|
Muzun hikâyesi

Perakende fiyatlarından pek anlamam. Alışverişi de ben değil, eşim yapar…

Çalışma hayatından arkadaşımız Anamurlu
Adem Uysal
Bey anlattı… Kendisinin üç dönüm muz serası var… Zaman zaman bize de birkaç kasa muz kestirip yollatır… Biz de eş-dost, akraba paylaşırız. Olağanüstü lezzetli, mis gibi yerli muz.
Adem Bey
“Para kazanamıyorum”
diye sürekli ağlar…
“Ben değil, aracılar kazanıyor”
diye serzenişte bulunur…

Nedenini de böyle anlatıyor:

“Son üç yıl itibarıyla satış fiyatlarımız şöyle: 2018’de oratalama 3,5 TL olan muzu, 2019’da ortalama 4,5 TL’ye, 2020’de 5,5 TL’ye, şimdi ise 6 TL’ye toptancıya satıyoruz…
Şu anda İstanbul’daki marketlerde 8-10 TL aras satılan muz, manavlarda ise 15-17 TL arasında…
Muzun bize maliyeti her yıl neredeyse misliyle artıyor. Oysa, ürünü bahçeden getirip temizleyen ve paketleyen toptancı, aracıya üzerine 1,20 TL ekleyerek satıyor. Bir o kadar da nakliye masrafı var… Ondan sonra tüketiciye gelene kadar başka kimin, ne kadar eklediğini varın siz hesaplayın!”

Bu hesabın tüm meyve, sebze ürünleri için geçerli olduğunu söylemek mümkün…

Uluslararası Para Fonu
’nun (IMF) Türkiye için daha önce öngördüğü yüzde 5’lik ekonomik büyümeyi yüzde 6’ya yükseltmesi, pandemi şartlarına rağmen
TÜİK
verilerine göre
tüketici güven endeksi
gibi parametreler yüzde 80’lerin altına düşmemesi pozitif sonuçlar ortaya koyuyor…
Ancak bunun halka yansıması,
gıda enflasyonu
nedeniyle engelleniyor… Sebeplerini Adem Bey’in yaşadıklarından örnekle açıkladık…

Enflasyonun halk nezdinde hissedilir kısmını belirleyen çarşı, pazar fiyatları…

Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi
bu konuda çalışmalar yürütüyor…
Tarım ve Orman Bakanlığı’
nın ‘
aracıların
’ etkisiyle yükselen fiyatları dengelemek için pandemi öncesinde de pek çok uygulamayı devreye aldını biliyoruz…
Tanzim
satışlar bunlardan biriydi.
Ticaret Bakanlığı’
nın denetimleri tüm hızıyla sürüyor…
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu,
daha geçen hafta, yalnızca gıda değil, temizlik, hijyen ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerinde fahiş fiyat artışı yapan 375 firmaya idari para cezası kesti…

Ancak unutmamak gerekir ki Türkiye tercihini serbest piyasa ekonomisinden yana yaptı. O nedenle Çin gibi davranması beklenemez ve düşünülemez.

Ticaret başta olmak üzere ilgili tüm bakanlıklar fiyatların haksız artışını, serbest ticareti ve piyasa dengesini bozan veya tüketicilerin mallara ulaşmasını engelleyen faaliyetleri ancak tertip, düzen ve denetlemeler ile aşabilir…

Burada tek hedef kamu vicdanı ile kamuoyunda
‘yanlış algılamalara’
neden olacak ve sistemi bozacak davranışları bir an önce engellemek olmalı…
#Adem Uysal
3 yıl önce
Muzun hikâyesi
Gel de ‘Üst Akıl’a inanma!...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…