|
Bir ölünün ardından bu kadar sövülür mü?...

İngiltere"de bir ölünün arkasından takınılan bu düşmanca tavrı bizlerin kavraması çok zor. Bu lanet, bu küfür… Hem de bir ölünün ardından…

Bugüne kadar bir tek cenaze töreninde bile müteveffanın ardından ona hakkını helal etmediğini söylemiş tek bir Müslüman tanıyor musunuz?..

Tamam… İnsana boşuna "Demir" lakabı takmazlar. Margaret Thatcher, ödünsüz tutumlarında ısrarlı olduğu ve tavizin t"sini bilmediği için bu isimle anıldı durdu. Madenci sendikacılara karşı geçit vermeyen politikası ve Falkland savaşı gibi akıllarda kalan çok önemli iki demirden stratejisinin İngiltere tarihinde nasıl bir iz bırakacağı belli.

"Maggy öldü! Pislik öldü!" diye haykırıp sevinç gösterileri yapanları destekleyebilecek bir kültür ve değerler manzumesinin içinden yetişmemiş olmamız, "Batı maneviyatını kaybetti" diyen yine bizzat Batılı ve itirafçı entelektüelleri anlamamıza engel değil.

Ben Margaret Thatcher"i ancak bir belgeselden sonra tarihte yerli yerine oturtabilmiştim. Birkaç kez izlediğim Naomi Klein imzalı belgeseli hararetle tavsiye ederim. Adı "The Shock Doctrine"… Özünde Milton Friedman"ın ABD ve dolayısıyla dünyaya sunduğu ve Türkiye dahil pek çok ülkede yıllarca hayatiyet kazanmış bir sistematiğin öyküsü; Chicago Boys"un, Şikagolu çocukların öyküsü…

Tabii bir de o film... Dünyaya izini bırakmış bu kadını anlamak için. Başrolünü Meryl Streep"in oynadığı The Iron Lady"yi…

Allah rahmet eylesin…

On numara bir reklam: n11 !

Reklam dünyasında "cinfikir" o kadar öne çıktı ki, "Ay çok şeker!", "Aman ne kadar komik!", "Çok ilginç yahu!" benzeri ifadeler o kadar ağırlık kazandı ki, işin iletişim stratejisi, derinliği, satışa hizmet boyutu, tutarlılığı, yönü, yani işin "aslını" ara ki bulasın…

Uzunca bir süredir ilk kez bir reklam bu kadar dikkatimi çekiyor. Doğuş Grubu"nun bir Güney Kore şirketi ile ortak girdiği e-ticaret hizmeti veren sitesi n11"in reklamlarında iletişimin olmazsa olmaz 3 öğesinin 2"si mebzul miktarda var: Yaratıcılık, tutarlılık… Üçüncü öğeyi zaman içinde göreceğiz: Süreklilik. Yani bu reklamın dilinde, vaadinde, tarzında ortaya konmuş yaklaşımın sürdürülebilirliği…

Örneğin, reklam filmine tüm sempatikliği, tahrik edicilikten eser olmayan çekiciliği, son derece sıcak oyunculuğu ile n11"in marka yüzü olmayı fazlasıyla hak eden Yasemin Allen ile uzun süreli bir anlaşma yapılmış mı? Ya da bu işe imza atmış olan ajans ve kişilerle?..

Yasemin kızımız bazı dizilerde oynamışmış. Ben hatırlamıyorum. Ancak bu kampanya belli ki onun yolunu açacak. Ne yazık ki Türkiye"de "şöhret iletişimini" adam gibi yöneten prodüksiyon kuruluşları yok. Bu, ne "hangi işe yaradıkları" tartışılır şöhret menajerlerinin işidir, ne de basın danışmanlarının (!) ya da PR"cıların… Bu, kapitalizmin popüler kültür içinde oluşan son derece karmaşık (sofistike) üretim süreçleri için geliştirdiği ciddi bir "Prodüksiyon Firması" mantığı içinde çözülür ki, bu bilinç ve yatırım anlayışı Türkiye"de ne yazık ki, ancak bir iki sanatçımıza nasip olmuştur… Gerisi popüler kültür alanında çok çalışıp az kazanan, iyi niyetli ancak "hudayinabit" (bu kavramın TDK"deki karşılığı çok hoştur) sanatçı arkadaşlarımızın bireysel debelenmelerine kalmıştır…

Umalım, Yasemin hanım kızımız "şöhretini" doğru yönetmeyi bilsin…

n11"in reklam filmi tabii ki sadece o şirin oyuncusu ile dikkat çekmiyor. Cıngıl da son derece doğru. Neden "doğru"… Bir: Yalın… İki: Birden fazla dinlendiğinde rahatsızlık vermeye başlamıyor. Filmde olduğu gibi her dinleyişte başka bir köşesini "keşfettiriyor."

Animasyon kullanımı da yerli yerinde. Böyle bir "cinlik" yakalandı, genellikle suyu çıkarılır, genç kız o ekrandan bu ekrana dalar durur. Hayır… Burada bir kez kullanılmış o numara…

Velhasıl, emeği geçen herkesi kutlayacağımız pırıl pırıl bir reklam olmuş n11…

Kılıçdaroğlu"nun PR"ını yapmak...

Akil İnsanlar Heyetinde yer alan isimlerin AK Parti"ye yalakalık yaptığına dair ithamlar var ya.. Bakın "ithamlar" diyebiliyorum; "görüşler" demek mümkün olmadığı için. İçinde hem "yalakalık" hem de "görüş" sözcüklerinin bulunduğu bir cümle kurulabilir mi? Fikir sahibi olmak başlı başına bir duruştur ve "şahsi menfaati uğruna yalakalık amacıyla fikir satan" birinden, kendisinde olmayan bir fikri satın alacak bir siyasi hareket ya da kadroyla değil memleket, mahalle maçı bile yönetilemez.

Bu nedenle canı iktidara yüklenmek isteyip de arada Akil"lere laf çakmaya çalışanlara yanıt verme çabasının "avara kasnak" misali boşa dönen ve kimseye de faydası olmayacak bir fazladan çaba olduğunu söylemekte yarar var.

Prof. Dr. Yücel Sayman"ın haberx.com adlı internet sitesinden Hülya Okur"a verdiği röportajın "Ben hükümeti kullanıyorum" diyen başlığını görünce bu ifadenin yazının girişinde belirttiğim nedenlerle bir "savunma" refleksiyle söylenmiş olabileceğini sanmış ve "Ne gereği var ki?" diye düşünmüştüm...

Yanılmışım. "Bu görevi hükümet layık gördüğü için mi, gerçekten bir şeyler yapabileceğinize inandığınızdan mı kabul ettiniz?" sorusuna sayın Sayman"ın yanıtını görelim:

"Çözüm, AK Partinin projesidir. "Çözün ama AK Parti"yi destekliyor olmayın, kullanılmayın" diyorlar. AK Parti kurulmadan önce, Tayyip Bey"in ismi yok, PKK kurulmadan önce ben siyaset yapıyordum, demokrasi inancım vardı…

Benim her gittiğim yerde savunduğum, ama kitleleri harekete geçiremediğim bir yerde AK Parti, 69 kişiye "Buyurun yapın, ne yaparsanız yapın, çözüm sürecine katkıda bulunun" diyor, bir çerçeve koymuyor, serbest bırakıyor, ki doğalı da o.

Benim projem açısından söyleyebileceklerimi söyleme, hatta bunu talep haline getirme imkanı bana veriliyor. AK Parti bana bu imkanı vererek nasıl beni "kullanıyor" oluyor? Ben de tersini söyleyebilirim, "Ben hükümeti kullanıyorum"; ben de öyle bakarım. Kafalar niye tersini söyleyemiyor?"

Akil İnsanlar"ın AK Parti"nin PR"ını yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu için de "Çözüm önerisini CHP getirseydi ve Akil Adamlar"ı Kılıçdaroğlu kursaydı da ben de o"nun PR"ını yapsaydım" diyen Yücel Sayman"ın bu açıklaması, galiba, "fikir sahibi" olup da, "yalaka" türü lumpenvari sataşmalara ihtiyaç duymadan, sürece dair soruları olanlar için yeterince aydınlatıcıdır.

11 yıl önce
default-profile-img
Bir ölünün ardından bu kadar sövülür mü?...
Yazarların büyük yanılgısı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!