|
Hedef kitleyi doğru ‘okuyan’ kazanır
Vakıf Katılım
’ın 5. yılı için hazırlanan ve TV’lerde dönmeye başlayan reklam filmini gördünüz mü? Görmediyseniz
YouTube
’da hemen bulabilirsiniz…
Sinema filmleri, diziler ya da reklamlar gibi ‘
halk geneline
’ hitap eden görsel-işitsel yapımları ‘
okumak
’, o işlerin sahiplerinin ortaya koymak istedikleri
mesajları
anlamak bakımından faydalı bir yöntemdir…
Bu yapımların içeriği kadar teknik ögeleri de üretilmek istenen
anlam
a, hedef kitlede uyandırılması amaçlanan intibaa katkı sağlarlar…
İletişimciler bu tür ürünleri okurken, aslında söz konusu işlerin sahiplerinin halkı ne derece iyi ‘
okuduğunu
’ da tespit etmeye çalışırlar…
Çok saygı duyduğumuz sinema eleştirmenlerinden biri olan
Bruce Williamson
’ın kategorizasyonunu hatırlamakta fayda var. Williamson dört çeşit filmden söz eder:
1.
Kötü yapılmış iyi film,
2.
İyi yapılmış kötü film,
3.
Kötü yapılmış kötü film,
4.
İyi yapılmış iyi film...
Bu sınıflandırmaya göre, müthiş paralar harcanarak olağanüstü oyuncularla çalışılmış bir filmin ikinci kategoriye girmesi ve de istediği etkiyi uyandıramaması mümkündür…
Richard Burton
ve
Elizabeth Taylor
’ın oynadıkları
Kleoparta
filmi buna örnektir…
Tabii bunun karşıtı olan ve herkesin ulaşmak istediği seviye, dördüncü kategoridir:
İyi yapılmış iyi film…
Örneklerine çok sık olmasa da rastlıyoruz… Mesela
Miloš Forman
’ın yönettiği
Amadeus
ya da
Guguk Kuşu
filmleri…
Reklamlar için iş biraz daha zordur aslında, iyi olmanın yanında
doğru
da olmaları gerekir… Yani, ‘doğru’ hedef kitleye ‘doğru’ mesajı ilerek arzulanan
iş sonucu
na ulaştırabilmelidirler…

Her ne kadar bir reklam filminden söz etsek de Vakıf Katılım’ın TV reklamının da 4. kategoriye girdiğini söylersek yanlış olmaz…

Teknik bakımından son derece etkili… Sanat yönetimi harika bir iş çıkarmış ve hem geçmiş hem de bugün başarıyla resmedilmiş… Öte yandan teknik ve içerik kısmını besleyen ögeler de sağlam bir planlamayla kurgulanmış… Son yılların ilgiyle takip edilen dizilerinden birer sahne izliyor gibiydik…

Reklamdaki kılıç yapma ve demirci sahneleri gibi unsurlar
Büyük Selçuklu, Diriliş Ertuğrul
ve
Kuruluş Osman
dizilerini hatırlatıyor…
Çok izlenen ve beğenilen bu dizilere gönderme yapmaları, hedef kitlenin beğenilerini içeren
kültür ve değerlere uygun
bir iletişim yaklaşımı ile ilerlediklerinin işareti…
Öte yandan reklamda geçen şu ifadenin üzerinde durmakta da fayda var:
“Biz bin yıldır memleketine fayda sağlayan vakıf kültüründen ilham alıyoruz.”
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), hayırseverlik çalışmaları
gibi konular, iletişim çalışmalarının, markaların
itibar
larının ayrılmaz birer parçası olmakla beraber, ülkemizde çoğunlukla Batılı formüllerle uygulanıyorlar. Böyle olunca da uzun ömürlü olmadıklarını üzülerek görüyoruz.
Oysa bizde vakıf kültürünün temelleri, reklamda da söylendiği gibi gerçekten bin yıl öncesine, 1048 yılına dayanıyor. Konuyu merak edenlere
Erdal Yıldırım
’ın
“Az mı Gittik, Uz mu Gittik? Yeni Vakıfların 50 Yıllık Hikâyesi”
adlı kitabını mutlaka tavsiye ederiz…
Formülü, Batı’da değil de kendi kültürümüzde arayıp, geleneklerimize uygun KSS çalışmaları tasarlayarak
‘sosyal fayda’
sağlama konusunda
sürdürülebilir
işlere imza atmamız da
itibarı
mıza katkı sağlamamız da mümkün olacaktır.
Bize tüm bunları düşündüren Vakıf Katılım’ın reklam filmi oldu… Çünkü
“iyi yapılmış iyi filmleri”
katman katman okumak mümkündür…
Bu olumlu çabaya bizim de bir katkımız olsun isteriz… Reklamın sonunda kullanılan ve
marka ruhu
nu temsil eden söz öbeğine karşılık Türkçede üzerinde uzlaşılmış bir isim yok maalesef; Batılılar ‘
packshot
’ diyorlar… Vakıf Katılım’ın reklam filminde verdiği tüm o mesajlara, kendini ve hizmet anlayışını tarif ederken kullandığı dile bakılınca packshot’ta belki de
“Hayırlara Vesile”
demeleri daha doğru olabilirdi… Naçizane önerimizdir…

Ah o serçe parmak!

  • Doğuş Çay’
    ın
    “İyi çay serçe parmaktan anlaşılır”
    mesajıyla yayınladığı reklam filmini görmüşsünüzdür… Yukarıda Allah var, güzel reklam… Sıcak, sevimli, dikkat çekici, teknik olarak da iyi… Fakat bir minik husus var ki işi ‘
    tam
    ’ ve ‘
    doğru
    ’ olmaktan uzaklaştırmış… Serçe parmak meselesi…
  • Yukarıda ve başka pek çok yazımızda vurguladığımız,
    ‘hedef kitlenin kültür ve değerleri ile uyum’
    sorunu burada da karşımıza çıkıyor…
  • Çay içerken serçe parmağı kaldırmak, İngiliz soylularında yerleşmiş, bizde de ‘
    bazı
    ’ sınıflar tarafından kabul görmüş bir kültür ögesi… Ancak toplumun tüm sınıflarının sahiplendiği bir davranış biçimi değil…
  • Bu yönüyle Doğuş Çay’ın reklam filmi halktan ziyade, ‘hâlka’ seslenen bir mesaja sahip… Peki hedef kitlesi onlar mı?
#Hedef kitle
3 yıl önce
default-profile-img
Hedef kitleyi doğru ‘okuyan’ kazanır
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti