birleşmesi ve Almanya''nın önlenemez ekonomik gelişimi her şeyden önce Fransa''yı ve çevredeki ülkeleri ürkütmektedir. Geçen yüzyılda "güçler dengesi" politikasıyla bir yere kadar sınırlanan yayılmacı eğilimler 20. yüzyılda işe yaramaz hale geldi ve iki ayrı dünya savaşı patladı.

İşte Amerika NATO stratejisini Avrupa''yı Rus yayılmacılığına karşı korumaktan çok kendilerine karşı korumak üzere yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Bu bakımdan Amerika''nın Avrupa''da realpolitike döndüğünün işaretleri yeterince bulunmaktadır. Bir yanda süper güç olmaktan çıkmış Rusya''ya karşı World Policy Institute''den Willam Hartung''un tabiriyle postmodern soğuk savaş verirken diğer taraftan esas itibariyle Avrupa''nın tümünü yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Burada zorlanan nokta, hem Almanya gibi gelişmiş ülkelerin ekonomik büyümesine engel olmamak, hem de buna paralel olarak Avrupa içinde komşularına karşı askeri bir tehdit unsuru olmalarının önüne geçmek. Bunun için NATO sadece askeri bir ittifak olarak algılanmaktan çok ekonomik ve siyasi olarak etkinliği ve bağlantıları artmış bir NATO sistemine dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda Avrupa''nın stabilize edilmesi Almanya''nın NATO içinde kontrol altında tutulmasına bağlı görülmektedir.

Pentagon''un 1992 yılında hazırladığı savunma planında açıkça "gelişmiş ülkelerin Amerikan liderliğini tehdit edecek, hatta global ve bölgesel rolle ulaşmalarının engellenmesi" gerektiği belirtilirken birinci derecede kasdedilen budur.

Amerika ayrıca, NATO yeterince tutarlı ve güven verici olmadığı takdirde Batı Avrupa ülkelerinin başka oluşumlara yöneleceğini ya da kendi başına tümüyle bağımsız politikalar peşinde koşabileceğinden endişelenmektedir. Bu bağımsızlaşma hareketinin sonucunun bir üçüncü dünya savaşı demek olduğunu tarihî tecrübe göstermektedir. Bunun için Avrupa''yı vakit varken kendi denetiminde yeniden dizayn etmeye çalışmaktadır. Bu amaçla NATO''ya alınan yeni ortakların birinci derecede Almanya''nın komşuları ve etki alanı içinde olan ülkeler olduğuna dikkat edilmelidir.

Yugoslavya krizi NATO için bir dönüm noktasıdır. Bir imparatorluk merkezi gibi algılanan Amerikan varlığının belli coğrafyadaki -Avrupa- ekonomik ve askeri liderliği değişik bir biçim almak üzeredir. Kosova krizine de bu açıdan bakıldığında, hem sistem dışı kalan bir unsur cezalandırılarak sisteme dahil edilmektedir hem de "çevrede güvenlik sağlanmadan merkez tam güvenlikte olamaz" yaklaşımıyla NATO''nun doğal coğrafi sınırlarının dışına çıkılmış olmaktadır. Böylece Avrupa''nın dizaynına NATO içindeki muhtemel rakip güçler dahil edilerek sistem içinde uzlaştırılmak istenmektedir. Kimi Amerikalı strateji uzmanlarının iddiasına göre Kosova konusunda Amerika yeterince diplomatik gayret göstermeyerek adeta savaşı ister bir tutum sergiledi. Savaşın geldiği boyutlara bakılınca bunun hiç de yabana atılacak türden bir iddia olmadığı ortaya çıkmaktadır. NATO artık tümüyle Avrupa''ya el atmış, ekonomik, askeri ve siyasi bir sistem dahilinde düzenlemek istemektedir.

Sonuç olarak Amerika liderliğindeki NATO kendi içinde bir dönüşüm yaşamaktadır. Ve bu dönüşümün temel hedefi bizzat kendisidir. Yani NATO içindeki, NATO''nun Avrupalı üyeleri arasında çıkacak muhtemel çatışmayı önlerken Avrupa''nın tümüyle elden kaçmasına engel olacak yeni güç dengelerinin oluşturulmasıdır. Kosova sorununa bu açıdan bakıldığında, neden yüzbinlerce Müslüman Arnavut''un yerinden yurdundan edilmesini önleyecek tedbir alınmamış olduğu bir anlam kazanmaktadır. Amaç Arnavutlar''ın kurtarılmasından çok Avrupa''nın yeni NATO sistemi içinde yeniden dizayn edilmesidir.


25 yıl önce
NATO"ya karşı NATO
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset