|
Hamle sırası Sayın Abdullah Gül’de

Son günlerin en ilginç ve ‘karmaşık’ tartışmalarından biri de, bizce hiç şüphesiz Onbirinci Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün AK Parti’den Milletvekili adayı olup olmayacağı meselesidir...

Çünkü bu bir ‘şahsın’ milletvekili adaylığı meselesi değildir. AK Parti’nin meselesidir. Öyle olmasaydı, hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Sayın Başbakan konu ile ilgili aldıkları pozisyonu bu kadar açık ve net ifade etmezlerdi...

Konunun önemine binaen ilişki ve iletişim yönetimi çerçevesinde seçenekler üzerine akıl yürütmek vacip olmuştur:

Seçenek 1. Henüz 64 yaşında olan Onbirinci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önünde aktif faaliyet içinde olacağı en az 15-20 yıl bulunmaktadır. Gül köşesine çekilip hatıralarını yazabilir; eşiyle akşamüstleri ve hafta sonları yürüyüşlere çıkabilir; tenezzüh amacıyla ülkeyi ve dünyayı dolaşabilir. Bu seçeneği düşünmek, en azından bu tecrübeli ve başarılı ve de enerji yüklü siyaset adamına karşı haksızlık olur...

Seçenek 2. Görünen odur ki, şu sıra Sayın Gül’ün önünde karar için iki şık bulunmaktadır: Milletvekili adayı olmak (ki Kayseri birinci sıradan seçilmesi garantidir); veya aday olmamak.

Seçenek 3. Sayın Gül aday olursa önünde teorik olarak 4 şıkkın bulunduğu söylenebilir: a) Düz milletvekili olmak, (Sn. Arınç’ın tanımı ile) Grup Başkan Vekili’nin talimatı doğrultusunda parmak indirip kaldırmak; b) Yine Sayın Arınç’ın düşüncesini gerçekleştirip Meclis Başkanlığı’na seçilmeyi kabul etmek (ki bunun önünde bir engel bulunacağını sanmıyoruz); c) Kurulacak hükümette verilecek bir Bakanlık görevini kabul etmek; d) İlk Genel Kurul’da Parti Başkanlığı’na ve Başbakanlığa aday olmak...

Seçenek 4. Sayın Gül Milletvekili adayı olmazsa da önünde iki şık bulacaktır: a) Bill Clinton, Joschka Fischer, Tony Blair, Mikhail Gorbachev modeli bir ‘Bilge Liderlik’ stratejisinde Vakıf çalışmalarına hız vermek, bilimsel araştırmalara, kitaplara imza atmak, zaten kendisine gelmekte olan teklifleri değerlendirerek ve de ekipler vasıtasıyla geliştirerek dünyanın dört bir tarafında konferanslar vermek, bu konferanslardan elde edilen gelirlerle, yine Vakıf vasıtasıyla hem araştırma hem de hayır hasenat işlerine yoğunlaşmak; eşi Sayın Hayrünnisa Gül hanımın da bu vakıfta faal olmasını sağlamak; b) Aktif siyaseti AK Parti içinde bir ‘Bilge Lider’ olarak sürdürmek ve konjonktürün gösterdiği çizgi ve mukadderat doğrultusunda ‘siyasi gelecek tasarımına’ karar vermek...

Seçenek 5. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerekse Sayın Başbakan Sayın Gül’ün aday olmak istemeyeceğini bilmekte, bu çağrıyı AK Parti içinde konsolidasyon, dirlik, düzenlik ve birlik adına siyasi bir taktik olarak dile getirmektedirler...

Görüldüğü gibi durum hayli ‘karmaşıktır’...

Bütün seçenekler bir yana, bu aşamada bir tek şu söylenebilir: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun hamleleri taktik açıdan da stratejik açıdan da yerindedir, doğrudur. Şimdi hamle sırası Sayın Gül’dedir...

Almanlar “Wer die Wahl hat, hat die Qual” (Seçmek demek, dert demektir) derler. Allah Sayın Gül’e kolaylıklar versin. Memleket ve kendisi için hayırlısı ne ise, kararı o yönde olsun...

Bizden neden ‘Star’ (Lider) çıkmıyor

Dün Lila Kâğıt’ın (Sofia) basın toplantısında Ediz Hun ile karşılaştık... Bildiğiniz üzere Türk sinemasının en beyefendi starlarından biri olan Ediz Hun, hem bilim hem de siyaset alanında kariyer sahibi... Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra Norveç’e giderek Oslo ve Trondheim Üniversitesi’nde biyoloji ve çevre bilimleri fakültesinden mezun olmuş. Uluslararası Sinema Veri Tabanı IMDB’ye göre Ediz Bey 100 sinema filminde, 7 tane de TV yapımında rol almış...

1991-1993 yılları arasında Çevre Bakanlığı Müşaviri ve İstanbul Çevre İl Müdürlüğü, 1999-2002 yılları arasında ANAP milletvekilliği yapmış olan Ediz bey, Marmara Üniversitesi’nden sonra Okan Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdürüyor.

Bunları niçin yazdık?... Amacımız, haddimizi aşıp kendini kanıtlamış bir bilim insanı, ekolog ve sanatçıyı ‘tanıtmaya’ kalkmak değil. Kendisine de sorduğum bir soru ve dolayısıyla merakıma mucip olan bir konuyu tartışmak için...

Ediz Hun’a sordum: “Türkiye’de sinemada neden uzun zamandır ‘star’ (tek başına gişe garantisi sağlayan isim) çıkmıyor? Ayrıca yıllarca ‘Yeşilçam’ı ve star sistemini eleştiren ‘ecnebi’ aydınlarımız, kendileri bir sinema etkinliği düzenlediklerinde (Bkz. Adana, Antalya Film Festivalleri, Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) ödül törenleri) neden medyada görünürlük elde etmek için (publicity) sürekli ‘Yeşilçam starlarından’ medet umuyorlar?”..

Ediz Bey her zamanki kibarlığıyla herhangi bir anlayışı, yaklaşımı suçlamadan “O zamanki aşklar ve içtenlik de kalmadı” gibi bir yorum getirmeye çalışırken aynı toplantıda bulunan Cengiz Solakoğlu dostumuz, imdada yetişti: “Bu bir değerler meselesidir. O dönemin starlarının değerleriyle bugünkülerin aşık atma şansı yok!”...

Bugün sinema starı dendiğinde aklımıza en fazla Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ geliyor... O da kısmen... Tek başına bir filme gişe garantisi sağlayabilirler mi, bilemeyiz... Oysa Ediz Hun döneminden en 15-20 star sayabiliriz. Hepsi de halen ‘tedavüldedir’ ve geçerliliklerini korumakta; görüldükleri her yerde lokomotif görevini üstlenebilmektedirler...

Bugün Türk sinemasına hâkim olan tek bir akım kalmıştır... Komedi... Düzeyi önemli değildir... Bunların güldürmesi yeterlidir... Bir de ‘kendin pişir kendin ye’ şeklindeki, sınırlı sayıdaki seyirciyle buluşan, festivallerde bütün ödülleri toplayan ‘bunalım filmleri’ vardır... Bu filmlerde ‘bunalanlar’, ülkemiz insanının bunaldığı gibi bunalamadıkları, Anglosakson tipi bunalımı daha iyi tanıyan yönetmenlerce ‘bunaltıldıkları’ için, bizim izleyiciye geçememekteler...

Ediz Bey yıllar sonra ilk kez bir reklam filminde oynamayı kabul etmiş...

Solakoğlu’nun tespitindeki gibi, sıkça gelen teklifler, sanatçının ‘değerleri’yle ilgili filtreye takılmış...

Bizde ‘Neden star çıkmaz?’, aynı bağlamda ‘Neden siyasi lider çıkmaz?’ diye düşünenlerin dikkatine arz olunur...

#Abdullah Gül
#AK Parti
#Milletvekili adayı
il y a 9 ans
Hamle sırası Sayın Abdullah Gül’de
“Danışıklı dövüş” yahut “savaş tiyatrosu”
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir