Futbolun gereğini yerine getirir sonrasında futbol adına yetenekleri değerlendirir sonuç üretme adına da hayata geçirirsin. Bunun için de adaletli seçim, adaletli tercih ve en önemlisi moral değerlerini yüksek tutmalısın.

İşte; 2 yıldır bu değerlerden ve anlayıştan uzak, sadece mekanik bir anlayışla bir topluluğu takım yapamayan düşüncenin mahkum ettiği prangalardan kurtulan Trabzonspor, dün sadece Galatasaray’ı yenmedi aynı zamanda, “Bende varım” dedi.

Futboldan bihaber anlayıştan sonra futbolun içinden gelen ve geçen hafta yazdığım gibi önce anlayış değişikliğine giden Rıza Çalımbay, dün adeta jübile yaptığı futbola geri döndü ve saha kenarında takımını teknik adamdan çok kaptan gibi yönetti, yönlendirdi.

Orta alanda Galatasaray’ın pas bağlantısını Onazi, Bero ve Okay ile kesip, bunları Olcay, Yusuf ve N’Doye ile atağa dönüştüren Trabzonspor, hemen oyunun başında ele geçirdiği üstünlüğünü alan ve adam paylaşımını da kusursuza yakın yapınca bunu maçın bütününe yaydı.

Galatasaray’ın oyundan atılana kadar Feghouli’nin yanı sıra Ndiaye ve Tolga’nın, Gomis ile bağlantısını kesen Trabzonspor, Yusuf ile ikinci bölgeden üçüncü bölgeye çıkış yaparken N’Doye’un ağır kalması, Olcay’ın etkisizliği nedeniyle pozisyon üretme şansını duran toplara bağladı.

Kırmızı kartlardan sonra iki takım da 10 kişi kalırken bir eksik olmanın sıkıntısını Galatasaray daha fazla yaşadı. Bunun sonucunda da bırakın etkin olmayı sadece Trabzonsporlu futbolcuların kaybettiği toplarda futbol adına bir şeyler yapmaya çalıştı o kadar.

Trabzonspor, takım olarak da, bireysel olarak da özgüveni yüksek bir mücadeleden hak ettiği bir galibiyetle ayrıldı. Maçın başından sonuna kadar oyunun ve sahanın hakimi olan bordo-mavililer, bir anlık konsantre eksikliğinden kalesinde gördüğü gole rağmen hak etti ve kazandı. Bir hafta da sadece bir teknik adam değişmedi. Teknik adamla bir büyük camianın futbolcusundan, taraftarına kadar anlayışı da değişti.

Trabzonspor, 30 bin taraftarının desteğiyle bunu da ispatladı.