|
Hayal gücü ve deneyim

Büyükelçiliklerde telekulak vakalarının haber değeri yokmuş. Bundan daha doğal ne olabilirmiş...

Sanırsınız ki, haberin özü bu kadarla kalıyor da, önemsiz olan skandalın boyutları dışişleri tecrübesi olmayan gazeteciler tarafından abartılıyor. Sanki NSA"den (Ulusal Güvenlik Ajansı) haberler sızdıran Edward Snowden, sadece büyükelçiliklerin dinlendiğini söylemiş. Der Spiegel de Almanya ile Amerika arasındaki gerilimin bir sonucu olarak haberi allayıp pullamış.

Meslekte tecrübesi olanların, yaşadıkları eski dönemlerin koşulları ve de hatıralarıyla büyülenmiş bir ruh haliyle günümüzü değerlendirmeye çalışmalarını anlamak mümkün elbette. Dış ülke başkentlerindeki büyükelçilik odalarında birbirlerine "sus!" işareti yaparak fısıldaştıkları o eski tekinsiz zamanları sadece kendileri yaşadı ve şimdikiler bu sıradan, alışılmış gerçekliği bilmiyor zannedebilirler. Kendi tecrübelerini "her şey" zanneden bu yaklaşım tarzı bana büyük denizci (aynı zamanda okyanusbilimci) Kaptan Cousteau"nun şu cümlelerini hatırlattı:

"Deneyim, değişimden korkmayı öğretir. Deneyim düş gücünü öldürür. Deneyim insanları muhafazakâr yapar. Gelecekteki tehlikelerle baş etmek geçmişin bilgeliğini değil, düş gücü gerektiriyor."

Deneyimleri konusunda kimsenin kuşkusu olmayan birinin, yaşadıklarının tümünü sadece "yaşanmışlık ve edinilen dersler"e indirgemekten kurtaran bu sözlerini "kulağa küpe" olarak bir yerlere not etmekte yarar var. Hepimiz, bazen (ya da sık sık) tadını kaçırtacak kadar deneyimlerimizi abartabiliyoruz çünkü.

Olay, büyükelçiliklerin dinleniyor olmasından çok ötelere, "Amerika sonrası dünya"da, merkez dışında kalanların yükselişine ve dev rekabetine, kıtalararası füzelere, nükleer silahlara ve bu silahların ateşleme şifrelerini sızdırabilecek sibercasus yazılımlara kadar uzanıp gidiyor ki, vallahi bizim fakir "meslek tecrübelerimiz" bu kadarını ihata etmeye kesinlikle yetmeyecektir…

Bir demet basın bülteni ve gündelik hayatımız

Türkiye"nin iktisadi dengelerinin ne âlemde olduğunun en güzel göstergesi bize gelen basın bültenleridir. Bunlar bazen azalır; durma noktasına kadar da gelir… Oysa şu anda adeta yağmaktalar… İlk günlerin gerginliği ve tereddüt durumu atlatılmış gibi… Aşağıda, son iki günde gelen -haber merkezimize değil, köşe yazarı olarak şahsen benim adıma- basın bültenlerinden bir tutamını buraya alıyorum… Genel havayı koklamanız adına. Gelecek tepkiye göre bu özetleri aralarla vermeye devam ederiz. Bazıları büyük rahatsızlık duysa da, Türkiye"de sosyal ve ekonomik hayat normalleşiyor galiba:

Bizcon, 2012 yılında satış gelirlerini yüzde 40 oranında artırarak İnterpromedya tarafından düzenlenen Bilişim 500 listesinde 217"inci sıradan 178"inci sıraya yükseldi. (Serhat Özkütükçü, Denove PR)

Pagder, fuar ve iş gezileri, UR-GE projeleriyle sürdürdüğü ihracat atağına, yurt dışında ihracat ve tanıtım ofisleri açarak devam etme kararı aldı. (Züleyha Güvener, Mediaetik)

Ramazan boyunca gelenekleri sofralara taşıyan Türkiye"nin pastacısı Özsüt, bayramda da tatlarıyla ve şıklıklarıyla göz dolduran çikolatalarını lezzet severlerin beğenisine sunuyor. (Naz Çekem, Ajans PR)

Coğrafyalar ötesi bir giyim tarzının temsilcisi Silk & Cashmere; dünyanın en zengin saf kaşmir koleksiyonunu üreterek özgün ve evrensel olmanın sırrını yakaladı. (Arzu Mildan, Effect PR)

Türkiye"nin peynir uzmanı Ekici Peynir, hem kendi çalışanlarıyla hem de sektör paydaşlarıyla farklı bir platformda buluşmak için "Ekici Akademi"yi hayata geçirdi. (Pelin Öktem, Communication Partner)

Sealed Air"in işbirimi Diversey, profesyonel hijyen sağlayan ürün ve sistemleriyle yaz mevsiminde de havuzlu işletmelerin, komplekslerin ve sitelerin hayatını kolaylaştırıyor. (Selen Filiz)

Türkiye"nin ilk kez ev sahipliği yaptığı FIFA 2013 U20 Dünya Kupası"nda, 24 ülke milli takımının mücadelesi devam ediyor. Şampiyonanın sponsoru ve resmi maç topu sağlayıcısı Adidas ise, düzenlediği yarışma ve kampanyalarla çok sayıda tüketiciye maçları canlı izleme fırsatı sundu. (Aslı Kurukafa, Ogilvy PR İstabul)

Finansbank"ın "Bizce Mümkün" anlayışıyla hayata geçirdiği Kamu İhtiyaç Kredisi, kamu çalışanlarına uygun fiyatlar ve birçok avantaj sunuyor. (Nihan Karagöz, Effect PR)

Faros Hotel Taksim, TripAdvisor"da gezginlerden tutarlı şekilde mükemmel yorumlar alan ve dünya çapında nitelikli işletmeler sınıfına giren işletmelere verilen Mükemmel Misafirperverlik Ödülü"ne layık görüldü. (Eylül Erten, Hİ Sorumlusu)

TNT Ekspres Türkiye Bayan Futbol Takımı ilk kez katıldığı TNT World Cup 2013"ten kupayla döndü. (Ayçin Noyan, Medyaevi)

Caffè Nero"nun yaz aylarındaki yeni üyesi Frappè Créme ile bunaltıcı sıcaklardan korkmayın. Buz gibi içeriğiyle serinletici bir mola verdiren Frappè Créme, çilek, muz ve hindistancevizi gibi tropik içerikleriyle yazı damaklara taşıyor. (Duygu Derun, Contactplus)

Abonelerinin hayatını kolaylaştıran ürün ve servislerle öncü operatör Vodafone"un yepyeni kanalı Kolay TV"de kolaylıklar sezonu başlıyor. (Uğur Sayın, RedUnit)

31 Temmuz"a kadar Aqua Florya alışveriş merkezini ziyaret eden Avealılar, Krispy Kreme ve Köfteci Ramiz"den çeşitli indirim ve hediyeler kazanacak. Avealılara İstanbul Akvaryum biletleri ise yüzde 20 indirimli olacak. (Mehtap Halıcı, Cohn & Wolfe)

LG, Ticari Tip Klima (SAC) dizayn ve kurulum sürecini kolaylaştırmak için kapsamlı seçenekler sağlayan, kullanıcı dostu LATS yazılımlarını kullanıcıların beğenisine sundu. (Selin Özbiçer, Caretta)

Reklam sanat değildir

Avea"nın yeni amblemi enerjik, sempatik ve son derece kuvvetli… Hayır "çalıntı"!.. Yok canım "esinlenme"!.. Basbayağı "intihal"…

Şu reklam dünyasında taşlar bu konuda bir türlü yerine oturmuyor. Sanki, ortada bir sanat eseri var ve birileri bu sanat eserinin benzerini yaparak kandırıyor dünyayı. Kendisini yaptığı işten daha çok önemseyen ve sanatçı olmamalarına rağmen, sanatçı sanan insanların olduğu başka hangi sektör var acaba?

Reklam filmi yönetmenlerinin aklı başında bir ikisi dışında neredeyse hepsi birer Fellini, Visconti, Kubrick, Wenders… Metin yazarları, Brecht, Dostoyevski, Proust… Sanat yönetmenleri, anlaşılmamış ressamlar… Reklam işleri dışında piyasada bir şekilde karşılığını bulan ürünleri var mı? Hayır yok. Peki niye o afra tafra…

Bir de birbirlerine çemkirmece. "O senaryo benden çalıntı!", "Bu fikir aslında benden çıkma", "Şu işin "yaratıcısı"(!) benim"…

Oysa yapılan iş, ticari bir sürecin bir parçası olmaktan başka bir şey değil: "Bir fikri, bir hizmeti, bir ürünü nasıl satarım, insanların algısını nasıl değiştiririm, kitleleri nasıl ikna ederim?" Hepsi bu. Sonuçta başarı konusunu geniş hedef kitle belirliyor, sanat olayında olduğu gibi daracık sanat çevreleri değil…

Reklam dünyasının yaptığı iş sanatlıdır tabii ki. Sanatta olan türden yaratıcılık belki değil ancak buluşçuluk vardır işin içinde. Reklam verenin hedefini tutturacak fikirleri bulmaktır aslolan. E, o zaman bu didişme niye? Bırakın kitleler karar versin, reklamın etkili olup olmadığına. Çünkü "iş"te nihayetinde son sözü söyletecek olan etkililiktir.

Ha bu arada amblem ile logo hâlâ karıştırılıyor… Avea amblem eklemiş logosuna; logosunu değiştirmemiş yani… Olay bu…

11 yıl önce
Hayal gücü ve deneyim
Türk solunun Kürt sorunu
Hür olmak hakkında
Kurucu Meclis, "Türk milleti" miydi?
Halid bin Velid’in işten çıkarıldığının belgesidir
Kur"an mı Risale mi okumak sevaptır?