|
Koyanlar ve oturanlar arasında...

Önümüzdeki iki yılın zorlu geçeceği sıkça telaffuz edilir hale geldi. Tespit bizce doğru...

İki gündür altını çiziyoruz, bu zorluk "bir ölçüde" ülkeyi kuşatan, "iç siyasi unsur kuvvetinde etki gücüne sahip" bölgesel ve gbolal şartlardan kaynaklanıyor...

Zira Türkiye'nin resmi politikalarıyla bölgesel ve global dengeler arasındaki mesafeler açılıyor. Örneğin Batı'nın Ortadoğu'daki Kürt politikası ile Türkiye'nin Kürt politikası arasındaki mesafe, Türkiye'nin PKK'ya bakışı ile İran, ABD ve Irak'ın bakışı arasındaki mesafe, İran ile Batı arasında doğması muhtemel sıcak krizde Türkiye'nin Batı'dan beklentileri ile Batı'nın Türkiye'den beklentileri arasındaki mesafe...

Mesafeler açıldıkça, belirsizlikle iç içe geçen bir zorluk kaçınılmaz hale geliyor...

İlk bakışta önünüzde siyasi açıdan izlenecek "iki yol" var:

"Bu dengeleri değiştirmek" ya da "kendine bu dengelere göre çeki düzen vermek, yani dengelere tam uyum sağlamak"...

Ama siyasi hayat bundan daha karmaşık, en azından ak ile karadan oluşmuyor...

Ne bu dengeleri tek başınıza değiştirebilecek kadar güçlü olabiliyorsunuz, ne de kendinizi yeni dengelere tümüyle bırakacak kadar kaybeden ve edilgen taraf olmayı kabul edebiliyorsunuz...

Bu dengeleri kendi lehinize çevirmek için elinizden geleni yaparken, resmi tutum ve politikalarda yeni dengelere uygun gözden geçirmeler de yapmak zorunda kalıyorsunuz...

Türkiye'nin yanı başında kuralacak Irak özerk ya da bağımsız siyasi birimini savaş nedeni sayan politikasının tarihe karışması örneğinde olduğu gibi... Daha da öte Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kurulmakta olan Kürt özerk otoritesini sadece sindirmeye değil, aynı zamanda partener kabul etmeye ilermesinde olduğu gibi...

Ama koşullar sizi bugün PKK meselesinde olduğu gibi daha zor durumlarla, muhtemelen İran sıcak kriziyle birlikte yarın olacağı gibi daha zor tercihlerle karşı karşıya bırakabilir...

Ve böyle durumlarda siyasi karar mekanizmalarının etkin, hızlı ve akılcı bir şekilde çalışması gerekir...

Bu ise ancak "siyasi vizyon sahibi ve kendi alanına sahip çıkan bir siyasetle ve siyasi iktidar"la mümkün olabilir.

Ne var ki "aynı koşullar özellikle bizim gibi ülkelerde güvenlik unsurunu öne iter, askeri bürokrasinin siyasi karar süreçlerinde yeniden etkili hale gelmesine zemin hazırlar"...

Türkiye'de önümüzdeki döneme yönelik olarak "siyaset-devlet terazisindeki ağırlıkları ve dengeler meselesi bu yüzden önemli bir soru ve sorun"dur...

"Dış dinamikler ve iç siyaset ilişkisi" madalyonun sadece bir yüzü...

Diğer yönde ise "iç dinamikler"den ileri gelen, siyaset-devlet terazisini doğrudan etkileyecek sorunlar var...

Belki Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'na atanmasıyla ülkede sürmekte olan bir gerilimin havası şimdilik alındı. Bu çerçevede cumhurbaşkanlığı meselesi de şimdilik gündemden düştü. Bununla birlikte Türkiye'nin yakın bir gelecekte, Çankaya üzerinden askerin de taraf olacağı bir şekilde yeni bir "tartışma ve kutuplaşma kuşağı"na girmesi ve "saray içi çatışmalar"ın yoğunlaşması kaçınılmazdır.

Dolayısıyla Türk iç siyasetinde seçimlere doğru uzanan yolda ilk büyük gerilim ekseni, büyük ihtimalle "laiklik ve rejim ekseni" olacaktır...

İkinci büyük eksene en güçlü aday ise, gerek AB'nin Kıbrıs sorunu üzerinden Ekim ayı itibariyle artacak zorlayıcı etkileri ve yaratacağı iç tepkiler, Kuzey Irak'ta tesisi derinleşecek Kürt otoritesi ve PKK meselesi üzerinden "milliyetçilik ekseni"dir.

Her iki eksen de siyasi parti söylemlerini, seçmen ittifaklarını etkilemek, diğer bir ifadeyle "toplumsal düzey"de yönlendirici olmak yanında, asıl gücünü dar alanda, "devlet katı"nda gösterecektir...

Burada mesele "laiklik ve milliyetçilik meselelerine askerin doğrudan taraf olması, siyaset-devlet terazisinin bu eksenlerden doğrudan etkilenme ihtimali"dir.

Umalım bu süreçten kimilerinin istediği gibi "koyan asker", "oturan siyaset" şekliyle çıkmayız...

Çıkmamalıyız...

18 yıl önce
Koyanlar ve oturanlar arasında...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi