|
"Yabancılaşma" ancak bu kadar anlatılır

Engin Günaydın, Balçiçek Pamir"in TV programında, "Kendimi bu ülkenin vatandaşı olarak göremedim..." demiş.

Helal olsun usta oyuncuya!.. Her şeyi net ve sade bir şekilde ifade edivermiş… Film festivallerimizle sinema seyircisi arasındaki uçurumu anlatıvermiş. Sosyal demokratların yıllardır kaderleri haline gelen seçim yenilgilerini; gazetelerin, dergilerin neden çok satmadığını; neden kimsenin olması gereken miktarda kitap okumadığını; alt yapı meselelerine odaklanmış olan yönetimlerin kültür konularında neden yaya kaldıklarını…

Günaydın, "Ne yazık ki, 400 km Doğu"da bir annenin rahmine düşmüşüm" diye hayıflanan; Fransa"dan Türkiye"ye gitmek üzere uçağa binerken orada kalan arkadaşlarıyla kucaklaşıp espri yollu da olsa, "Sılaya gidiyorum!" diye hüzünlenen "ecnebi Türk" aydınlarından çok daha dobra ve açık sözlü geldi bana…

Yıllarca anlayamamıştım, Alman entelektüeli Alman, Fransız entelektüeli Fransız olmaktan, İtalyan da aslanlar gibi İtalyan olmaktan hicap duymak bir yana tam tersine gurur duyarken, bizimkilerde bu eziklik niye, diye.

Milli kültürüne ve halkına, bu kadar yabancı düşmüş başka hangi ülke aydını vardır acaba? Duble yollar ülkeyi sarıp, demiryolları abat edilip, Haliç kurtarılırken neden dünya çapında ses getirecek bir Mevlana – Şems müzikali (ya da filminin) yapılamamış olmasını, Batı"nın el atmadığı hiçbir besteci ve yazara (bazı durumlarda ise sadece bunlara) neden sahip çıkılmadığını anlamamıza bir nebze olsun yardımcı oldukları için Engin Bey gibi sanatçılara teşekkürü borç bilmek lazım.

Bir de şu Batılı aydınların orijinalleri, Doğu"ya ve İslam ilim irfanına hayranlıklarını dile getirmeseler, "Batı maneviyatını kaybetti!" türünden serzenişlerde bulunmasalar, ekonomik açıdan bizden beter hallere düşüp yerlerde sürünmeseler, ne iyi olacak değil mi, Engin Bey?..

Burak Özçivit Clear"e yakışmış

Reklamlarda şöhret kullanımı hep başarılı sonuç vermeyebilir… Her zaman olumlu sonuç alanlar yok mudur? Vardır… Örneğin Cem Yılmaz"da benim bildiğim "boş yoktur"… Reklamında oynadığı her markanın ticari başarısında etkili olmuştur. Amaç da budur zaten: Ticari başarı! İletişim yönetimini ilişki yönetiminden ayıran en önemli unsur yani.

Bu nedenle reklam filminin güzeli çirkini, değil; doğrusu yanlışı; çalışanı çalışmayanı olur… Son gördüğüm reklamlar içinde bende çalışacağı algısı yaratanlardan biri de hiç şüphesiz Burak Özçivit"in oynadığı reklam filmi "Clear Men: Hayatın her sahnesinde sıfır kepek."

Muhteşem Yüzyıl"daki Malkoçoğlu Bali Bey rolü ile parlayan Özçivit"in adını yazarak filme girmeleri de "doğru"; çekilen filmdeki görsel efekt ve teknikler de, oyunculuk da, müzik de ve nihayet kilit mesajlar da. Clear"ciler satışa ne kadar yansıdığını da bildirirlerse, tahminimizde yanılıp yanılmadığımızı da görürüz… Bu arada Clear"in kadın için olan ürününe o kadar önemi mi vermiyorlar, bizim mi gözümüzden kaçmış; anlayamadık.

Türkiye bu manzaraları hak etmiyor

Her sene istatistikler yayınlanır… "Bu yıl Doğu Güneydoğu Anadolu"da 5 bin küsur kişi damda uyurken düşüp öldü…"

Sıcaklardan kaçan halkımız kendini evlerinin çatısına atıyormuş. Ancak uykuda iki tur dönünce ortaya çıkabilen bu tür ölüm, önlem alınsa mukadder olmayacakmış belki de. İki üç tuğla yüksekliğinde dam çevresine örülecek bir yükselti mesela? Ama hayır. O yöre halkı, "Yine yaz geldi… Yine binlerce insan uykuda telef olacak" diye sonucu beklermiş, sanki…

Bir bunu anlayamadım, bir de şu her sene kurban keserken kendilerini doğrayan acemi kasapları… Bu yılki sayı 3.300 civarındaymış. Bir millet ancak bu kadar aşağılanır. "Efendim, tahminimize göre 2013"de 4.000 kişi kendisini keser"… 2023 vizyonunu konuşan Türkiye"de olur mu böyle bir memleket manzarası?..

Belediyelerin bu kadar özen göstermesine rağmen hâlâ kaçan boğa muhabbetleri… Dini vecibe yerine getiriliyor duygusundan koparılıp, katliam yapılıyor algısının yaratılmasına izin verecek kanlı, duble yol kenarı ve arsa görüntüleri… Akıl alır gibi değil.

Siz Türkiye markası için ince hesap bir ton yatırım yapın, sonra da bu görüntülerle sizin yaptıklarınızı tehdit etsinler…

Tabii ki işin bir dizi bahanesi olabilir. Denebilir ki bunlar tekil olaylardır. Milyonlarca kurban son derece temiz ve sağlıklı koşullarda kesiliyor, medya bu görüntüleri bilhassa yayınlıyor denebilir. Ancak bu durumlara neden olanların hiç mi sorumluluğu yok?

Türkiye ne bu manzaraları hak ediyor, ne de bunlara engel olmayanları…

11 yıl önce
"Yabancılaşma" ancak bu kadar anlatılır
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi