|
Helal olsun Fatih Terim!

Fatih Terim, "iletişimde yerellik" ve "algılama yönetimi" açısından olağanüstü pozitif örnekler ve iz bırakan zaferleriyle ülkemizin ender liderlerden biridir. Ayrıca Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. Böyle bir kahramanla çatışma noktasına gelmek sadece Galatasaray Kulübü başkanı için değil, kulübün itibarı için de hayli risklidir. Fatih Terim"i başarısının zirvesindeyken, hem de Türk futbolunun gündeminde BJK-GS maçından sonra çıkan (çıkarılan) olaylar tazeliğini korurken bu kararı almanın, hangi amaca hizmet ettiğini anlamakta zorluk çektiğimizi ifade etmeliyiz.

Fatih Terim"le uzun yıllara dayanan şahsi dostluğumuzu bir kenara bırakmak zor olsa da her Galatasaraylı gibi ben de Kulübün ve Türk futbolunun geleceği adına bu kararla irkildiğimi ifade etmeliyim.

"Temelden" girerek üç yıl için satın aldığımız ve iki yıl daha uzattığımız kombine kartlarımızı arkadaşlarımız iade etmeyi bile düşündüler; çünkü onları Fatih Terim için almışlardı.

Televizyonlarda izliyorum... Her büyük lider gibi Fatih Terim"i de haşlamaya çalışanların sayısı az değil. Ancak onu taçlandıranların sayısı çok daha fazla. Beni ise ilgilendiren, nihayetindeki algılama olacak. Uzun vadeli bakıldığında, örneğin 50 sene sonra Ünal Aysal"ı kaç kişi hatırlayacak, Fatih Terim"i kaç kişi...

Yazık ki ne yazık...

Fatih Terim, bu ülkenin ortak ruhi şekillenmesindeki ikon isimlerden biridir ve örneğin Nasreddin Hoca"dan başlayarak Gazi Mustafa Kemal"e, Neyzen Tevfik"e, Adnan Menderes"e, Aşık Veysel"e, Bülent Ecevit"e, Sezen Aksu"ya, Recep Tayyip Erdoğan"a uzanan çok sayıdaki "namus ve gönül" bahsinde açık ara öne çıkacak isimlerle aynı dairede yerini almıştır. Siyasi ya da sportif anlamda "Taraftar"dan söz etmiyorum. Çok uzun yıllara yayılmış, zaman içinde anlamlayan pratiklerle izini bırakmış, anılaşmış, sevgi dolu bir dünya bu... Senden, benden, onlardan bağımsız...

Yabancı dillerde birebir karşılığı olamayacak kadar özgün, tamamen bizlere ait bir duygu alanı olan "Namus ve gönül" dairesinde nabızları tutan, damarlardaki tansiyonu hisseden ve sadece erbabına has özel bağlarla aynı frekansta olması gerekmediği halde; bu dünyayı anlamaya bile çaba göstermeye üşenenlerin, üstelik de üzerlerinden atmaya çalıştıkları, zaman gereği bir hayli "gecikmiş modernist" hallerinden galiba pek çoğumuza gına geldi.

Fatih Terim Hoca, "Hakkınızı helal edin" demiş... Helal olsun, diye karşılık vermek boynumuzun borcu. Ne kadar hakkımız varsa...

İlahi Cem Boyner

İletişim açısından son yılların "ayağına kurşun sıkanlar" listesinde kimler var, diye bir soran olsa, ilk sırada sayın Cem Boyner"in adını zikretmek gerekir.

Boyner Holding Başkanı"nın, Asyalı perakendecilere seslenirken, "Ortalama dediğimiz müşteri ucubedir" diyen tespiti de iletişim açısından "kendi ayağına kurşun sıkma" ve "Her söylediğin doğru olsun / Her doğruyu söyleme" ilkesine ters düşen türden örneklerden en yenisidir.

Bu türden "çarpıcı" (!) açıklamaları gündeme düştüğünde sayın Boyner"in, daha önceki iki beyanı ister istemez aklıma geliyor. "Vücut elektriğim yüzünden kol saatim geri kalıyor" demişti de, TÜBİTAK bile işin içinden çıkamamıştı. Kendi ayağına kurşun sıkan beyanlarından ikincisi de av tutkusu ile ilgiliydi.... Afrika"nın Miombo Ormanı"nda 40 metreden ateş ederek önce omuzundan sonra kalbinden vurup, (kendi ifadesiyle "tekrar tekrar kalbine nişan alarak"...) canından ettiği bufalonun hayaleti, zaman zaman görünür gibi oluyor mudur, diye düşünmüşlüğüm bile vardır.

Göğsümüzü kabartan, bu köşede de bahsettiğim, 7 trilyon dolarlık iş hacmini temsilen 30 ülkeden 7 bin perakendeciyi İstanbul"da konuk eden Asya Pasifik Perakende Kongresi ve Fuarı"nda yabancı konuklar, bu açıklamalar karşısında şaşırıp kalmışlar. Sayın Boyner, bu konuşmasında da kutup ayısı anılarından söz etmiş ve Alaska"da rehberinin "İz varsa kutup ayısı orada yoktur. İz olmayan yerlerde arayacaksın ayıyı." ifadesine gönderme yaparak, "Biz de mağazalarda olan değil olmayan şeylere bakacağız" demiş.

Bakmış bakmasına da; bundan sonrasında en doğrularla, en yanlışlar içiçe geçmiş.

Sayın Boyner, bilindiği gibi çok başarılı bir işadamıdır. Yarattığı markalar, perakende sektörü tarihinde önemli yer tutacaktır. Kendisinin, pek çok konferansını dinledim ve analizlerinden çok şey de öğrendim. Ancak, özgüven patlaması mı diyelim, her lider gibi yalnızlığına mı bağlayalım; yoksa içtenliğine, naifliğine mi? Bilemiyorum... Bu konuda bildiğim iki şey varsa biri; çam devirme konusunda benden hiç aşağı kalmadığıdır. Diğeri de çamlar devrilirken, başkası değil deviren zarar görür. Bu nedenle kendisini gayet iyi anlıyorum.

İlahi Cem Boyner.

11 yıl önce
Helal olsun Fatih Terim!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset