Futbolda; dünyada ki yeri, sosyolojik yapısı, ihraç ettikleri ve kulüp başarılarının konuşulmadığı İran’a karşı, son bir yılını yabancı sınırlamasının kıskacından, çelişkilerden, çatışmalardan ve safralardan kurtulmaya çalışan Türk Milli Takımı’nın sergilediği futbol hedeflerle ters orantılıydı.

Rusya’da yapılacak Dünya Kupası’na Asya elemeleri grubundan namağlup çıkarak katılan ve bunun keyfini süren komşumuz İran karşısında sistem ve kadro olarak yeniden yapılanmaya çalışan Milli takımımız her ne kadar hedefi olmayan bir maç oynasa da gelecek adına önemli bir adım attı. Türk Milli takımı özellikle maçın ilk çeyreğinde oyunu önde tutmaya çalışarak hem rakibini hataya zorladı, hem de oyun ve skor üstünlüğünü ele geçirerek öz güveni adına önemli bir aşama kaydetti.

Defalarca, ‘Stoper oynatarak hem takımı, hem de oyuncuyu değersizleştirmeyin’ dediğimiz Mehmet Topal ve Okay ile ikinci bölgede mücadele gücü yüksek bir oyun sergileyen Türk Milli takımı, Cenk Tosun’un yanına orta alandan Yusuf Yazıcı’yı sokarak önde sayısal fazlalığı hedefledi ve araya atılan paslarda özellikle ilk yarıda bulduğu pozisyonlarla etkili oldu. İlk golde Mehmet Topal’ın, ikinci golde de Yusuf Yazıcı’nın Cenk’e aktardığı ve golle sonuçlanan paslar futbol adına önemli doğrulardı.

Teknik adam, kadro ve oyun anlayışında istikrarı yakalamış ve ne yaptığını bilen İran karşısında yeni oluşan Türk Milli Takımı bir birini yeni tanıyan ve tamamlamaya çalışan oyuncularla oyunu ikinci ve üçüncü bölgede akıl üreterek oynarken, defansında gerek adam, gerekse alan savunmasında sıkıntı yaşadı.

Sonuç olarak bu güzel gece gösterdi ki Türk futbolunun sistemsizliği içinde sistem aramaya çalışan Lucescu ve öğrencileri çelişkilerden, kavgalardan ve safralardan tamamen arınırsa bunu başaracak güçte…