|
BDP kriz iletişimini doğru yönetti

İmralı"dan sızdırılan notlar konusunda ortaya çıkan sıkıntıya ya da çorbaya düşen sinek misali işin kaderine dair olumsuz düşüncelerin akla üşüştüğü bu dar boğazdaki son gelişme, geleceğe dair önemli ipuçları vermesi açısından ilginçtir.

BDP"nin sızdırma olayının faillerini açıklaması, "Yerli malı çözüm süreci"nde öncelikle aklıselim sahibi olma arzusunun galip geldiğinin işareti olarak kayıtlara geçmeli.

Bu açıklamanın tam da rehineleri almaya giden heyetin görev başında olduğu bir aksiyona denk gelmesi ne kadar önemlidir bilemeyiz. Bu süreçte "niyet okuma"nın ayrı ve çok doğru bir izleme yöntemi olduğu kesin. Gelinen noktada "niyet", birebir "dürüstlük" anlamına geliyor. İttifak gerektiren süreçlerde, tarafları kendilerine tasallut olabilecek "çıkara kısa yoldan ulaşma cinliği"nin önünü sadece ve sadece "dürüstlük" kesebilir.

"Kriz" koşullarında "hasar" oluşup oluşmamadığının tespiti, birinci kontrol noktasıdır. Sürece ne kadar sert bir çelme atıldığı, bir yanda Başbakan"ın öfkesinden ve diğer yandan olup biteni tribünlerden seyrederken "Hah işte yakalandınız!" tarzında şikâyetler yağdıran, neyin olmayacağı ile neyin olması gerektiği arasında sürekli birinciden yana tavır koyan muhalefetin vaveylasından anlaşılmıyor mu?

BDP, metni izinsiz çoğaltan PM üyeleri Rauf Kocaman ve Resul Baykara"yı istifa ettirerek, "sızdırma"dan sorumlu bulduğu basın bürosu görevlisini de işten çıkararak, yani Siyaset Tanrısı"nın kendilerinden istediği kurbanları vererek, kriz iletişimini doğru yönetmeyi bildiğini gösterdi. Demek ki, benzer durumlarda kıllarını kıpırdatmadıklarında, "bilmediklerinden" değil "istemediklerinden" yapmıyorlarmış bu işi…

"Sızdırılma hikayesi"nin başından bu yana kayıtlara geçilmesinde yarar gördüğümüz bir başka husus da şudur:

BDP"den bu türden bir açıklama beklemeyip de, sürecin özellikle hükümet kanadına "bindirmek" isteyen yorumcuların komplo teorilerine has yüksek esnetme kapasitelerini hayli zorlayarak ürettikleri tevatür yazıları şimdi ne olacak? Birinden biri de çıkıp "yanılmışım" deme dürüstlüğünü gösterebilir mi acaba?

Sanmıyorum…

CİMBOM"dan Türkiye algısına katkı

Ne hikmetse, ne zaman Alman futbol takımlarından söz edilse bir Panzer (Türkçesi zırhlı ya da tank için kullanılır) geyiğidir gider… Sanki bir matahmış gibi… Gönderme yapılan 2. Dünya Savaşı sırasında efsane haline gelmiş olan Alman tank birlikleridir. Hani Hitler"in intihara zorladığı sevgili (!) generali Rommel"in komuta ettiği, onun ölümünden sonra son kalanları da Ardenler"de (Ardennes) 100 km"lik hatta toplanıp savaşmış ve nihayetinde müttefik komutanları Montgomery, Patton ve Bradley tarafından perişan edilmiş tanklar... Bugün hiçbir Almanın adını anmak istediği bir dönemin kavramı, anıları…

İşte bizim Galatasaray bizimkilerin biteviye "Panzerler" dediği Almanlardan Schalke"yi dize getirdi ve Avrupa şampiyonasında yoluna devam etti. Pek çok Avrupa ülkesi için sıradan bir olay olabilir. Ancak bizim için öyle değil. Barcelona ve Real Madrid son 8"e kaldılar diye İspanya yıkılmıyor. Ama biz neredeyse ulusal bayram ilan edeceğiz. Neden?

1. Özgüvene ihtiyacımız var. Yıllarca çok fazla horlandık.

2. Türkiye"nin algısı genel anlamda olumlu yönde etkilenir. İş adamımıza, sanatçıımıza bile farklı bakarlar. 3. Bu tür başarılar, lise eğitimindeki yapı nedeniyle sporcu yetiştirmesi giderek zorlaşan bu ülke gençliğinde önemli "rol model" etkisi yapar.

4. Futbol ekonomisi kalkınır.

5. Avrupa"da başarılı olmuş takımların yer aldığı bir ligin kalitesi artar…

Daha ne olsun?..

Darısı FB"nin başına.

İncinme incitenden...

Pazar akşamı TVNet"te "Makam Arabası" adlı programı ne yazık ki sonuna yaklaşırken yakalayabilmiştim. Dolayısıyla Alvarlı Efe"nin mısralarını da... Program sahibi İbrahim Paşalı"nın makam konuğuydu psikiyatr Prof. Dr. Kemal Sayar ve ezberinden, Alvarlı Efe"den naklen söylediği şu mısralar ekrana da yansıdı.

"Aşık der incitenden / İncinme incitenden / Kemalde noksan imiş. / İncinen incitenden."

Aklımda "Kemalde noksan imiş, incinen incitenden" sözleri kalmıştı. İnternetten baktım. Kemal Sayar, Yeni Aktüel dergisinde daha önce yazmış da bu müthiş hayat dersini. Hem de ne güzel yazmış:

"Bunu ben bir diş hekiminden dinledim. Ona da Alvarlı Efe söylemiş. Bu dizeleri bana incinmişliğinin dip müziği olarak fısıldadı. Dedi ki: Dünya incitenlerle dolu. Ama olgunluk incinmemeyi bilmekte. Kin tutmamakta. Bağışlamakta. Şimdi içimde yün eğirir gibi bir sabır eğiriyorum kendime. Sövene dilsiz gerek diyerek. Öfkenin kor ateşini, içimin dehlizlerinde soğutup adam ederek. İnsan bu, bir sözden, bir halden, bir dudak kıvrımından inciniyor. Bazen bir susuştan, bir dalgınlıktan inciniyor. "Bir bulutun yer değiştirmesinden" alınıveriyor. Sen ol ki incinmemeyi başar. Sen ol ki inciten senin yüzünde yeni bir hayatı okusun. Ol ki öfkeden oklar saplanmasın ruhuna, ol ki intikam seni esir almasın. İnciten ne yaptığını bilmiyor ama bak sen biliyorsun. Bırak kin kindarların, hınç zalimlerin, kötülük kötü kalplilerin olsun."

Günün gerçeğine ne kadar da uyuyor bu sözler…

IBM Türk"ün yeni yüzü

Dün bizim gazetede IBM Türk"ün başına getirilmiş olan, çiçeği burnunda Genel Müdür Isabel Gomez Cagigas"ın haberi vardı. Demiş ki: "Dünya hızlı değişiyor, fakat Türkiye daha da hızlı değişiyor… Türkiye her geçen gün daha da cazip bir ülke haline geliyor."

Bu yıl IBM"in Türkiye"deki varlığının 75 yılını kutladıklarını anımsatan Isabel Hanım, "Bir çok ülkede 75 yıllık IBM yok" diye eklemiş. IBM"in 5 ana bürosu olduğunu, firmanın bununla gurur duyduğunu da genel müdürün açıklamalarından öğreniyoruz.

75 yıldır yakası sımsıkı bağlı, son derece ciddi (ağır, kurumsal) ve belki biraz da asık suratlı algısı yaratan IBM"in (11 yıl boyunca içlerinde olduğum zamanlardan bilirim, çalışanları kesinlikle böyle değildir) İspanya"dan gelen yeni patronu, Latin kökenliliğinin verdiği, sıcak kanlı, canlı, heyecanlı tavrı ile Türkiye"de basın ve kamuoyu ile net ve açık iletişim kuracağının sinyallerini de vermiş.

Yanılmıyorsam ilk kez bir kadın Genel Müdür geliyor IBM"e… Ve yine yanılmıyorsam, iletişimi bir risk olarak değil, genel müdürün kurumsal itibara yönelik en önemli işlevlerinden biri olarak gören bir yönetici iş

başında. Hoş geldiniz

Isabel Gomez Hanım…

11 yıl önce
BDP kriz iletişimini doğru yönetti
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler