|
Araştırmacılar neredesiniz?

İletişim yönetiminin en önemli navigasyon araçlarından biri araştırmalardır. Hedef kitle segmentasyonu, hedef kitlenin akıl ve duygu haritası, hangi davranış değişikliğine mütemayil olduğu ve özellikle de ihtiyaç ve talepleri saptanmadan ne kilit mesajlar çıkartılabilir ne de aksiyon planları.



Yaygın kullanımıyla
anket şirketleri
(araştırma şirketleri), bu nedenle ticari ve siyasî iletişimin ayrılmaz bir parçası hâline gelmişlerdir. 24 Haziran seçimlerinde ‘duvara çarpmış’ araştırma şirketlerinin yanında ‘sıfır yanılma payıyla’ bilenler de malumunuzdur.

Yanılmazlar mı? Tabii ki yanılırlar.

Ama kim yanılmıyor ki?! Futbol yazarları, finans ve ekonomi yorumcuları, dış politika uzmanları… Bunların hangisi hiçbir zaman yanılmadığını söyleyebilir ki?

Hele de şu içinde bulunduğumuz yerel seçim sürecinde… Tamamen farklı bir evren… Karmaşık bir ekosistem… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin etkisi altında kurulmuş ittifaklar. Açık ittifaklar, gizli ittifaklar… Dirsek temasları, reddedilmeyen iş birlikleri… Böyle bir ortamda bazen en iyi navigasyon aleti bile iflas edebilir.

O nedenle
Cumhurbaşkanı Erdoğan
’ın şu sözlerini doğru okumak gerekir: “Anketlerde ciddi manada manipülasyonlar var. Biz en az 3 anket firmasıyla çalışıyoruz. Güven noktasında güven vermiyor. Birini diğeriyle check ederken açık ara bir tutarsızlık oluyor. Meydanlar benim için en büyük anket. En büyük anket tabii 31 Mart. 31 Mart’ta şaşmayacak bir anket var. Halkıma güveniyorum.”

Bizim de gördüğümüz, anketler arasında onar puanlık farklar olabiliyor. Gelin de güvenin! Buna göre strateji belirleyin. Bir de işin kasıt tarafı var tabii ki… Yani, kasıtlı manipülasyon.

2002 seçimleri öncesinde bir telefon görüşmesine kulaklarımla tanık olmuştum. O dönemde araştırmaların neredeyse tamamında Anavatan Partisi 4-6 puan aralığında görünüyordu. Buna rağmen bir araştırma şirketinin sahibi parti yönetimini arayarak “150 bin dolar ödemeleri halinde kendilerini yüzde 12-14 arası gösterebileceğini” söyledi.

Buna benzer birinci elden tanık olmadığımız, ancak dedikodu düzeyinde kulağımıza çalınan, benzer ‘ahlâksız’ tekliflerde bulunan bazı başka araştırma şirketlerinin bulunduğunu biliyoruz. Öte yandan tüm uzmanların ortak görüşü ise şu: Seçmen davranışları üzerinde bu tür araştırmaların etkisi 1-2 puanı geçmiyor.

Hâl böyleyken araştırma şirketlerinin içine düştükleri itibar sorununun sorumlusu elbette ne Sayın Cumhurbaşkanıdır ne de bizler gibi olayı yakinen izleyen iletişim uzmanları… Bu durumda müdahil olması gerekenler, araştırmacıların meslek kuruluşlarıdır. Ben en azından yukarıdaki ya da benzeri bir analizi yaparak araştırma sektörünün itibarını kollayacak açıklamayı,
Türkiye Araştırmacılar Derneği
(TÜAD) ya da
Esomar
’dan (European Society for Opinion and Marketing Research) beklerdim.

Yapacakları şey çok basitti. Güven sarsılmışsa sarsılmıştır. Öncelikle, bunu inkâr etmenin bir anlamı yok. Bundan sonra güveni geri kazanabilmek için, araştırma yöntemlerinin olduğu kadar içinde bulunduğumuz dönemin özel koşullarının da açıklanması gerekir.

Araştırmaların temelini oluşturan bilimsellik ve şeffaflık konusunda hem araştırmayı yaptıranları hem de kamuoyunu aydınlatırlarsa hasar görmüş itibarlarını toparlamak için önemli bir adım atmış olacaklar.

Zaten tüm siyasi hayatı boyunca milletin nabzını yoğunluklu araştırmalarla tutan Sayın Cumhurbaşkanı da bu navigasyon aletini toptan reddetmemişti.

Zaman geçmiş değil. Buyurun bizi aydınlatın araştırmacı arkadaşlar…

#Anket
#Seçim
#Araştırma
#Manipülasyon
#Esomar
#TÜAD
5 yıl önce
Araştırmacılar neredesiniz?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler