Birkaç gündür sosyal medyada bir heyecan…
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Spotify ve FOXplay’i lisans başvurusu yapmazlarsa, yayınlarına erişim engeli gelebileceğine ilişkin uyarmış…
Yayıncıların başvuru talebini içeren dilekçe ve taahhütnameyle yayın lisansı başvurusunda bulunabileceğini ve üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin ödemeleri gerektiğini belirten RTÜK, başvuru sonrasında yayıncıların üç ay süresince yayınlarına devam edebileceklerini vurgulamış. Lisans başvurusu için de 72 saat süre vermiş…
Bu 72 saatlik süreyi duyan kullanıcıları aldı bir telaş… Geri sayanlar… Homurdananlar… Dünyanın sonu gelmiş gibi davrananlar…
Bu naiflik karşısında sevinsek mi üzülsek mi bilemedik doğrusu… “Türkiye gibi bir pazarı bırakıp gitmek kolay mı çocuklar?!” deyivermek geldi içimizden…
Bizler, tüketiciler olarak, işin içine duygularınızı katıyor olabiliriz… Bu uygulamaları ‘seviyor’ ya da ‘sevmiyor’ olabiliriz…
Ancak şirketler hayata böyle bakmaz… Bakmamalıdır da zaten… İş, iş için yapılır… Firmalar için doğal öncelik kârdır. O nedenle de kazanç getiren pazarları kolay kolay bırakmazlar.
Elbette ‘kurumsal vatandaşlık’ kavramını oluşturan çevreye zarar vermeme, toplumsal fayda sağlama gibi bazı insani değerlerle de hareket ederler… Yine de bunlar, yolunda giden bir çalışma hayatınız varsa devreye alınan konulardır; öncelik kârdadır…
Kurumsal vatandaşlık kapsamındaki değerlerin yanı sıra faaliyet gösterilen ülkenin yasalarına saygılı davranmak da son derece kıymetlidir…
İnternetten yayın yapan platformların RTÜK’ten yayın lisansı alması şart koşan Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik aslında yeni değil. Bir yıl önce yürürlüğe girmişti. Böylece dijital platformlar RTÜK denetimi kapsamına alınmıştı.
Nitekim Netflix, Amazon Prime Video, Mubi gibi uluslararası bilinirliğe sahip yayıncılar, bahsi geçen lisans başvurusu için ivedilikle aksiyon aldılar… Sözünü ettiğimiz platformlar ise başvuru konusunda geciktikleri için kendilerine uyarıda bulunulmuş…
Konu aslında bundan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kanunlarına uyulması gerekliliğinin hatırlatılmasından ibaret… Küçücük bir bakkal dükkânı işletmek olsun iş yapan herkes bunu kolaylıkla anlayabilir… Sorunun çözümleneceğini de tahmin edebilir…
Neticede İsveç merkezli Spotify da belirtilen süre içinde lisans için başvuru yapmış ve Türkiye’de temsilcilik açacağını taahhüt etmiş…
Hukuki zorunlulukları yerine getirmeyip “Belki Türkiye’de vergi ödemekten yırtabiliriz” diye ‘şansını deneyen’ firmalar da yok değil tabii…
Hatırlanacağı gibi Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) 2017 yılında, Türkiye’de vergi ödemediği ve haksız rekabete neden olduğu gerekçesiyle Hollanda merkezli Booking.com hakkında dava açmış ve siteye erişim engeli getirilmişti.
Şimdi onlar da Kültür ve Turizm, Hazine ve Maliye ile Ticaret bakanlıkları ile görüşmeler yapıyorlarmış. Firmanın Türkiye’de ofis açması ve rekabet dengesini korumak için vergi ödemeyi kabul etmesinin ardından erişim engeli de kaldırılacaktır.
1 Ekim’de İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Yasa’daki düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra Facebook, Instagram ve Twitter’ın Türkiye’de temsilcilik açmama kararı aldığı basına yansımıştı.
Vergiden muaf olmak ya da olası cezalardan yırtmak için yapılan hukuki düzenlemeleri “Sansür” olarak nitelendirip taraftar toplamaya çalışan firmaların bu küçük oyunlardan vazgeçmesi uzun sürmüyor…
O nedenle gençler hiç endişelenmesin… Gördüğünüz gibi ‘gittikleri gibi geliyorlar’… Bunlardan giden olursa da mutlaka geri döneceklerdir.
