|
İç siyasette ham hayal kuranlar

Merkez medya, merkez güçlerin, kendisinin, askerin, sermayenin korkularını yansıtmaya başladı. Bunun nedeni Tayyip Erdoğan''ın ya da etkili bir diğer AK Partili''nin Çankaya''ya yaklaşması, onu izleyecek genel seçimlerde muhtemelen AK Parti''nin birinci parti konumunu açık ara koruyacağı öngörüsü...

Bu gidişatı engellemek için bin bir formül ortaya atılıyor, gerginlik üretilmeye, anti demokratik tutum ve beklentiler demokrasi uzlaşma gibi gerekçelerle doğrulanmaya, siyasi iktidarın meşruiyeti zayıflatılmaya çalışılıyor...

Önümüzdeki 4 ay boyunca bu çerçevede ve bu niyetle yeni oyunların sergileneceğine hiç kuşku yok...

Oyunların, niyetlerin, gerekçelerin adını doğru koymak gerekiyor.

Bir yönüyle yaşanan ve yaşanacak olan aslında bir saray kavgası, asker başta olmak üzere devlet aktörleri ile onlara yakın zihniyetin en önemli kale ve yetki merkezini elden bırakmamak çabasıdır.

Diğer yönüyle bu kesimlerin açık bir şekilde “sandıktan ve oy tercihlerinden duydukları korku”nun adıdır.

Bu tür korkular aslında “demokrasi krizi”ni ifade ederler.

Demokrasi krizi başgösterince, korku duyanlar korkuyu aşmak, daha doğrusu korkuyu yaratan koşulları ortadan kaldırmak için ülkeyi demokrasi fikrinden biraz daha uzaklaştıracak, duyulan korkuların arkasındaki gelişmeleri biraz daha tahrik edecek önerilerde bulunurlar.

Zira korku siyaset merkezli olunca, öneriler siyaset dışı olur; öneriler siyaset dışı oldukça bu durum mevcut siyasi alanı biraz daha daraltır, merkez partilerin temsil kabiliyetini biraz daha azaltır ve bu yönde oy tercihlerini allak bullak eder.

İşin acıklı tarafı ise bu önerileri getirenlerin, örneğin yaşadığımız durumda erken seçime gitmek, Çankaya''ya yeni hakim bulmak ya da Hikmet Çetin''i hatırlamak gibi formüller üretip, buna garip bir şekilde uzlaşma adı verenlerin sanılarıdır.

Sanmaktadırlar ki, toplumda değişme olmaz, toplumu merkezi genellikle çevresinden sayıca kalabalıktır....

Türkiye''deki tablonun bu durumun tam tersini ifade ettiğini anlamak için daha kaç kritik aşama ve daha kaç seçim geçirmek gerecek?

Şunu kimsenin unutmaması gerek:

Toplumsal farklılıkların varlığı ve değişme bir toplumun can damarıdır.

Bu çağda demokrasi olmadan huzur olmaz, demokrasi toplumsuz, toplum ise siyasetsiz olmaz…

Bunları bağlayan merkezi fikir özgürlüktür…

Tersten bakalım…

Fikir üretimini, düşünceyi, en önemlisi siyasetin temellerinden birisini oluşturan uzlaşmayı özgür ve rekabetçi tartışma besler; tartışmayı mümkün kılan ise demokrasidir.

Tartışmanın temel işlevi ''ötekini'' dinlemek ve anlamaksa; anlamak farklı görüşler arasında etkileşime yol açıyorsa; etkileşim de zengin ve yaratıcı bir kimlik üretiyorsa... Bu, eşitlikçi, özgürlükçü ilke ve kuralların kendiliğinden oluşumu ve onun etrafında şekillenen bir toplumsal mutabakat demektir, demokrat bir zihniyet demektir...

Demokrasiden beslenen ve demokrasiyi besleyen de işte bu mutabakat ve zihniyettir...

Demokrasi ve demokratlık, herşeyden önce kendini sorgulama ve mutlak kılmama çabasıdır.

Ve bu çabanın ötekilerin, bizden farklı olanların varlığıyla, talepleriyle ilişki içinde olmasıdır.

Ham hayale artık yer yok…

Türkiye kendisini bekleyen kumpaslara rağmen hızla doğru yolu bulacaktır…

17 years ago
İç siyasette ham hayal kuranlar
Gerçekçi tercih!
Bayraklı gangsterler!..
Nilüfer"in kulağı çınlasın
Türkü sözlerinin şiir değeri I
Ne olacak bu anne babaların hali?