|
Halimiz, mecalimiz, hayalimiz... Durum raporu

Halimiz:



Nice zaman var ki, kimseye güvenmez olduk.



Şüpheciyiz, herkesten şüphelenecek hale geldik.



En yakın dava arkadaşına bile güvenmeyenler var.



Başımıza gelen onca şeyden sonra bu şüphecilik normal mi?


Müslüman olduğumuz için toplumda güven veren, saygı uyandıran bir kimliğimiz vardı.



Müslüman olduğumuz için, yalan söylemeyen, emanete hıyanet etmeyen, dürüst davranan insanlar olarak bilinirdik.



Müslüman olduğumuz için bir duruşumuz, bakışımız, tarzımız vardı.



Hepsine şimdi tekrar bakın. Ne görüyorsunuz geride kala?


Bir seviyemiz vardı. Konuşmamız, giyimimiz, davranışımız, üslubumuz, tartışmamız, hep bir seviye üzerinde olurdu.



Arkadaşımızla konuşurken de, düşmanla kavga ederken de, o seviye bizi yukarıda tutardı.



Küfür etmezdik, ciddiyetsiz davranmazdık, saygıda kusur etmezdik.



Kimseyi satmazdık, kimseye ihanet etmezdik, yol arkadaşımızı geride bırakmazdık, dava dendiğinde fedakarlık yapardık.



Hepsini tekrar gözden geçirince, halimiz nicedir sizce?


Mecalimiz:



Gecemiz, gündüzümüz bu ülke, bu ümmet ve bu millet için uğraşmakla geçerdi.



Fakirdik ama mesaimizi para kazanmaya harcamayı düşünmezdik.



Her yana koştururduk, her yere yeterdik.



Şimdi günde bir tivit atınca bu dava için bir şey yaptığımızı düşünenlerimiz var mı?


Kavganın bir amacı vardı, o yüzden bir enerjisi de vardı.



Bitmeyen gündüzler ve geceler boyunca bu kavga için, bu dava için çalışırdık.



Hiçbir zaman şikayet etmezdik, bir karşılık da beklemezdik.



Şimdi bir mitinge katılmak için özel araba bekleyenlerimiz var mı sizce?


Bir günümüzün, bir haftamızın ve bir ayımızın nasıl geçtiğini muhasebe ederdik.



Ekmeğimizi kazanmak için, ailemizle ilgilenmek için ve mücadele için ne kadar vakit ayırdığımızı hesaplardık.



Vaktimiz vardı, bereketliydi, verimliydi.



Şimdi hiçbir şeye vakit yetmiyor, hiçbir şey vaktin bereketi olmuyor, doğru mu?


Hayalimiz:



En hüzünlüsü bu olsa gerek.



Ne büyük hayallerimiz vardı.


Ne kadar evrensel, ne kadar insancıl ve ne kadar saygındı.



Ne büyük, ne gurur verici hayallerimiz vardı bizim. Tüm ülkeyi, tüm İslam dünyasını, tüm insanlığı kucaklayacak hayallerdi bunlar.



Temiz, saf, insani, dürüst... ne kadar güzel hayallerimiz vardı.



Şimdi yarın için bile hayal kuramaz olduğumuz doğru mu?


Hayalin nedir sorusunu sormaya korkuyoruz. Çünkü cevaplar, ya bir makam yükseltme, ya siyasette bir mevki, ya ticarette bir kazanç ya da bir dünya malına kavuşma oluyor.



'İnsan nasıl hayalleri olmadan yaşar' diye sorardık o zaman.



Şimdi başımıza geldi, hayalsiz yaşıyoruz.



'Hayalsiz yaşamak nasıl bir şey' diye soracak olurlarsa ne cevap verirsiniz?


Ne hüzünlü bir yazı oldu.


Durum raporumuz iyi çıkmadı. Ben mi abartıyorum sizce?


Keşke abartmış olsam, keşke yanılsam ve beni düzeltseniz.

#Hayallerimiz
#Halimiz
#Hüzün
7 yıl önce
Halimiz, mecalimiz, hayalimiz... Durum raporu
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler