Halep'in acısını yüreğinde hisseden,
Göz yaşları akıtan, vicdanı kanayan,
Uykusu kaçan, feryat eden, İsyan eden dertli kardeşim...
Kulak verin kardeşinize.
Halep'i kaybetmemin yolu önce senden geçer.
Halep'i kaybetmemek ise güçlü olmaktan geçer.
Güçlü Müslüman olduğunda, ülken de, milletin de, ümmetin de güçlü olur.
Düşmanı bile ona güvenir, onun dürüstlüğüne inanır ve en kıymetli şeylerini ona emanet ederdi.
Öylesine güvenilir, öylesine dürüst, öylesine emin ol ki, düşmanın bile sana saygı duysun, sana güvensin.
Emin olmak seni dünyanın en güçlü insanı yapar.
Bu dünyada insanoğlunun duyacağı en güçlü cümle şudur:
“Kendin, anne, babana ve yakınlarının aleyhine de olsa adaletten yana tavır koy” (Nisa 135).
Hiçbir medeniyet bu denli güçlü bir adalet vurgusu yapmamıştır, yapamaz da. Bu yüzden adil ol, adaleti gözet, kimin aleyhine olursa olsun, adaletten yana tavır koy.
Bu seni dünyanın en güçlü insanı yapar.
Bu medeniyet inancın kuvvetini, aklın gücünü birlikte kullanır.
En büyük buluşları, keşifleri, icatları aklıyla bulmuş, en büyük devletleri aklıyla kurmuş ve yönetmiştir.
Biz Allaha inanırız, onun yarattığı dünyada akılımızı kullanarak güçlü oluruz.
Duygularının esiri olma, cehaletin kurbanı olma, hurafelerin peşinden gitme, sahtekar hocaları dinleme.
Bu seni dünyanın en güçlü insanı yapar.
Bize zamanı boşa geçirmek, yatmak, beklemek, durmak yakışmaz.
Sabah güneş doğmadan kalk. İbadet et, rızkını ara, hayata atıl, doğayı tanı, yaşamı tanı, evreni tanı...
Çok çalış, çok kazan ve çok infak et.
Çok çalış, çok şey keşfet, insanlığa faydalı ol.
Düşmandan, hasmından, rakibinden daha çok çalış.
Bu seni dünyanın en güçlü insanı yapar.
Eğer bunları yaparsan, güçlü bir Müslüman, güçlü bir birey olursun.
Sen güçlü birey olursan, milletin güçlü olur.
Milletin güçlü olursa, devletin güçlü olur.
Devletin güçlü olursa, ümmetin güçlü olur.
Ümmetin güçlü olursa Halep'i kaybetmezsin.
