|

Sağ olsun arkadaşlar sık sık bilgilendirirler… Sosyal medyayı ruh sağlığım adına izlemeyi uzun süredir bıraktığım için önemli gördükleri ‘post’ları bana yollarlar…

Bu kez gelen, çok bilinen, büyük bir zincir marketin çalışanına ait olduğu iddia edilen bir ses kaydıydı. Şöyle diyor ‘sözde’ market çalışanı:

“Artık bugün iş yerimiz tarafından sokağa çıkma yasağıyla ilgili olarak evraklarımız kesin ve net bir şekilde imzalandı. ‘Geçiş izni kâğıtları’ verildi. Yüzde 99,9 ihtimalle Pazartesi günü sokağa çıkma yasağı başlıyor. İlk etapta, 30 Mart - 5 Nisan arası olarak belirlenmiş. Ondan sonraki süreç, büyük ihtimalle uzayacak. Bilgilerinize sunarım. Ayağınızı ona göre denk alın. İhtiyaçlarınızı ona göre giderin. Sizleri seviyorum.”

Buna göre dün sokağa çıkma yasağı başlamış olmalıydı. Biz de Cumartesi-Pazar deliler gibi mağazalara saldırıp ne var ne yok talan etmeliydik. Hatta birbirimize girip mal için dövüşmeli, bu kaos ortamında arabaları ateşe vermeli, dükkânları birbirine katmalıydık ki, derhâl sıkıyönetim ilan edilsin… Hükümet de düşsün. Halk oyuyla iktidara gelemeyenler asker içindeki bir grubun zoruyla iktidar olsunlar…

Senaryoyu bu minval üzere daha da uzatıp en abuk yerlere kadar gidebiliriz…

Ortamı geren ve kaosu çağıran bu tür dingabakların sayısı az değil…

“Sağlık Bakanlığı’nın açıklamaları eksik. Durum çok daha vahim.”

“Almanya’ya bak. Konuyu sekiz yıl öncesinden bilebiliyor. Ölü sayısı bu yüzden az. Bizde ise katlanarak gidiyor.” (İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’deki felâket durum olmasa bunların Alman hayranlığı anında Batı hayranlığına çevrilecekti ama şimdi Almanya ile sınırlı kalıyor.)

Alınan tedbirlerin nasıl uygulanmadığını ‘fake’ görsellerle etrafa yayanlar mı istersiniz; “Hükümet halk için tedbir almıyor. Alınan tedbirler yetersizdir” diye hoparlörlerden bağıranlar mı; yoksa “Sağlık Bakanlığı’nın verileri yalan, İstanbul’da koronavirüsten 20 kişi öldü” diye ortalığı karıştıranlar mı?

Ekonomik tedbirler ilan edileli daha bir gün geçmemiş, ilgili talimatlar uç noktalara henüz ulaşmamışken “Sistem çalışmıyor!” diye tepinenler… Dünya Bankası ve IMF koronavirüsle mücadele için kaynak ayırdıklarını açıklayınca “Sağlık Bakanlığı para almak için vaka açıklamaya başladı” diye hesap-kitap bilmeden iftira atanlar…

Oysa zaman tezvirat, yalan, dedikodu, ihtimaller, senaryolar zamanı değil… Siyasi çıkar için gerçekleri eğip-bükme, ağzına geleni söyleme, tartmadan konuşma zamanı hiç değil…

Sadece bizim değil, tüm dünyanın önünde tek ve ortak bir düşman var… Ve bütün bu yalanlarla, iftiralarla, provokasyonlarla varılacak yer, hepimizin zarar gördüğü yer olacaktır…

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığıyla hareket edip kendilerini yerin dibine batıranları ilk defa görmüyoruz elbette… Bunlar çıtayı sürekli yükselterek olmadık zamanlarda, akıl dışı argümanlarla konuşmayı hep sürdürdüler… Tam artık “Daha ötesi yok, bizi daha fazla şaşırtamazlar” dediğimiz anda, bir kez daha haysiyetsizlik sınırlarını zorlamayı başardılar… Pes artık! Pes!

Yalnız unuttukları bir şey var… Değil yalan-dolan, iftira, ufacık bir zihin bulanıklığına yol açan ifadeler bile bu sürecin sonunda halk nezdinde karşılığını bulacak ve ortaya atanların itibarını yerle bir edecek…

Bu sözlerin, iddiaların belki hukuki karşılıları da olacaktır… Ancak halkın gözünde ve vicdanında yapılacak yargılamanın sonuçları çok daha ağır olacak ve bu insanlar kendi elleriyle yüzlerine çaldıkları kara lekeleri temizleme fırsatı bile bulamayacaklar…

Bir kez daha “Pes!”

#Sosyal medya
#Sağlık Bakanlığı
#Almanya
#AK Parti
4 yıl önce
Pes!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi