|
Roboski: İki devlet...

Yaşanan skandal "33 kurşun"dan daha az değildi.

Ülkenin Silahlı Kuvvetleri sınırı geçen bir grup insanı, kendi vatandaşını, PKK"lı diye bombalamış ve 34 kişi hayatını kaybetmişti...

AK Parti iktidarının yüzleşme zorluğu çektiği, geleneksel devlet refleksine sahip çıktığı günler izlemişti bu katliamı.

Dönemin İçişleri Bakanı "öldürülmeyi hak eden kaçakçılar"dan söz etmiş, hükümet sözcüsü savunmacı bir tavır almış, mağdur yakınlarının ve ülkenin özür beklentisi boşta kalmış, siyasi irade bombalama emrini verenle ilgili idari işlem konusunda bile ağırlığını koymamıştı.

Tazminat adı altında "kan ve ölüm bedeli" verme ötesinde doğru dürüst bir adım atılmadığı gibi, sorumluların bulunacağına dair bir ışık da oluşmamıştı.

Bu tablo en az 28 Aralık 2011 günü savaş uçaklarının köylülerin üzerine yağdırdıkları bombalar kadar keskin bir skandal haline işaret ediyordu.

AK Parti"nin göğüsleyemediği ve karşı karşıya kaldığı ilk büyük erozyon...

Sonra skandalın üçüncü evresi başladı.

Soruşturma açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 17 ay çalıştı ve sonra görevsizlik kararı verdi!

Ve Dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı"na gönderdi.

En nihayet dün skandalın yeni perdesi açıldı.

Genelkurmay Askeri Savcılığı olayla ilgili takipsizlik kararı verdi.

Savcılık takipsizlik kararında adeta bir hüküm veriyor, mahkemenin işlevini üstlenerek işi kısa kesiyordu.

Savcılık kararında bombalama emrinin Genelkurmay onayı, Bakanlar Kurulu ve TBMM kararlarına kadar uzanan bir silsile içinde verilmiş olması şu ifadelerle bir takipsizlik nedeni sayılıyordu:

"TSK personelinin bahsi geçen TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdiklerini, görevi yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı anlaşıldığından (...) kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi."

Emrin Genelkurmay tarafından onaylanması yeni bir durum olarak ortaya çıkıyor.

Hükümetin skandalın ikinci perdesinde kimi ve neden koruduğu ortaya çıkıyordu.

Yazık ve acıklı...

Askerin "terörist" ile "vatandaş"ı ayırt etmesinin güç olduğu hallerde ölüm olaylarının suç oluşturmayacağı Türkiye"de yerleşik hale gelmiş bir uygulama...

Ve AİHM tarafından sıkça ağır cezalarla karşılık bulan bir uygulama...

Bu yaşananların bu günlerde anlamı daha da büyük...

Yargının bir grup tarafından kullanılıp bir silaha çevrildiği, hükümet yıkmak için devreye sokulduğu, buna karşılık hükümetin bu zeminde ve buna karşı yargıya açık müdahalelerde bulunduğu, emniyet-yargı bağlarını kopardığı, 1700 polisi görevden aldığı, HSYK ile ilgili bir budama yasasını Meclis"e gönderdiği, velhasıl açık ve

kuralsız bir savaş halinde "devletin hukuk devleti" olmaktan her anlamda çıktığı şu günlerde, Uludere kararıyla "çekirdek devlet"in varlığını sürdürdüğünü görmek gerçekten bu üke adına iç acıtıcı.

10 yıl önce
Roboski: İki devlet...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı