|
Türkiye"nin kırılgan itibar algısı

İngiliz basını, Manchester United-Real Madrid karşılaşmasını yöneten FIFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır"ın kırmızı kartına ateş püskürdü. Yetmedi; İtalyan spor basını da Cüneyt Çakır"a veryansın etti.

Aynı akşam bizdeki pek çok yorumcu, böyle bir maçta hakemin bizim ülkemizden seçilmesinin Türkiye adına büyük bir şans oluşturduğunu, ancak bu yanlış kararla bizim itibarımızın çok zedelendiğini söylediler. Pek nadir de olsa Çakır"ın kararının arkasında duranlar da vardı.

Olay bir kere daha gösterdi ki, Türkiye"nin algısı son derece kırılgandır.

ABD"de 11 Eylül olur, adamlar okulun kulesine çıkıp öğrencileri ya da sinemaya dalıp seyircileri kurşunlar; ancak dünyadaki hiçbir ülkenin dışişleri makamlarının aklına ABD"deki vatandaşlarını "orası güvenli değil" diye uyarmak gelmez.

Sarai Sierra"nın öldürülmesi, arkasından ABD sefaretinin kapısına canlı bomba saldırısı, Amerikan resmi makamlarından Türkiye"deki ABD şirketlerine ve vatandaşlarına resmi yazı yollamasına yetmiştir: "Aman dikkat edin. Güvenlik problemi var."

Uluslar arası itibar ne zaman bu kadar kırılgan olabiliyor? Eğer ekonomi, finans, üretim gibi alt yapı konularında (sert güç - hard power) olduğu kadar, kültür ve değerlerinizin; hukuk, çevre, insan hakları gibi alanlardaki uygulama ve iletişiminiz (yumuşak güç - soft power) başarılı olamazsa, itibarınızın kırılgan olması mukadderdir.

Bu hususu dünkü basın toplantısında Eskişehir Valisi Dr. Kadir Koçdemir çok net ve çarpıcı bir şekilde bir şekilde vurguladı. Konu, Bu yıl Eskişehir"in Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak belirlenmesi ve yıl boyunca pek çok ülkenin katılımıyla düzenlenecek etkinliklerdi.

Vali dedi ki: "Türkiye ekonomik alanda elde ettiği zaferleri yumuşak güç olarak da hak ettiği ölçüde hayata geçirmelidir."

Bir kez daha ifade edelim: Türkiye"nin devletten devlete yürüttüğü ilişki yönetimi (dış politika), güneş, deniz, kum, yemek, otel pazarlaması (turizm tanıtım) alanlarındaki başarısı, başka ülkeler halkları nezdinde itibarı sağlamlaştırmak için yetmez. O ülkelerin halklarının algısının yönetilmesi (kamu diplomasisi) şarttır.

Kendi içinde tutarlı olabilmek...

Terör meselesini bitirme konusundaki hükümetin hassasiyeti ve ısrarı ayan beyan ortadadır. Sayın Devlet Bahçeli"nin de PKK ile müzakere bile edilmemesi konusundaki hassasiyeti ve ısrarı ayan beyan ortadadır. Yani iki partinin duruşları son derece net ve tutarlıdır…

CHP"nin hassasiyetleri ve ısrarları ise ne yazık ki yamalı bohça gibi farklı renk ve desenlerde varlığını ortaya koymakta, lider ise çizdiği rotada zik zak ya da yalpalama diyebileceğimiz bir seyir izlemeye devam ettiği algısını yaratmaktadır.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu"nun "verdiği krediyi geri alma" konusu, Pazartesi günü Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin"in başkanlığında biraraya gelen Parti Meclisi"nde (PM) gündeme gelmiş.

Bazı PM üyeleri demiş ki:

"Biz hükümete kredi açtık diyoruz ama bu zabıtlar, AKP ile Öcalan"ın nasıl bir ittifak içinde olduğunu ortaya koyuyor. Başkanlık, Anayasa konusunda nasıl bir plan yapıldığını gösteriyor. CHP, bu aşamada bu konuda yeni bir tutum belirlemeli"

Nasıl bir tutum? Şöyle: İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, demiş ki:

"Öcalan"la Anayasa yapmayız, bu kabul edilemez. Eğer bu konuda bir görüşme süreci yürütülecekse bu Meclis zemininde olmalı ve BDP muhatap alınmalı."

Ankara Milletvekili Levent Gök de şöyle demiş:

"Biz AKP"nin gizli pazarlıklarının tarafı olmayız."

Bu toplantıyı haber yapan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ayşe Sayın" hanımın şu satırları da ilgi çekici:

"Toplantıda, "İmralı ile başlayan görüşmelerle ilgili parti olarak görüşümüzü ortaya koymalı, netleştirmeliyiz. Bunu genel başkanın olduğu bir toplantıda yapmalıyız" görüşünü savunan 20"nin üzerinde milletvekili, PM"nin olağanüstü toplanması için imza topladı. Toplantıyı yöneten Keskin, "Gündemde böyle bir şey yok. Böyle bir şeyi sonradan vermeniz normal değil ama neyse kabul ediyorum" diyerek olağanüstü toplantı talebine ilişkin imzaları kabul etti. CHP tüzüğüne göre en az 11 imza ile PM"nin olağanüstü toplanması talep edilebiliyor. Olağanüstü PM toplantısının 16 Mart"ta yapılmasının beklendiği öğrenildi."

Hemen ertesi gün Meclis Grup Toplantısı"nda konuşan Sayın Kılıçdaroğlu Başbakan"ı "Öcalan"ın kader ortağı" olmakla itham ederek, "Millet, kendi kaderi üzerine yapılan pazarlık ve anlaşmaları terör örgütü liderinin ağzından öğrenmek gibi bir zillete mahkûm edilmiştir" deyiverdi.

CHP liderinin partisi adına kredi verdiği günden bu yana kaç gün geçti? İnsan merak ediyor: Nasıl bir çözüm süreci tahayyül etmişti acaba? Kredisini esirgemeyecek ve kamuoyuna da ilan edecek kadar bir beklentisi vardı demek ki. Bu beklentiyi ortadan kaldıran gelişmeleri Sayın Kılıçdaroğlu"nun çözüm sürecinde değil, kendi partisinin içinde araması gerekmiyor mu?

CHP"nin sürecin neresinde olduğunu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlemesi, ülke menfaatinedir. Yoksa, AB konusunda, Kıbrıs meselesinde, Suriye hakkında, Kuzey Irak analizinde nerede durduğu bir türlü netlik kazanmayan CHP"nin hanesine yeni bir "flu" (belirsiz) konu olarak eklemlenir bu süreç. O zaman da yazık olur. Çünkü ancak CHP, mevcut süreç içinde ya da önereceği yeni bir yolda, yapıcı bir yaklaşımla katılırsa, barış tam olarak tesis edilebilir…

Kimseyi taklit etmedi

Bu özlü cümleyle Selami Şahin, 40 yıllık arkadaşı rahmetli Müslüm Gürses için bana göre en doğru tespiti yapmış.

Kimseyi taklit etmeyenlerin, "sıradışı" özellikleriyle alanlarında "kalburüstü insanlar" olduklarını söylemek sanırım çok iddialı ve "seçkinci" bir ifade olmaz. Kimseyi taklit etmeyenler, aynı zamanda alanlarında bir tür lider ve "iktidar"dırlar. Lider oldukları için gelişmiş bir ego"ya ve bu ego nedeniyle de ister istemez "yalnızlığa" mahkûmdurlar, aslında.

Gelgelelim Müslüm Gürses benim bu tespitlerimin de dışında kalacak kadar "sıradışı ve özel" biriydi... Egodan da, iktidardan da mahrum ve katiyen yalnız olmayan biri… Zincirlikuyu Mezarlığı"nda Anadolu"nun dört bir yanından kopup gelen ziyaretçileri onu son yolculuğunda yalnız bırakmadı.

Nur içinde yatsın.

11 yıl önce
Türkiye"nin kırılgan itibar algısı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler