Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun geçtiğimiz günlerde, Hakan Çelik’in CNN Türk’teki programına konuk oldu. Orada Altun’un, yaklaşık 10 gün önce kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Daire Başkanlığı’na ilişkin açıklamalarını ilk ağızdan dinleme fırsatı bulduk.

Altun, uluslararası alanda Türkiye’ye karşı yürütülen ‘kara propaganda’ savaşını bertaraf etmek üzere konumlanan Daire’nin, “Bu faaliyetleri yürütenlerin işbirlikçilerinin tespit edilmesi ve devlet adına mücadele etmesi için kurulmuş bir yapı ve ülkemizi güçlendirecek bir adım” olduğunu söyledi.

Bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı (CİB), 2018 yılında Türkiye markasının ve iletişiminin yönetilmesi konusunda çok önemli bir adım olarak kurulmuştu.

İletişim Başkanı Altun’un, Türkiye hakkında üretilen tezvirata, yurt dışında yayın yapan basın organları aracılığıyla verdiği etkili cevapları da hatırlarsınız.

Altun, yakın geçmişte Washington Times gazetesi için bir makale kaleme alarak, ülkemizin koronavirüsle mücadelesindeki başarısının sırrını ABD kamuoyuna anlatmıştı… Pandemi nedeniyle vefat oranlarının zirve yaptığı ABD’ye “Türkiye’nin başarısından gereken dersi çıkarın” mesajını göndermişti. Bu makale aynı zamanda The New York Times ve onlarla aynı dümen suyunda hareket eden “İçimizdeki İrlandalılar” gibi maksatlı kaynaklar tarafından ülkemiz hakkında uydurulan mesnetsiz iddialara da cevap niteliği taşıyordu.

Kamu diplomasisi, yani Türkiye’nin yurt dışında algılanma sürecinin belli bir strateji ve vizyon çerçevesinde yönetilmesi açısından CİB’in kurulması kritik değerde bir adımdı. Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Daire Başkanlığı da bu adımı destekleyecek başka bir önemli gelişme oldu.

Altun, katıldığı yayında, Türkiye’ye karşı yürütülen olumsuz iletişim ve enformasyon savaşıyla mücadelede ‘tepkisel’ davranılamayacağını, bunun ‘proaktif’ bir mücadele olması gerektiğinin de altını çizdi.

Bu dairenin önümüzdeki en önemli üç görevi herhâlde; Güneyimizde kurdurulmak istenen terör devleti meselesi, bizim Akdeniz’de balık tutmamızı dahi engellemek isteyenlerin tezgâhladığı Doğu Akdeniz meselesi ve nihayet Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında Türkiye’nin tezlerinin tüm dünyaya anlatılması olacaktır.

Bütün bunlar için önce ‘inanç’ ve ‘fikir’ ama sonrasında da mutlaka ‘bütçe’ gerekiyor. Bu bütçenin büyüklüğü konusunda fikir sahibi olabilmek için ABD’nin iki harcama kalemi arasındaki orantıya bakmak yeterli.

Olay, tipik bir millî savunma stratejisidir. O nedenle ABD Savunma Bakanlığı’nın yaptığı harcama ile askeri ve sivil istihbarat-iletişim birimlerinin harcamalarının orantısı bir gösterge kabul edilebilir.

ABD Savunma Bakanlığı’nın 2021 mali yılında savunma harcamaları için toplam 740,3 milyar dolar ayrılmış. Aynı yıl için askeri ve sivil istihbarat bütçelerinin de toplam 85 milyar dolar olduğuna internette kısa bir aramayla ulaşılabiliyor. Buna göre; ABD’nin istihbarat bütçesi, savunma bütçesinin yüzde 10’nundan fazla…

2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne göre, ülkemizde savunma ve güvenliğimiz için toplam 141,1 milyar dolar ayrılmış. Yukarıdaki orantıya uygun düşününce, bizim de en az 14 milyar dolarlık bütçeyi kamu diplomasisi ve stratejik iletişim çalışmaları için ayırmamız doğru olacaktır. İşi bir de bu açıdan değerlendirmekte fayda var.