|
Kazanmak güzel ama!

Dünya üçüncüsü olmuş bir ülke, hala deneme yanılma metoduyla futbolunu, bıraktık ileri taşımayı, yaşatmaya çalışıyorsa bu iş bitmiş demektir. Böylesine karmaşanın, belirsizliğin ve istikrarsızlığın bir galibiyetle biteceğine, Türk futboluna yeniden bahar geleceğine kim ihtimal verebilir ki?

Kazandık, mutluyuz. Ümitlendik ümitlerimizi bir sonraki maça taşıdık. Ülke olarak birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bir dönemde, ülkenin birliği ve dirliği adına önemli bir kazanım elde ettik. Peki ya futbol!

Lig statüsünden tut, yabancı futbolcu sınırlamasına kadar bir dizi kararını arapsaçına benzeten bir anlayışın Milli takımı, sistemin değil de futbolcuların bireysel çabasıyla ancak bu kadar yapardı. Onu da yaptı. Cenk Tosun takviyeli Burak Yılmaz’ın bile geriye koşmak zorunda kaldığı Hırvatistan maçı, kadro değişimine rağmen Ukrayna maçı anlayışından farklı değildi. Oyunun oynaması gerekenlerin yönettiği bir dönemde Milli takıma çağırmayı unutup, sonradan kadroya kattığın Oğuzhan’a kurtarıcı gözüyle bakıp, iki hayati maça neredeyse iki ayrı kadroyla çıkan bir anlayışın ne kadar planlı ve programlı olduğuna varın siz karar verin! Boyunu sadece ikinci yarının başında kısa bir süre kısaltan Milliler, üstünlük kurar gibi oldu ama bu üstünlükte saman alevi gibi kısa sürdü. Orta alanda Nuri Şahin, Oğuzhan ve Hakan’ın ikinci bölgeden üçüncü bölgeye çabuk çıkamamasının yanı sıra her kazanılan topta geri pas yapmasının fırsatını değerlendiren Hırvatistan, özellikle bu bölgede uyguladığı alan savunmasında Milli takımımızın bireysel yeteneklerini de etkisiz hale getirdi. Böyle olunca da konuk ekip kaptan Modric’in organizatörlüğünde Kovacic, Kalinic ve Brozovic ile ciddi tehlikeler yarattı.

Uluslararası arenada kendisine yer yapmaya çalışan bir takımın bunca pas yapmasına rağmen rakibi mahkum edememesinin bir izahı var mı? diye baktığımızda oyunun boyunu bu kadar uzatan, ani atak yapması gereken pozisyonlarda geriye oynayan bir anlayışın pozisyon bulması da gol üretmesi de tesadüflere bağlıydı, öyle de oldu.

Arda’nın çıkmasıyla prangalarından kurtulan Milli takım futbolcuları kendi değerlerini sahaya yansıtmaya başlatırken takım olarak oyuna da ağırlığını koydu. Maçta ilk şutu 75. dakikada kadroya çağırılmayı unutulan(!) Oğuzhan ile atan Millilerimiz, kaleciden dönen topta Cenk’in vuruşuyla sonuç üretirken, tribünlerin coşkusuna coşku kattı.

Bazı futbolcuların jübile maçı gibi görünen Ukrayna ve Hırvatistan maçları yeni bir dönemin başlangıcı olacak gibi ama ne kadar başarılı olunur onu zaman gösterecektir.

Ama başta da belirttiğim gibi tepesinde fırtınalar kopan, yönetim kurulu bölük pörçük, deneme yanılma metoduyla Türk futboluna ivme kazandırmaya çalışan ve her geçen gün futbolu değersizleştiren anlayış değişmedikten sonra böylesine günlük başarılarla avunur dururuz.

Kazanmak güzel ama, bu kazanımlar futbolda asıl kayıpları unutturmamalı. Aslında bu maçta Lucescu için önemli bir hazırlık maçı oldu.

#Türkiye
#Hırvatistan
#Futbol
7 yıl önce
Kazanmak güzel ama!
Bunu da aşacağız…
Sıfırı yaşamadan tekâmül edilmiyor
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…